Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Türkiye ile ilgili "siyasi denetim sonrası diyalog" raporunu tartıştı. Oturum sonrası yapılan oylamada kabul edilen tasarı metninde 'terörle mücadele' yerine 'Türk devleti ile PKK arasındaki mücadele' ifadesine yer verildi.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türkiye'yi, en az iki yıl daha siyasi denetimde tutma kararı aldı.
AKPM'nin Türkiye hakkındaki "siyasi denetim sonrası diyalog" raporu bugün Strasbourg'da düzenlenen genel kurul oturumunda tartışıldı. Tartışma sonrası oylanan karar tasarısı metni 35'e karşı 142 oyla kabul edildi. Oylamada 6 parlamenter çekimser kaldı.
Oylama sırasında AKPM'deki Türk heyeti üyesi Ertuğrul Kürkçü (BDP) tarafından sunulan bir değişiklik önergesiyle, "Ülkenin gelecekteki demokratik sistemini ve yönetim şeklini belirlemek Türk halkı ve Türkiye'nin karar vereceği bir konudur" cümlesi , "Ülkenin gelecekteki demokratik sistemini ve yönetim şeklini belirlemek Türkiye'nin kurumları ve vatandaşlarının karar vereceği bir konudur" şeklinde değiştirildi.
TERÖR MÜCADELE OLARAK DEĞİŞTİ
Yine Ertuğrul Kürkçü tarafından sunulan bir başka değişiklik önergesiyle, karar metnindeki "Kürt sorunu ve 40 binden fazla insanın ölümüne neden olan PKK terörizmi" ifadeleri , "Kürt sorunu ve Türk devleti ile PKK arasında 40 bin kişinin ölümüne neden olan mücadele" olarak değişti.
Oylama sırasında AKPM Siyasi Denetim Komisyonu tarafından sunulan bir diğer önergeyle de karar metnine Türkiye topraklarından çekilecek PKK'lılar için "aktivist" nitelemesi eklendi. AKPM Türkiye raportörü Fransız parlamenter Josette Durrieu, aktivist terimi seçiminin "terörist terimi için uluslararası planda benimsenmiş müşterek tanımlama bulunmamasından kaynaklandığını" söyledi.
CHP'Lİ KOÇ ÇEKİMSER KALDI
Rapor ve karar metni AKPM üyesi Türk parlamenterleri de böldü. AKPM üyesi AK Partili parlamenterlerin çoğu karar aleyhinde oy kullandı. AKPM Türk heyeti başkanı Nursuna Memecan nihai oylamada çekimser kalmayı yeğledi. CHP'li üyelerden Deniz Baykal ve Gülsün Bilgehan karar metni lehinde oy kullanırken, Haluk Koç çekimser kaldı.
Kararda Türkiye'nin "siyasi dönüşümden geçtiği, jeopolitik ortamın özellikle hassas olduğu, yasal reform ve kurumsal dönüşüm süreci devam etse de henüz tamamlanmadığı" not ediliyor. Reform sürecinin Türkiye'yi "yeni bir Anayasa ve yeni bir siyasal rejim tanımlamasına" götürebileceğinin belirtildiği metinde, Türkiye'nin siyasi denetim sürecinin tamamen kapatılması veya devamına ilişkin kararın 2014 ve 2015 yıllarında yapılacak yerel, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sonrasında alınması isteniyor.
Türkiye'de son yıllarda gerçekleştirilen birçok reform memnuniyetle karşılanmakla birlilkte, özellikle ifade özgürlüğü alanında Türk Ceza ve Terörle Mücadele Kanunlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla uyumlu hale getirilmesi isteniyor. Laiklik ilkesi, LGBT hakları, sendikal haklar ve Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarında savunma hakları gibi konularda kaygılar dile getiriliyor. Yeni anayasanın Venedik Komisyonu ile istişare içinde hazırlanması, Avrupa Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi ve Azınlık ve Bölgesel Diller Şartı'nın imzalanması çağrısında bulunuluyor.
ULUSAL AZINLIKLAR
Kararda, Kürt sorununa "ulusal azınlıklar" başlığı altında yer verild ve son yıllarda Kürtlere tanınan haklardan duyulan memnuniyet dile getirildi. Buna karşılık, "aralarında seçilmiş vekiller ve gazetecilerin de bulunduğu binlerce Kürdün terör suçlamasıyla hapiste olmasının Kürt sorununun çözümü önünde engel oluşturduğu" savunuldu. "Türk makamlarının PKK lideriyle başlattığı barış süreci"ne destek verilip, sürecin "kırılgan" olduğu ve "desteklenmesi gerektiği" ifade edildi.
Türkiye, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti konularında Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle 1996 yılında AKPM'de siyasi denetime alınmış, 2004 yılında bu süreçten çıkarılıp yükümlülüklerini "kısmen" yerine getiren ülkeler için öngörülmüş "denetim sonrası diyalog sürecine" dahil edilmişti. Avrupa Konseyi organlarının kararları AB açısından da referans oluşturuyor.