TESLİMİYET
Sayın Devlet Bey'in Danışmanı Şefkat Çetin' in, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, Semih Yalçın'ın ve de Sadri Durmaz,ın hemşehrisi gazeteci ve danışman Metin Özkan Habertürk Tv de ilk turda Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan büyük farkla başkan olarak seçilir dedi. Öyle bir iştahla ve sevecenlikle ifade ettiler ki daha önceki yıl ve yıllarda akp ye akp lilere Başbakana, C.Başkanına yaptığı giderleri unutmuşcasına Türk Milleti'ni saf zannederek konuşmalarını iştahla yapıyorlar. Sanki bir Ülkücü başkan seçiliyormuşcasına, ne istek beee, bu ne iştah ne celal!
Devlet Bey, geçen yıla kadar Erdoğan'a ,Erdoğan'ın da Devlet Bey'e hakaretlerini dinleye dinleye Tv yi açamaz olmuştuk. Şimdi neler oldu da Ülkücü Hareket tepki göstermesine rağmen Bahçeli sanki boynunun borcuymuş gibi, akp sessizken bizim başkan adayımız R Tayyip Erdoğan'dır diyor. Bu alınan kararla tekrar bir kırılma dalgasının geleceğini bilmiyorlar mı? Artık herkesin aklından geçen belli! Ülkücülerin partisi bitirilmek mi isteniyor?
Daha bir kaç ay önce kurulan İyi Parti genel başkanı Meral Akşener, ben başkan adayıyım derken, 50 yıllık MHP nin genel başkanı biz aday çıkartmıyoruz, adayımız Erdoğandır diyor. Siz başkan olmak istemiyorsanız, siz iktidar olmak istemiyorsanız, siz devleti yönetmek istemiyorsanız biz ne yapalım efendi? Şimdiye kadar elimizden ne geldiyse yaptık,kanımızla, canımızla, paramızla, ailelerimizle, bizden daha ne istiyorsunuz?
Biz sizlerden sadece Ülkücü duruşu istedik, ama duramadınız! Size hakaret edenlere teslim oldunuz. Yazık! Ve Ülkücü Hareket'e ikinci yeni bir kıran girmesinin yolunu açtınız. Anlamadığımız şu ki; Ülkücü Hareket koptukça yeni kopmalara sebebiyet verecek adımlar tekrar atılmaya devam ediliyor. 47 yıllık bir Ülkücü olarak artık düşünmeden edemiyoruz, neler oluyor, bu nasıl bir siyaset, bu nasıl bir tavır ?
Bu durumlar, teslimiyet değil midir? Ülkücü Hareketi batırmak, bölmek, parçalamak değil midir? Şu an Ülkücü Hareket son bir yıl ki kadar çıkılmaz bir ortama düşmemiştir. İki yıl öncede Sayın Erdoğan'a hesap sormazsak namerdiz diyorlardı. Anlamadığım şu ki Ankara'ya seçilip gidenler Ankara da olunca milli davayı da şahsiyeti de, dürüstlüğü de, halkı da bırakıyorlar zahir. Siyasetçi- politikacı oluyorlar her şey bozuluyor, liderin kuklası oluyorlar. Ülkücü şehitleri, verilen mücadeleyi, çekilen acıları düşündükçe ağlamamak elde değil!
Özellikle İyi partinin açılmasının müsebbibi bu akp ye teslim olanlar değilmidir? Demokrasi gereği kongre istekleri gasp edilen delegeler daha ne yapmalı idiler? MHP nin en önde gelen fikir hocaları artık çıkış yolu bulunamayınca, İyi partiyi kurmak zorunda kalmışlardır. Tüm bu gelişmelerin müsebbibi Erdoğan'a kayıtsız şartsız teslim olanlar değil midir?
Başbuğ Alparslan Türkeş, Dursun Önkuzular ve tüm diğer Ülkücü şehitlerimiz şu ana kadar yapılan hataları izliyorsalar eğer, toprağın altında nasıl da göz yaşı döküyorlardır, bizim döktüğümüz gibi! Yazık dememek elde değildir maalesef !
Saygılarımla...
Cevat NAS