TOPRAKLARIMIZDA YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜYORUZ!
Vatan sevgisi yaşadığınız toprağın havasına, suyuna, kurduna kuşuna, uğrunda can verenlerine, tarihine minnet ve vefa duygusudur.
O toprak ki, “Vatanımın toprağı temizdir; elimi ve elinizi kirletmez!” /Atatürk/
Yüreğimdeki vatan aşkının mimarı İlkokul Öğretmenim “Toprak vatandır, bizler bu vatanı erozyondan ve düşmanlardan korumalı, kollamalıyız” derdi. Özellikle verimli ve ekilebilir toprakların korunması gerektiğinin altını çizer, ülkemizin ancak köylerimizle birlikte kalkınacağını, “yerli ve milli ürettiklerimizle” kendine yeten bir millet olabilirsek eğer, gerçek anlamda bağımsızlığımıza kavuşabileceğimizi anlatırdı. Belli ki kıymetli öğretmenim bugünün siyasilerini, küresel güçleri ve rant düzenini hiç hesaba katmadı.
1980’lerde köylüyü millete yük gibi görenler sayesinde bugün, köylü toprağına yabancılaşmış, yoksullaşmış, kentlerin varoş kesiminde yaşam mücadelesine düşmüştür. Kısacası batının hizmetkârları sayesinde Türk tarımı ve köylüsü, kapitalist piyasanın ince hesaplarına kurban edilmiştir.
Toprak bütünlüğümüz kadar verimli topraklarımız da TEHLİKEDE!
Vatanımıza yapılan en büyük düşmanlıktır; tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanılması, bu arazilerin imara açılmasına izin verilmesi ve seçilmişleri mutlu etmek adına konut alanları olarak kullanılmasına razı gelinmesi… Ekip biçmek yerine, tarım topraklarının yağmalanmasına, talan edilmesine ve denizlere akıp gitmesine müsaade edenlere vatansever denilebilir mi?
BU TOPRAKLARA VATAN MI DEDİNİZ?
ONUN İÇİN ÖLECEK AMA ONUN ÖLMESİNE ASLA MÜSAADE ETMEYECEKSINIZ. Yaşatmak için işleyecek, dostluğunuzu her daim sıcak tutacaksınız. Toprak küserse, (onu) kaybedersiniz.
Bugün artık devletin “BEKA” sorunuyla birlikte TOPRAKLARIMIZLA ilgili de bir “beka sorunu” yaşamaktayız.
Türkiye’nin nüfusu 1990-2015 döneminde yüzde 39,4 artarken, tarım alanlarının yüzde 14 azalması bir beka sorunu değil de nedir?
“TUİK verilerine göre tarım arazilerimizi hızla kaybediyoruz, son 10 yılda Tarımsal ekonomi %12’den % 8’e geriledi.”
Bunun anlamı “tarım alanlarının” yok edilmesiyle birlikte, GIDA GÜVENLİĞİMİZİN de tehlikede olduğudur. Çünkü tarım kendi başına bir sektör (ekonomik kazanç) değil, aynı zamanda SAĞLIKTIR.
“Batının Kitlesel açlığa çare bulmak için sözde çırpındığı Afrika’nın yoksul halkı, bize en önemli örnek olmalıdır.”
Tabi ki “Küresel oligarşinin” gerçek amacı insanları sağlıklı kılmak ya da beslemek değil, tam tersine bağımsız ve gıda güvenliği sağlayan geleneksel tarım üretimini ortadan kaldırarak, kuracakları “tek pazarla” diğer ülkeleri kendilerine bağımlı hale getirmektir.
Sadece bugün için konuşmuyorum. Yarınlarımız ve çocuklarımız için dertleniyorum. Çünkü yok edilen sadece topraklarımız değil, köylerimiz, geleneklerimiz, beslenme şeklimiz; sağlığımız ve milli gücümüz yok ediliyor. Bunun adı “GIDA TERÖRÜ” ve bizler YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜLÜYORUZ.
SONUÇ;
Devletinin bekası için “Alnından vurulup tam ercesine / Bir gül bahçesine girercesine” diyerek canından vazgeçen Mehmetçiklerimiz de, “benim sadık yârim kara topraktır!” diyerek toprağını işleyip ülke bağımsızlığına hizmet eden köylümüz de bu toprakları vatan yapmak için uğraş veriyor! YA SİZ? Bu uğraşa ne kadar sahip çıkıyorsunuz?
Küresel aktörlerin toprak gaspı ve tarım savaşı sessiz sedasız sürerken, ülkemizin “toprak bütünlüğü” kadar, TARIM TOPRAKLARININ da KORUMA ALTINA alınması gerektiğini ne zaman idrak edeceksiniz?
“Altı da VATAN üstü de VATANDIR bu yerin!”
TOPRAĞIN NASIL VATAN OLDUĞUNU BİLMİYORSANIZ ÖĞRENİN!