Neye dayanarak... Okuyuculardan gelen yüzlerce şikayete dayanarak. Kimileri, trafik sigortasına ödedikleri 200 lira primin, 700 liraya çıkarıldığından dert yanıyor; kimileri ise, daha yüksek fiyat artışları ile karşılaştıklarını söylüyor. Sigorta şirketlerine soruyorum... ‘Yok öyle bir şey, bu kadar yüksek fiyat artışı yapılmıyor, yapılmışsa da mutlaka büyük bir hasar olmuştur’ diyorlar.
Haliyle, başına gelmedi mi, birebir tanık olmadın mı ister istemez tereddütte kalıyorsun... ‘Acaba’ diyorsun. Henüz başıma gelmedi ama birebir tanık oldum.
Anlatayım...
Hem gazetede hem de televizyon programlarında yardımcılığımı Aytaç Nallar yapar. Uzun yıllardır benimle birlikte olduğundan, sigorta konularına da aşinadır. Geçen Çarşamba... Aytaç, gazeteye geldiğinde baktım, suratı asık... Kızgın bir halde, “Aylardır konuşuyoruz ama bu kadar olacağını hiç tahmin etmemiştim, pes yani” dedi. Olayın özeti, şöyle:
Geçen sene eşiyle birlikte küçük bir araç alıyorlar. Alırken otomobil bayi, trafik sigortasını da yapıyor. Ödedikleri prim, 300 lira... 5-6 ay sonra, küçük bir kazaya karışıyorlar. Daha doğrusu, bir aracın tamponuna dokunduruyorlar. Artık ne kadar, kaza denirse... Hasar, trafik sigortasından karşılanıyor.
Sigorta şirketinin ödediği rakam, 150 lira. Aradan bir yıl geçiyor... Geçen hafta trafik sigortasının yenilemesi geliyor. Sigorta şirketini arıyorlar, poliçeyi yenilesinler diye... Bir prim istiyorlar ki, küçük dilinizi yutarsınız... Bin 199 lira... Yanlış okumadınız... Bir sene önce yapılan trafik sigortasına, 150 liralık hasar oldu diye istenen prim, bin 199 lira.
YÜZDE 500 ZAM NEREDE GÖRÜLMÜŞ?
Olayın bundan sonraki sürecine ben de katıldım. Açıkçası, neyle karşılaşacağız diye mera ettim. Aytaç’a, ‘birkaç şirkete daha soralım’ dedim. Hani öneriyorlar ya, ‘en uygun fiyata trafik sigortasını yaptırmak için şirketlerden ayrı ayrı fiyat sorun’ diye... Tam 6 şirketten fiyat aldık... Şirket isimleri bende saklı; sadece A-B-C diye isimlendireceğim.
A şirketi, 920 lira...
B şirketi, 1332 lira...
C şirketi, 1185 lira...
D şirketi, 1150 lira...
E şirketi, 1332 lira ve
F şirketi, 1745 lira.
Düşünebiliyor musunuz, en düşük fiyat veren şirketin yaptığı zam, yüzde 306... En yüksek fiyat verenin artışı, yüzde 581. Oysa bildiğim kadarıyla, mevcut uygulamaya göre trafik sigortasına yapılacak en yüksek zam, yüzde 250’den fazla olamaz.
Sonuç mu? Bir sigorta şirketinden daha fiyat aldık ve o şirkete, 650 liraya trafik poliçesini yaptırdık... Yüzde 216 zamla. Ve trafik poliçesini ucuza yaptırdık diye de sevindik. Hani bir laf vardır, ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etmek’ diye... Aynen o misal.
Daha ilginci var... Bin 745 lira fiyat aldığımız şirketi, bir saat sonra yeniden aradık... Bu sefer kaç para fiyat verdiler biliyor musunuz? Bin 900 lira... Aynı model, aynı araç, aynı kişi... Bir saat farkla, iki ayrı fiyat. Şunu da belirteyim... Aynı anda aracın kasko sigortasını da yaptırdık. Kaç paraya mı? Bin 150 liraya...
HASARLI SÜRÜCÜYÜ İSTEMİYORLAR
Şimdi soruyorum... Geçen yıl 300 liraya yapılan trafik sigortasına, sadece 150 liralık hasar oldu diye bir sene sonra, bin 900 lira fiyat vermek; hangi sigortacılık ilkelerine, hangi tüketici haklarına, hangi vicdana sığar.
Anlıyorum... Bu yüksek fiyatları veren sigorta şirketleri, hasar üç kuruş da olsa, hasar yapmış tüketiciyi sigortalamak istemiyorlar. Bu primleri istemelerinin nedeni bir anlamda, ‘benden sigorta yaptırma, git kimden satın alırsan al’ demek. Ancak unutulmamalı ki, trafik sigortası, zorunlu bir sigorta... Yani, şirket satmak mecburiyetinde, sigortalı da yaptırmak zorunda.
Açıkça söyleyeyim... Zorunlu olan trafik sigortasında fiyat artışları böyle giderse, hiç de hoş olmayan sonuçlar doğuracak. Ya sigorta yaptırılmayacak ki, işin bu boyutunu düşünmek bile istemiyorum... Sigortası olmayan araçların yaratacağı bedeni zarar, toplumsal sorun haline gelir. Ya da maddi hasarlı kazalarda kişiler aralarında anlaşacak ki, bu da sigortanın işlevini yitirmesi anlamına gelir. Benden söylemesi...