Almanya'da 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı "Nasyonalsosyalist Yeraltı" örgütü NSU davasında zanlılar ilk kez hakim karşısına çıkacak.
Alman kamuoyu NSU davasında iç istihbarat servisinin kuşkuya neden olan tutumu nedeniyle "derin devlet" iddialarına da yanıt arayacak.
Uwe Mundlos, Uwe Bönhardt ve Beate Zschaepe tarafından kurulan NSU hücresinin oluşumu, üçlünün 1990'lı yıllarda "Kameradschaft Jena" adlı Neo Nazi oluşuma katılmalarıyla başladı.
Ocak 1998'de Jena kentindeki Tiyatro Meydanı'nda 10 gramlık TNT patlatarak gerçekleştiren örgüt üyeleri ilk kez seslerini duyurmuş oldu. Ölen ya da yaralananın olmadığı olaydan sonra istihbarat birimleri 26 Ocak 1998'de TNT ve bazı diğer mühimmatların saklandığı garaja baskın düzenledi. Bu olaydan sonra yeraltına inen örgüt üyeleri aralık 1998'de bir market soygununun ardından 1999'da üç banka soygunuyla finansman sağladı.
İlk cinayetini 9 Eylül 2000'de Nürnberg'te çiçekçilik yapan Enver Şimşek'i öldürerek işlediği iddia edilen NSU, 2001'de Köln'de bir İranlıya ait marketi bombalayarak eylemlerini sürdürdü. İranlı mağdur bu olaydan ağır yaralı olarak kurtuldu.
Eylemlerinde cinayet aracı olarak Ceska CZ 83 tipi tabanca kullanan örgüt üyelerinin ikinci kurbanının Abdürrahim Özüdoğru olduğu öne sürülüyor. 13 Haziran 2001'de işlenen cinayette Nürnberg'te terzilik yapan Özüdoğru hayatını kaybetti.
Bu cinayetten yaklaşık iki hafta sonra 27 Haziran'da, Hamburg'ta sebzecilik yapan Süleyman Taşköprü öldürüldü.
NSU üyelerinin cinayetlerin dışında faaliyetlerine finansman sağlamak için banka soygunlarına da devam ettiklerini öne sürülüyor.
Örgütün dördüncü cinayeti olarak, Münih'te ticaretle uğraşan Habil Kılıç'ın 29 Ağustos 2011'de öldürülmesi gösteriliyor.
Örgüt üyelerinin yaklaşık 2,5 yıl aradan sonra bu kez 25 Şubat 2004'te Rostock kentinde döner büfesi işleten Mehmet Turgut'u katlettiği iddia ediliyor.
9 Haziran 2004'te Köln'de Türk esnaflarının yoğun olduğu Keup Caddesi'nde bir Türk'e ait kuaför salonunun önüne çivili bomba koyarak 22 kişinin yaralanmasına yol açanların daNSU üyeleri olduğu savunuluyor.
Nürnberg'te döner büfesi işleten İsmail Yaşar'ı 9 Haziran 2005'te öldürdüğü öne sürülen NSU'nun, Münih'te bir Türk ile anahtarcılık yapan Yunanlı Theodoros Boulgarides'i bundan altı gün sonra Türk zannederek katlettiği öne sürüldü.
NSU'nun Dortmund kentinde büfe işleten Mehmet Kubaşık'ı 4 Nisan 2006'da öldürdükten sonra Türklere yönelik son eyleminde Kassel'de internet kafe işleten Halil Yozgat'ı katletti.
Bu süreçte banka soygunlarına devam eden aşırı sağcı oluşumun, 25 Nisan 2007'de Heilbronn kentindeki bir park yerinde devriye aracıyla mola veren Alman polis memuru Michele Kieswetter'i öldürdüğü, arkadaşını da yaraladıkları kaydedildi.
NSU üyeleri Uwe Mundlos ve Uwe Bönhardt, 4 Kasım 2011'de Eisenach kentinde bir karavan içinde ölü bulundu. İkilinin intihar ettikleri açıklandı. Olaydan 3 saat sonra da karavana 200 km uzaklıktaki Zwickau kentinde hücrenin sağ kalan tek üyesi Beate Zchaepe'nin kaldıkları evi ateşe verip kaçtığı tespit edildi.
Zschaepe olaydan 4 gün sonra Jena'da polise teslim oldu ve NSU cinayetiyle ilgili bilgiler ifşa olmaya başladı. Ayrıntılar ortaya çıktıkça, Alman devleti ağır eleştirilerden nasibini aldı.
Skandalla gelen soru işaretleri
NSU'nun seri cinayetleri Alman devletinin istihbarat ve polis teşkilatının çalışma yöntemlerinin sorgulanmasına yol açtı. Aşırı sağa bakış kastedilerek, devletin sağ gözünün kör olduğu yorumları yapıldı.
Endişelerin ve suçlamaların artması üzerine Alman Meclisi'nde NSU cinayetleri için bir soruşturma komisyonu kuruldu. Komisyon NSU cinayetlerinin gizli kalmasının nedenlerini, güvenlik birimlerinin ellerindeki bilgileri nasıl değerlendirdiğini saptamayı amaçlıyordu.
İşte tam da bu çalışmalar sırasında Alman İç İstihbarat Servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın elinde bulunan NSU soruşturması ile bağlantılı bazı arşiv bilgilerinin şüpheli bir şekilde imha edildiği ortaya çıktı.
Birden eleştirilerin odağı haline gelen Teşkilat Başkanı Heinz Fromm, geçen yıl temmuz başında istifa etti. Teşkilat'ın, aşırı sağ içinden kullandığı muhbir ve haber elemanlarına ait bilgileri 2011'in kasım ayında, Neonazi cinayetlerinin ortaya çıkmasının hemen ardından "yanlışlıkla" imha ettiği haberi büyük bir skandala dönüştü. Yaşanan gelişmelerin ardından 4 eyaletteki iç istihbarat başkanları da istifalarını sundu.
Almanya kamuoyu halen, 14 soygun ve 10 cinayetle suçlanan NSU'nun nasıl olup da iç istihbarat servisinin gözünden kaçabildiği sorusuna yanıt arıyor. Tatminkar bir yanıtın verilememesi ise gizli servis ile NSU arasında "derin ilişkiler" olduğu iddialarını güçlendiriyor.
Bu nedenle NSU hücresindeki Uwe Mundlos ve Uwe Bönhardt'ın intihar mı ettikleri yoksa birileri tarafından mı öldürüldükleri sorusu da yoğun biçimde tartışılıyor.
Sanık sandalyesindeki 5 kişi
NSU davasında 2'si tutuklu 5 kişi sanık sandalyesinde oturacak. Hücreye destek oldukları gerekçesiyle 8 kişi hakkındaki soruşturmanın ise sürdüğü bildiriliyor.
Davanın iki yıl sürmesi ve 85 duruşma yapılması öngörülüyor. Davanın baş sanığı Beate Zschaepe şimdilik 3 kişi olduğu düşünülen NSU'nun hayatta kalan tek üyesi.
Davada yaklaşık 80 müdahili 60 avukat temsil edecek.