Türkiyem, sen büyüksün…

Zeynel KOZANOĞLU

Bu yazının başlığında yer alan “büyüksün” sözcüğü “yücesin” anlamındadır, öncelikle bunu belirteyim. Bu ayrıntıyı dile getirmeye şunun için gerek duydum. Biz birer Türk isek Türkçeyi iyi kullanmak, doğru kullanmak zorundayız.

Benim “bakan” ım, konuşurken bilmeden gaf yapıyor. Seçim yarışında kendilerine muhalif olanların geride kalacaklarını ifade edebilmek için bula bula “nal toplamak” deyimini buluyor. İyi de sevgili şaşı bakan bakanım “nal toplama” nın bir de gerçek anlamı var… Siz önden gidecekseniz, geriden gelenlerin nal toplayabilmeleri için yola nal düşürmeniz gerekmez mi? Peki, kimler koşarken nallarını yolda düşürür.

Şu ülkenin haline bakıverin… Batıda bir sahil kasabasında bebeğini bebek arabası içinde havalandırmaya çıkarmış bir genç anne… Üzerinde sadece bikinisi var. Evet bikinili bir anne…Aynı günün gazetelerinde foto var. Okulda çarşaflı bayan öğretmen. Başka bir olay. Bir iki gün öncenin gazetelerinde karısını müfettişlerden kıskanan Kaymakam haberi.

İki genç kız el ele verip kendilerini doğuran anneyi bıçaklayarak öldürmüşler.

Her gün görülen olayları tek tek sayarak sinir bozucu olmayacağım. Şunu belirtmek istiyorum ki, Türkiye bu olayların yaşandığı ortam olmaktan çoktan çıkabilmeliydi. Yönümüzü batıya çevireli yüz elli yıl oldu.

Doksan yıldır da Cumhuriyet şemsiyesi altında soluk alıp veriyoruz. Bin dört yüz yıldır “Cennet anaların ayağının altındadır” öğüdüyle büyütüldük. Toplumuzun “ana” ları olan kadınlarımızı hiç durmadan öldürüyoruz.

Türkiye’nin motorlu taşıtla tanıştığı günden bu yana yüz yıl geçti. Trafık kazalarında ölüm olaylarını otomatiğe bağlamış durumdayız. Son açıklamalara göre her gün yedi kişi ölüyormuş. Yaralananlar bu hesabın dışında. Ekonomik kayıp kimsenin umurunda değil. Trafik konusunda bir iki yazı yazacak olsanız “Sen de kafayı trafiğe taktın” biçiminde uyarılar alıyorsunuz.

Bütün bu yamuklukların kaynağı iyi yetiştirilmemişliğimiz ise yöneticilerimiz ne güne duruyor. Bir kadın eşyası ile birlikte Antalya’da bir hafta boyunca sokakta yatıp kalkıyor da televizyonların bundan haberi oluyor. Devletin haberi olmuyor.

Devletimiz kafasını taktı gezi olaylarına… Dünya kurulduğundan bu yana doksan dakika süreyle oynanan futbol maçının doksan ikinci dakikasında hiç maç iptali yaşanmış mıdır? Türkiye’de yaşandı. Nedeni ise şimdiden dillendiriliyor.

Bakalım altından bu denilenler çıkacak mı?