Daha önceki yazmış olduğum makalelerde küresel dünya,temel eğitim ve kaybolan kültürümüzden bahsettim. Dolayısıyla toplumsal yaşamın dalı olan sosyoloji bilimine ve tüm hayatın içine baktığımızda insan ön plana çıkıyor. Ve insanlık tarihinin başından itibaren insan yaşadığı çağa uygun olarak en önemli kararları alan beynini kullanmaya çalışıyor. Bu mucize organ bizleri kimi zaman felaketlere, kimi zamanda mutluluk ve huzura kavuşturuyor. Bilim adamları bu karmaşık organı halen çözmeye dursun beynin her kıvrımı adete bir labirent ve çözüldükçe bu labirent daha karmaşık hale geliyor.
Peki biz, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti beynin bu fonksiyonlarını çözücü yada bizi daha ileriye taşıyacak genç nesli yaşadığı çağda beynini nasıl daha başarılı kullanacağının eğitimini verebiliyor mu...?
Genç beyinleri dünyayı adeta rüzgarıyla emen popüler kültürün hasarlarından koruyabiliyor mu?
Ya uyuşturucu?
Beynin ve gençlerin bir numaralı düşmanı...İnanıyorum ki şüphesiz ülkemizin pırıl pırıl gençleri için çeşitli çalışmalar var ama bence bu yeterli değil.
Öncelikle bu yazıyı hazırlarken yaptığım kaynak araştırmasında 3-4 ilginç paragrafla karşılaştım. ABD ve Avrupa ülkeleri 1990-2000 yıllarını daha önceden 'beyin yılı' ilan etmiş durumda ve hazırlar.
Her ne kadar ABD'nin her alahda asimileci tavrını beğenmesek de dünya üzerindeki tüm iyi şeyleri taklit etmeden kendi sosyal yaşamamıza uygun şekilde adapte etmeliyiz... Örneğin; okuduğum 6 paragrafı paylaşmak istiyorum:
Prof. Steven Rose, 21.yy'da Beyin adlı kitabında,insan beyniyle ilgili son araştırmaların ticari ve siyasi amaçlar için nasıl kullanıldığını örnekler ile anlatıp olayın etik boyutlarını tartışmaya açmış.
Zihin ve beyin kontrolü üzerinde yüzlerce araştırma projesi başlamış durumda... Ve devam edecek. ABD Savunma Bakanlığı için DÜNYA ÜZERİNDE ÇALIŞAN TÜM ŞİRKETLER, ''tehlikeli düşünceleri okumaya'' ve ''beynin parmak izini çıkarmaya'' yarayan cihazların ön patentlerini almış durumda.
Geçtiğimiz yıllarda suçun beyindeki izlerini bulmak için İngiltere tarihinin en ünlü seri katilleri olan iki kişinin beyinlerine ''genetik ve görüntüleme analizleri" yapmak için el konuldu.
İş dünyasında beyin temelli pazarlama yani nöro satış üzerine bir çok araştırma yapılıyor,kitaplar,makaleler yazılıyor. Satın alma davranışının biyolojisini açıklayan ''Buyoloji'' isimli kitap uluslar arası en çok satan kitaplar arasına girmiş durumda.
Coca Cola gibi küresel şirketler, satın alma kararının beyinde nasıl oluştuğunu çözmek için kendi özel beyin takımlarını ve laboratuarlarını kurdular. Ford, Daimler Chrysler, BMW gibi firmalar en yeni beyin görüntüleme cihazlarından alarak ''tüketicinin beynini okumaya'' çalışıyor.
Japon firması Honda beyin laboratuarlarında basit şekilde düşünen robotların prototiplerini yaptı. Şimdi beyni olan akıllı araba projesi için ciddi miktarda ödemeler yapıyor.
Hindistan, Hint fakiri deyimini genç beyinlere yaptıkları yatırımın meyvesini quantum bilgisayarlarını piyasaya sürüp bu deyimi tarihe gömmek ve almak üzere.
Yazımın başlığında olduğu gibi gençlere ve beyin takımıza her türlü yatırımı yaparak bu süreç uzun yılları alsa da bu takımı oluşturmalıyız. Ulu önder Atatürk'ün Türk milletine güvenip söylediği güzel vecize ile yazımı bitirmek istiyorum...
Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır....!!!!