Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın Kendimizi evlenme vaadiyle kandırılmış insanlara benzetiyorum' sözlerini eleştiren Bahçeli, "Damat kimdir, gelin kimdir? Evlenme vaadiyle kandırılan kimlerdir? Yüksek Mahkemeyi siyasi polemiklerin içine çekmeye, sanki bir partinin mensubuymuş gibi değerlendirmelerde bulunmaya hiç hakkı yoktur" dedi.
Bahçeli, "Türkiye; Irak'ın kuzeyindeki peşmerge yönetimine günü birlik çıkarlar ve uluslararası dayatmalar eşliğinde adeta mecbur bırakılmıştır. Dış politikada istikrar, milli perspektif ve seviye olmadan, içeride ekonomik kalkınma ve gerçekçi bir demokratikleşme hamlesi elbette sağlanamayacaktır. İç ve dış politika bileşik kaplar gibidir ve AKP hükümeti bu gerçeği idrak edememiş veya etmek istememiştir. Şunu akılda tutmak lazımdır ki, Büyük Ortadoğu Projesi'ne kuryelik yapmak, küresel cinayetlere bırakınız göz yummayı meşruiyet kazandırmak Türk milletinin bu coğrafyada bin yıldır takip ettiği politikalara tamamen terstir. Önemle ifade etmek istiyorum ki, bölgesinde çatışma ve gerginlik tarafı olan bir ülkenin, milli bekasını muhafazası da çok güçtür. AKP hükümeti geleneksel Türk dış politikasını küçümsemiş, hafife almış ve bunun yerine parti çıkarlarını monte etmiştir. Statükocu suçlamaları da bumerang gibi geri dönmüştür" dedi.
"TÜRKMENLERE CİĞERİ YANMIŞ MIDIR?"
Bahçeli, "Türkmen kentlerinin nüfus yapısıyla oynayan, tapu dairelerini yakan, Türkmen kimliğini silmeye çalışan gafil ve soytarıyla sözde Türkiye'nin birlik ve beraberliği konuşulmaktadır. Savaş boyası sürünmüş canavarla barış müzakeresi yapılmakta, çözüm süreci paylaşılmaktadır. Başbakan Erdoğan ömrü hayatında Türkmenlere ciğeri yanmış mıdır? Mısır'daki iç kargaşada ölenlerin, Suriye'de hayatını yitirenlerin yarısı, değilse bile çeyreği kadar kendisine mesele yapmış mıdır? Anlaşılıyor ki, Türkmenlerin suçu İhvan'ın mensubu olmamak, Mursi'nin yanında yer almamaktadır. Başbakan'ın kardeşim, dostum diyerek bağrına bastığı iblis, Türkmenlerden intikam almakta, Türkmenlerin kanını içmektedir. Gelin görün ki, Başbakan bu işten rahatsız olmadığı gibi, aklına bile getirmemektedir. Türk milletine bu kadar yabancı kalan, Türklüğe bu denli şaşı bakan birisinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ı olması hepimiz için ibretlik ve şok edicidir" dedi.
"TÜRKMENLER CAN DERDİNE DÜŞMÜŞTÜR"
"PKK'nın ikizi PYD, Afrin, Kobani ve Cizir'de kantonlar oluşturup özerkliğini ilan ederken; Türkmenler can derdine düşmüştür" diyen Bahçeli, şunları söyledi : "Başbakan'ın her türlü desteği sağlayıp Esad rejimine saldırttığı selefi gruplar ve aynı zamanda PKK-PYD ortaklığı Türkmenlere kan kusturmaktadır. Suriye Türkmenleri kendilerini savunacak imkânlardan mahrumdur. El Kaide şeytanlığı Türkmenlerin namusuna ve canına kast etmektedir. İki arada kalan Türkmenler perişan ve çaresiz durumdadır. Bir yanda zalim Esad yönetimi, diğer yanda çok aktörlü muhalif şiddeti Türkmenleri köşeye sıkıştırmıştır. Başbakan ve hükümeti resmen, göz göre göre Türkmenleri ateşe atmış, ölüm makinelerinin insafına terk etmiştir. Bu olacak, sıradan görülecek ve insani olarak kabul edilecek bir şey değildir."
"TÜRKMENSİZ IRAK OLMAYACAĞI GİBİ, SURİYE'DE OLAMAYACAKTIR"
Bahçeli, "Suriye'nin kuzeyi PYD-PKK'nın eline geçerken, Türkmenlerin terörist örgütlerin ve Şam yönetiminin keyfine teslim edilmesi Başbakan'ın niyetini ve sakat dış politikasını tüm yönleriyle deşifre etmektedir. Başbakan Erdoğan peşmergeyle bir olmuş, birliktelik kurmuş, yeni oyunlara, yeni komplolara ve yeni provokasyonlara girişmiştir. Başbakan ve hükümetinin politik angajmanında Türkmenler yok sayılmış, etkisiz ve değersiz bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Bu gelişmeler hem partimiz hem de büyük Türk milleti tarafından asla hoş görülmemektedir. Türkmensiz Irak olmayacağı gibi, Suriye'de olamayacaktır. Şunu herkes iyi anlamalıdır ki, milyonlarca Türkmen hesaba katılmadan huzur ve barış ortamının tesisi hayalden öte bir anlam taşımayacaktır" diye konuştu.
"MECLİS BAŞKANI DA KURBAN EDİLMEKTEDİR"
"Anayasa hazırlığı süreci AKP'nin ipe un sermesiyle farklı ve sorunlu bir kulvara girmiştir" diyen Bahçeli şunları söyledi; "TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun yeni anayasa yapamayacağını gerekçe göstererek üstlendiği Komisyon Başkanlığı görevinden fiilen ayrılmıştır. Sayın Çiçek'in 22 Kasım 2013 tarihinde Komisyona üye veren partilerin grup başkanlıklarına gönderdiği mektupta açık bir istifa iradesi yoksa da, yürüttüğü görevinin sağlayacağı bir faydanın olmayacağını belirtmesi niyetini bariz olarak tercüme etmeye yetmiştir.Bu kararın Başbakan ve partisinin bilgi ve onayından habersiz olması düşünülemeyecektir. Sayın Çiçek'in Komisyon Başkanı sıfatıyla Yeni Anayasa hazırlığına olan itimat ve ümidinin bitişi, bir yönüyle AKP'nin görüşüdür. Aslında AKP, uzlaşma masasını dağıtmak için her fırsatı kullanmakta, Başkanlık Sistemiyle ilgili ısrarı süreci tıkamakta ve bu çerçevede Sayın Meclis Başkanı da kurban edilmektedir."
"ÇİÇEK OLMASA DA UZLAŞMA KOMİSYONU ÇALIŞMALARINI SÜRDÜREBİLECEKTİR"
Bahçeli, "AKP cenahından yapılan açıklamalar, Komisyon'daki üyelerden hiçbirinin yeni anayasa yapılabileceğine inanmadıkları yönündedir. Elbette partimizi temsil eden üyeler adına da yapılan bu değerlendirmeyi talihsiz ve mesnetsiz olarak gördüğümüzü ifade etmeliyim. Komisyonunun diğer üyelerini bilemem, ama MHP'li üyeler son güne ve son ana kadar yeni anayasanın yazılacağına canı gönülden inanmaktadır. Burada asıl samimiyetsizlik, asıl inançsızlık ve asıl heyecansızlık AKP'dedir. AKP'li parti yöneticilerinin bizim adımıza konuşma ve hüküm verme mezuniyetleri hiçbir zaman olamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi masadan kalkan taraf olmayacak ve yeni anayasa hazırlığına yönelik umudunu kaybetmeyecektir. Sayın Cemil Çiçek olmasa da Uzlaşma Komisyonu çalışmalarını sürdürebilecektir" dedi.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN, KOMİSYON'UN ÇÖKMESİ İÇİN HER YOLA BAŞVURMUŞTUR"
Bahçeli; "Bugüne değin, Başbakan Erdoğan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çökmesi için her yola başvurmuştur. Çalışmasını sabote etmiş, vade biçmiş, uzlaşılan maddelerin parçalı şekilde Meclis Genel Kurulu'na getirilmesi için baskı yapmıştır. Yeni Anayasa sürecindeki en ciddi bariyer gerçekte Başbakan'dan başkası olmamıştır. Zira elinin altında, PKK-BDP ve İmralı canisi müşterekliğiyle hazırlanmış, Oslo'da son rötuşları yapılmış bir anayasanın hazırda bekletildiği anlaşılmaktadır. Bunun için uzlaşma kanallarını bizatihi dinamitleyip 'ne yapalım, biz istedik, fakat onlar engel oldu' mazeretiyle kendi planını devreye koymak için Komisyonun tekerine çomak sokmaktan geri durmamıştır" diye konuştu.
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI KILIÇ'IN SÖZLERİ
"Anayasa Uzlaşma Komisyonu üzerindeki belirsizlik sürerken, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın konuyla ilgili her tarafa sündürülecek sözleri de çok manidardır" diyen Bahçeli şunları söyledi; "Evvela bir yüksek mahkeme başkanının bu denli siyasi yorum yapması ve gündemde kalma merakı anlaşılır gibi değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde de böyle bir örneğe rastlanamayacaktır. Anayasa Mahkemesi'nin Sayın Başkanı şu ifadeleri bir çırpıda söylemiştir: "Ben kendimizi evlenme vaadiyle kandırılmış insanlara benzetiyorum. Nikah masasına oturulmadı. Tabii bunun faturasını bu siyasi partilerimiz çekecektir." Sayın Mahkeme Başkanı neyi anlatmaya ve neyi ima etmeye çalışmaktadır? Damat kimdir, gelin kimdir? Evlenme vaadiyle kandırılan kimlerdir? Sayın Başkan, hangi çevrelerin nam ve hesabına konuşmaktadır? Yoksa kendisi AKP'ye el altından yaptığı servisin, verdiği desteğin amacına ulaşamadığından mı yakınmaktadır? Siyasi partilerin milletimiz nezdinde neyle karşılaşıp karşılaşmayacaklarını bu Sayın Başkan nereden bilmektedir? Hiç şüphesiz Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın görevi yürürlükteki Anayasa'ya göre vazifesini ifa etmek ve taşıdığı sorumluluğun gereğini yerine getirmektir. Kaldı ki Yüksek Mahkemeyi siyasi polemiklerin içine çekmeye, sanki bir partinin mensubuymuş gibi değerlendirmelerde bulunmaya hiç hakkı yoktur."
"BAŞBAKAN'I MATEMATİK DEHASINDAN DOLAYI TEBRİK EDİYORUM"
Bahçeli, "Başbakan'a tavsiyemiz, Mustafa Kemal'i iyi anlaması, ilk Meclis'in temsil ettiği zihniyeti lekelememesi, hele hele merhum Başbuğumuz Türkeş Beyi ağzına alırken edepli olmasıdır. Bize büyük devlet olma konusunda ahkâm kesecek, korkular üzerinden ders verecek en son insan bile Recep Tayyip Erdoğan değildir ve olmayacaktır. Konuşmama son vermeden önce Başbakan'ın Trabzon'da yaptığı 61 hesabına da kısaca değinmek istiyorum. Değişik zamanlarda bizim 40 hesabımızla alay eden Başbakan, meğerse bunu da taklide karar vermiş; Trabzon'un fetih yılından plakasına, hükümet sayısından yaşına kadar zorlaya zorlaya 61'e tutturmuştur. Başbakan'ı bu matematik dehasından dolayı tebrik ediyor, kendisinden daha fazlasını bekliyorum. 30 Mart'ta Trabzon'dan 61 uman Başbakan, mesela Adana'dan, Adıyaman'dan ve Afyonkarahisar'dan acaba ne beklemektedir? Oraların plakaları nedir acaba? Bizim 40 hesabımızı 61 rekoruyla kıran Başbakan Erdoğan herhalde bundan sonra dur durak bilmeyecek, toplama ve çarpmadan ziyade bölme ve çıkarmalarla girdiği karanlık yolda ve elinde abaküsle yana yakıla dolaşacaktır" dedi.