Yazının başlığı, değerli fikir insanı Prof. Dr. İskender Öksüz'ün Panama Yayıncılıkta çıkan kitabının adıdır.
İskender Hoca'nın bütün kitapları, milli hasletlerimizi, Türk'ün tarihini, kültürünü, fikri yapısını yansıtır.
Bunu bildiğim için, kitabın adının, ironik bir anlam taşıdığını elbette anladım.
Değerli Dostlar,
Hak, hukuk, adalet, sevgi, hoşgörü, yani her güzellik ne hikmetse, Türk'ten gayrisi için söz konusu. Türk olunca kaybolup gidiyor bu hasletler.
Bu kural hem yurt içinde, hem de yurt dışında geçerli olduğu için yazar kitabına bu ismi koymuş.
Haksız da değil.
Türk milletimizin adı.
Ahmet Yesevi: 'Din bir seçimdir, Türklük ise kaderdir' diyor.
Biz bu kaderi seviyoruz, mutluyuz, gururluyuz.
Rahmetli Prof. Dr. Kazım Mirşan Hoca,kayalardaki 'TAMGA' dilini (kaya resimleri) çözerek, Türk 'ün tarihini ÖN TÜRKLER adıyla M.Ö. 15 bin yılına dayandırır.
Bazı kaynaklar, ilk defa Türk adının, 420 tarihinde PERS metinlerinde geçtiğini; 552 yılında GÖKTÜRK devletinin var olduğunu ifade ederler.
Bu bilgilere göre, Türkler tarih sahnesinde iken, şimdiki Avrupa ülkelerinin adı bile yoktur.
Millet ortak kültürden oluşur, bir mekanı, bir coğrafyası vardır. Devlet kurabilmişse, millet olma vasfını tescillemiş olur.
Türk, tarihe nakış nakış işlenen milletin/devletin adıdır. 'Çoşkun akan bir ırmak... Bu ırmağa sağdan soldan, yandan ne kadar karışım olursa olsun onun ırmak özelliği değişmez.'
Heyhat ki, tarihi değiştiremeyenler, tarih kitaplarını değiştirerek, kafa karışıklığı yaratmak istiyorlar. Ama nafile çaba.TÜRK üst kimliktir ve adı 'tek millet' değil Türk Milletidir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, zulüm, haksızlık, ölüm olduğunda, onunla yas tutar, onunla ağlar, onunla üzülürüz. En yüksek perdeden de restimizi çekeriz. Elbette doğrusunu, bize yakışanı yapmış oluruz.
Ne hikmetse bu olumsuzluklar Türk'ün başına geldiğinde, güzel duygularımız, meydan okumalarımız yok oluyor.
İşte buyurun:
Ülkemizde dört yıldır mülteci misafir olan, Azerbaycan/Tebrizli Türk sevdalısı Rahim Cavatbeyli 2 Ağustos 2018 tarihinde, göz altına alınıp, İran'a teslim edilmek üzere Van'a gönderiliyor. Mülteci statüsünde olduğu için, Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği avukatları karara itiraz ediyorlar ve karar 13 Eylül'e erteleniyor.
Bir ülkenin, vatandaşı bir Papaz için, neler yaptığını hepimiz gördük, görüyoruz. Biz ise elimizdeki vatandaşımızı teslim etmeye çalışıyoruz.
Bu olay bize ister istemez BORALTAN faciasını hatırlatıyor.
Malum 1945 yıllarında Rus sınırından 150 civarında Türk bizim tarafa geçer. Fakat iki ülke arasında yapılan görüşmeler neticesinde iade kararı alınır.
Sığınmacılar daha Aras nehri üzerindeki Boraltan köprüsünde iken, Rus askerleri tarafında kurşuna dizilirler.
Meydana gelen bu trajik olayı, yine Azerbaycanlı şair Yıldırım Elmas dizelere döker:
'Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni
Can alınan çarşıda, gardaşım sattı beni
Dönüp seslendim geri,merhametsiz birine
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine',
Bizim jenerasyon bu şairin 'Mukaddes İhtilal' şiirini de çok iyi bilir.
(Türk Cumhuriyetleri henüz istiklallerine kavuşmamışlardır. Mücadele kalemle devam eder.)
'Karanlıkta gözlerim dalmış ufuklara
Bir fırtına sesi var,bulutlar gökte dal dal,
Kop ey deli fırtına raşeni gönlüme sal
İhtilal istiyorum mukaddes bir ihtilal.'
Sevgili dostlar;
Hangi birini sayalım.
Yüreğimiz yanıyor...!
Son haftalarda, Birleşmiş Milletler Etnik Ayırımcılık Mücadele Komiserliğinin açıklamasına göre, Çin Sincar Uygur Türk bölgesinde yaşayan bir milyondan fazla, Müslüman Uygur Türk'ü, kamplarda esir, iki milyon iki yüz bin kişi ise kontrollü mecburi eğitimde.
Ey, Müslümanlık refleksi güçlü zat-ı muhteremler...! Bu insanların elinden Kur'an alınarak tahrip ediliyor, ibadetleri, dua etmeleri yasaklanıyor ve işkenceye tabi tutuluyorlar.
İşte bunun için diyoruz, ne oldu Türk olunca idrakınız mı kapandı, kulaklarınız sağır mı oldu, feryadı duymuyorsunuz...
Ya 'yerli ve milli 'politikaları kayıtsız şartsız destekleyenler, size ne oldu? Sadece aforoz ettiğiniz bir gazete ve bir siyasi aksiyon tepki gösteriyor, kınıyor... Sizden ise çıt çıkmıyor, ne iş?
Eh siz de haklısınız, bu dar günümüzde Çin bize 3,6 milyar dolar kredi açacakmış, İran bizi destekliyormuş.
Pişmiş aşa su katmayalım (!).
Hayırlı olsun...!
Türk'üm, özür dilerim...