Tüm dünyada devam eden Korona virüs salgınının da vaka, hasta sayısı düşüşte gözükse bile yine çok yüksek rakamlarda seyir etmektedir. Bunun en büyük sebeplerinden biri sürekli pandemi (bulaşıcı hastalık) dönemi süresince mesafeye, temizliğe ve maskeye dikkat edilmemesidir.
Korona virüs (Covid-19) salgınının artmaması için insanların bir araya gelmemesi gelmesi gerekli durumlarda ise koruyucu mesafeli durmaları gereklidir. Bu yazdıklarım maalesef ilk olarak çalışma zorunda kalan işçi sınıfını zorlamaktadır. Ülkemizde çalışma ortamlarının çalışan ve üreten insanlarımıza yeterli soysal ortamlar (dinlenme mekanları, yemekhaneler, servis araçları,…) sunulmadığı için salgınla olması gereken mesafe korunamamaktadır.
Günümüz teknolojisi ile bazı meslek gruplarının evden çalışma denilen sistem ile çalışmaları mümkün olmaktadır. Bu çalışma sisteminde işlerde biraz yavaşlama görülse de salgın ile çalışma hayatında ki en iyi mücadele şekli olarak görülmektedir.
Kısa Çalışma Uygulaması; genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen yada kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlayan bir uygulamadır.
Çalışma hayatına göre de işverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine imkân bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumları ya da deprem, yangın, su baskını, heyelan, salgın hastalık, seferberlik gibi özel zorlayıcı durumlardır.
Olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere düşünülen Kısa Çalışma Uygulaması, salgın tehlikesinin sürekli artış göstermesi sebebi ile ülkemizde de devreye sokulmuştur. İşveren ve çalışanı düşünülerek devreye sokulan bu uygulama cumhurbaşkanlığı kararı ile 2020 yılı Mart ayında ilk olarak 3 aylığına getirilen Kısa Çalışma Uygulaması ve Ödeneği pandemi sürecinin bitmemesinden dolayı son olarak 2020 Aralık ayı sonuna kadar uzatıldı.
Bir işverenin bu uygulamadan yararlanabilmesi için, işverenin genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki çalışma süresinin önemli ölçüde azaldığı veya durduğu yönünde İŞKUR’a başvuruda bulunması ve İş Müfettişlerince yapılan uygunluk tespiti sonucu işyerinin bu durumlardan etkilendiğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Bir işyerinde kayıtlı olarak çalışanın bu uygulamadan yararlanabilmesi için de, kısa çalışmaya tabi tutulan işçinin kısa çalışmanın başladığı tarihte çalışma sürelerini ve prim ödeme şartlarını sağlamış olması gerekmektedir. Açıklayıcı bir anlatımla, Covid-19 etkisiyle yapılan kısa çalışma başvurularında, son 60 gün hizmet akdine tabi olmak kaydıyla son 3 yıl içinde 450 gün prim ödemiş olması gerekir.
Buraya kadar anlatmaya çalıştığım Kısa Çalışma Uygulaması ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar karşısında çalışan ve üreten kesim olan çalışanların sıkıntılarına yeni bir sıkıntı olarak ilave olmuştur.
T.C. Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yaşadığımız pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine ve çalışan insanlarımıza Sosyal Koruma Kalkanı adı altında çalışma başlatılmıştır. Bu çalışma neticesinde salgın başından 31 Aralık 2020 tarihine kadar sosyal destek programı doğrultusunda 6.377.049 kişiye, nakdi ücret desteği programı doğrultusunda 2.216.622 kişiye ve çalışanlara kısa çalışma ödeneği programı doğrultusunda 3.582.455 kişiye yardım ve dersek verilmiştir.
2020 yılında son 12 ay asgari ücret alanlar için kısa çalışma ödeneği brüt kazancın yüzde 60'ı yani günde 53, ayda 1593 TL. olarak belirlenmektedir. Belirlenen bu rakamdan binde 7,59 damga vergisi kesintisi sonrası asgari ücretlinin hesabına yatan net kısa çalışma ödeneği günde 52,60 ayda 1580 TL. olmuştur.
Ülkemiz şartlarında belirlenen bu 1.580 TL bir ailenin geçimi için yeterli değildir. Çalışanın büyükşehirde olması halinde ise bu rakam ancak ev kirası ile faturalara zor yetmektedir. Bunun dışında aile için temel ihtiyaçlardan olan gıda, sağlık ve eğitime para kalmamaktadır.
Ülke genelinde gereksiz israflara ve faaliyetlere bir an önce son verilmelidir. Pandemi sonrası yeniden hızlı bir şekilde üretime geçmek için ülkemiz namına çalışan ve üreten insanlarımızı çalışma hayatına küstürmemeliyiz. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için, çalışanlarımızın içerisinde olduğumuz 2022 yılı içerisinde etkisini azaltsa da pandemi döneminde ayakta kalması adına verilen destek ödenekler devam ettirilmeli, çok fazla olan KDV indirimleri getirilmeli ve sosyal yardımlar artırılmalıdır.
Son olarak çalışma hayatının iki tarafı olan işveren ve çalışanları yaşamakta olduğumuz pandemi sürecinde yeterli seviye de sosyal koruma şemsiyesi altına alınmalıdır. Böylelikle pandemi sonrası üreterek kalkınan ve insanlarını refah bir yaşama taşıyan sosyal bir devlet olmalıyız.