Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Ata İttifakı adayı olan Sinan Oğan ile bu ittifakın ana gövdesi Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Ümit Özdağ 2. tur için zıt tercihlerde bulundular.
Sinan Oğan ile Ümit Özdağ’ın tercihini açıklaması süreci, şekli ve sonucu tamamen farklı oldu.
· Sinan Oğan tek başına basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında herhangi bir partinin amblemi, bayrağı ve yöneticisi yoktu.
· Oğan, okuduğu metni sanki ilk defa görüyormuş gibiydi. Metni tutuk bir şekilde okudu, sık sık su içti, kararını açıklarken basın mensuplarının yüzüne bile bakamadı.
· Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ı destekleme kararının gerekçesini açıklayan bir cümle kuramadı. Metnin başından sonuna kadar okudukları Millet İttifakı adayını desteklemek için yazılmış gerekçelere benziyordu. Son cümlesi önceki anlattıklarıyla çelişki içindeydi.
* * *
SİNAN OĞAN’IN ŞARTLARI KARŞILANDI MI?
Sinan Oğan hangi adayı destekleyeceğini belirleyecek şartlarını şöyle açıklamıştı:
- PKK, FETÖ, Hizbullah ve her türlü terör örgütüyle kesintisiz mücadele… Sığınmacıların geri gönderilmesi… Anayasanın ilk 4 maddesi ve 66. maddeye asla dokunulmayacağının garanti edilmesi…
Sinan Oğan Dolmabahçe Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir saate yakın görüştü.
· Aslında davet Erdoğan’dan geldiyse (YRP’yi ziyareti gibi) Oğan’ı ziyaret etmesi gerekirdi. Ama Oğan Ankara’dan İstanbul’a geldi ve Saray’da "kabul edildi".
· Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın Sinan Oğan’ın şartlarını kabul ettiğine dair bir açıklama duymadık. Aksine Erdoğan "ben böyle pazarlıklara girmem" gibi bir söz söyledi.
· Ayrıca Oğan, Cumhur İttifakı'nın Erdoğan'dan sonra diğer önemli figürü Devlet Bahçeli için sorduğu sorunun cevabını alamamıştı.
Babala TV’deki programda Oğan, kendisine yöneltilen "Şu an Devlet Bahçeli karşınızda olsa ona ne söylemek istersiniz?" sorusuna, "Türk bayrağındaki ‘Türk’ ismini çıkarmayı talep eden HÜDA PAR’la Türk milliyetçileri nasıl yan yana gelebilir?" demişti.
Bahçeli üstelik Sinan Oğan’ı hedef alarak "olmayan siyasi gücünü varmış gibi gösterip siyaseti at pazarına çeviren", "milli ve ahlaki değerlerle ters düşen fırsatçı acizlerden" olmakla suçlamıştı. Oğan’ın taleplerini de "aşırı talep listesi" olarak tanımlamıştı.
· Sonuçta Sinan Oğan Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nı destekleme kararını açıkladı. Basın açıklamasından sonra, soru bile almadan, adeta kaçar gibi gitti. 3 gündür ortalıkta görünmüyor. Tercihini savunan bir açıklama yapamadı.
· Çok kısa zamanda Oğan’ın da Destici, Bahçeli, Kurtulmuş ve Soylu gibi “Erdoğanist” hale geleceğinden kuşku duyulmuyor. Bahçeli, Destici, Hüdapar Başkanı'ndan oluşan fotoğraf karesine Oğan’ın da eklenmesi sürpriz olmayacak.
* * *
OĞAN DESTEKÇİLERİNİ ÜZDÜ
Sinan Oğan kendisini "Türk Milliyetçilerinin bir adayı olsun" diye destekleyenleri şaşkınlık içinde bıraktı. Bu aşamaya kadar kendisine destek veren önemli isimler üzüntü ve pişmanlıklarını açıklamaktalar.
Mesela Sinan Oğan’ın adaylığı için imza veren eski Ülkü Ocakları Başkanı ve eski MHP Milletvekili Atila Kaya Oğan’ın kararını eleştirdi.
İmza verdiği için kendisine teşekkür eden Oğan’ın, twitter paylaşımını alıntılayan Kaya, "Ben, ‘cehennemin kapılarını kapayasın’ diye imza vermiştim; 'cehenneme odun taşıyasın' diye değil! Arzuladığın ikbali 'tek adam'ın iradesinden devşirebileceğini umuyorsan; eklemlenmeye çalıştığın geleneği hiç tanıyamamışsın demektir" ifadelerine yer verdi.
Yine Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da mesajında, "Değerli arkadaşlar! Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, samimi olarak, milliyetçi diyerek Sinan Oğan Bey’e sizlerden imza istirham etmiştim. Sağ olun birçoğunuz destek verdiniz. Ancak maalesef söylediklerinin ve vaatlerinin tam aksi bir karar aldı ve hepimizi hayal kırıklığına uğrattı. Böyle bir sonucu öngöremediğim için siz imza verenlerden özür diliyorum. Çok üzgünüm. Ama ümitsiz değilim. Gün doğmadan neler doğar.
Kendisine imza verilmesini istedim, milliyetçiler ortada kalmasın diye. Ama O maalesef, dini siyasete alet edenleri, Hüda-par’ı tercih etti" dedi.
Sonuçta her ne sebep ve saikle bu tercihi yaptıysa Sinan Oğan’ın içine sinmediği, kararından utandığı, verdiği kararın doğruluğuna kendisinin de inanmadığı gibi bir algı oluşturdu.
Bu algı sebebiyle, ilk turda kendisine oy verenlerden, "Erdoğan’a oy verin" telkini pek etkili olmayacak.
* * *
ÜMİT ÖZDAĞ FARKI
Kendisinin aday gösterdiği Sinan Oğan ile görüş ayrılığına düşmesi, Zafer Partisi lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ’ı da zayıflatabilirdi. Ama Ümit Özdağ çok sağlam bir duruşla krizi fırsata çevirdi.
· Sinan Oğan’ın tersine, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile 2 defa kendi partisinde görüştü.
· Ümit Özdağ’ın desteklemek için şart koştuğu 7 maddelik yazılı bir protokol düzenlendi. Bu hususlarda mutabık kalındığı ortak basın toplantısı ile açıklandı ve basın önünde birlikte imzalandı.
· Bu protokolde PKK, FETÖ, Hizbullah ve her türlü terör örgütüyle kesintisiz mücadele… Sığınmacıların bir yıl içerisinde geri gönderilmesi… Anayasanın ilk 4 maddesi ve 66. maddeye asla dokunulmayacağı… garanti edilmekte.
· Ümit Özdağ "benim olduğum yerde teröre taviz verilmez", "sığınmacıları bir yıl içinde ülkelerine göndereceğiz"gibi kesin teminatlar verdi.
Ümit Özdağ şartları kabul edildiği için 2. turda Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıkladı.
Bu şartlar esasen Millet İttifakı’nın "Ortak Mutabakat Metninde" yer alıyordu. Fakat Ümit Özdağ seçmenin tercihinde çok etkili olan hususları böyle bir protokole bağlamakla Türk Milliyetçilerine bir umut verdi.
Ayrıca Kılıçdaroğlu kazandığı taktirde, Özdağ muhtemelen Bakan olarak bunların uygulanmasında rol alacak. Böyle olunca "CHP adayına asla oy vermem" diyenlerin bir kesiminin daha Kılıçdaroğlu’na oy vermesinin yolunu açtı.
Bu stratejik hamleyle Ümit Özdağ da Kemal Kılıçdaroğlu da kazançlı çıktı. Bu iş birliği sayesinde, Özdağ ilk turda Sinan Oğan’a oy verenlerin çoğunun oyunu Kılıçdaroğlu’na yönlendirebilecek. Hatta Oğan’a oy vermeyen ve fakat Kemal Kılıçdaroğlu’na tam güvenemediği için Erdoğan’a oy veren milliyetçilerden bir kısmının Kılıçdaroğlu’na oy vermesi mümkün olabilecek.
Bir referanduma dönüşen Cumhurbaşkanlığı yarışında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun şansının hiç olmadığı kadar arttığı kanaatindeyim.