İlkokulu köyde okudum.Ortaokula şehirde başladım.Orta 2. sınıfta esnaf olarak iş yeri çalıştırmaya başladık. Bu zamana kadar köyde bağ-bahçe, tarlalarımızı ekip biçtik. Büyük ve küçük baş hayvanlarımız vardı. Çarşıdan aldığımız; çay, şeker, zeytinyağı, zeytin, temizlik maddeleri, giyecekler, mevsimi gelince genelde balık vs... Diğer her şeyi kendimiz üretirdik.
Ama şimdi; ekme-biçme yok, sadece kardeşlerim cumartesi-pazar günleri köyün içindeki bostanlarda, patates, fasulye, soğan ve diğer sebze ve meyevler kendi ihtiyaçları kadar üretiyorlar. Yaz sonu toplayıp şehirde kendileri ihtiyaçlarını gideriyorlar.
Diğer tarlalar ekilmiyor. Yani anlayacağınız hepimizde maaşlı olduğumuzdan, keyfi bir çalışma temposu var.
Yani herkes de bizim gibi evin yakınındaki bazı yerleri değerlendirip, diğer tarlalar, bostanlar, çayırlar, orman değerlendirilmiyor. Yani üretim yüzde 10 civarı. Türkiye'de bir çok köy ise boşalmış, bazı köylerde kışın kimse yok veya bir kaç aile kalıyor. Yani tarım ve hayvancılık bitirilmiş. Şimdilik ülke idare ediyor ama bir çok aile ise yokluk çekmeye başladı. Öyle ya iki ekmek alıyorsun (yani eski zamanın bir ekmeği) 3,5 TL veriyorsun. Aile kalabalıksa sadece ekmek parası ve diğer ihtiyaçların parasını karşılamak çok kolay değil! Yani anlayacağınız ülke yavaş yavaş yokluğa ve kıtlığa doğru gitmektedir! Ancak birileri bolluk içinde lüks yaşamaya devam ediyor. Ağızları laf yapıyor, dini kullanıp saf Müslümanların sırtından geçinip paşalar gibi yaşıyorlar.
Gelin şimdi tarihe dönüp bakalım. Şimdi sizinle M.Ö 2200 yılında Mezopotamya tarihinin ilk imparatorluğunun (Akadlar) yıkılışından önce son yıllarında yazılmış bir şiiri paylaşacağım.
***
Şehirler ilk kurulduğundan bu yana ilk kez,
tarlalarımızda hiç tahıl,
ve sularımızda hiç balık yok.
Meyve bahçelerinden ne pekmez ne de şarap çıkıyor.
Bulutlar toplanıyor ama yağmur yağmıyor,
mahsul cılız.
Bir zamanlar yalnız bir şekel ile yarım litre yağ, veya yarım ölçek buğday alınırdı.
Şimdi bunların şehir pazarlarındaki fiyatları inanılmaz!
Çatıda uyuyan, çatıda öldü,
ve evinde kalan ölü, gömülmeden yatıyor,
İnsanlar açlıktan düşüyorlar!!!
***
Bu şiir tarihin ilk bilinen kuraklığını anlatıyor.
Tarih defalarca tekrar tekrar tekerrür etti!
Hee ne dersiniz, biz de o yola mı girdik ?
Bakın Corona hastalığı da geldi, dünyayı sallıyor!
Durumlar iç açıcı değil!
Eğer Türkiye şu anki politikalarını değiştirmez ise evet biz de o yola girdik paşalar!
Tarih tekerrür mü edecek?