Çalışan üreten ve bunun karşılığında belli bir ücret ya da değer alan kimselere işçi denmektedir. Dünyada tüm gelişmiş ülkeler gerek ekonomik gerekse teknolojik üstünlüklerini işçiler sayesinde sağlamışlardır.
Dünya nüfus oranının yüzde 50’sini kadınlar oluşturmaktadır. İş yaşamına ve üretim ekonomisine katılımları bu oranın yarısı kadar ancak vardır. Kadınlar yaşamakta oldukları ülkelerinde çalışıyor ve kendileri için aileleri için ülkeleri için hiç durmaksızın üretim yapıyorlar.
Türkiye’de 2017 yılında yapılan bir araştırma sonucunda çalışan işçilerin yüzde 70’i erkek, yüzde 30’u ise kadınlardan oluşmaktadır. Bu yapılan araştırma sonucu TÜİK’in yapmış olduğu istihdam verileri ile aynı değerlerdedir.
Ülkemizde ki üretim istihdamının yüzde 30’unu oluşturan kadınların çalışma hayatında en önemli sorunlarının emeğe karşı verilen düşük ücret, işsizlik ve sigortasız olarak çalıştırılma olarak görünmektedir. Bu ana sorunlara genellikle geçici sürelerle çalıştırma, asgari ücretin dahi altında ücret ödenmesi ve çalışırken her an işsiz kalabilme korkularını da ekleyebiliriz.
Kadın işçilerin sigortasız ve kısa süreli çalıştırmaları sebebi ile çalışma hayatının onlara kazandıracağı en önemli sosyal güvenlik haklarından mahrum etmektedir.
Kadın işçilerin neredeyse yarısının çalışma ücretleri bin 500 ila iki bin 500 TL arasında olup bu rakamların cinsiyete göre karşılaştırıldığında durumun çok vahim olduğu görülmektedir.
Buraya kadar değindiğim ve araştırma sonuçları olarak vermiş olduğum rakamlar gösteriyor ki ülkemizde kadın işçilerin çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlar büyük olup giderek de artmaktadır.
Kadınların çalışma hayatına dair en temel taleplerinin düzenli iş, sosyal güvenceli bir işte çalışmak ve tüm çalışanlar ile aynı ücreti almak olduğunu görüyoruz.
Ülkemizde yaşanan ekonomik ve istihdam krizini ilk olarak çalışma hayatındaki kadınları olumsuz etkilemektedir. Bundan dolayı çalışma hayatında kadınlara yönelik iş hayatında güçlü sosyal politikalara acil ihtiyaç vardır.
Ülkemizde kadın istihdamında kalıcı artış ve ayrımcılığın son bulması için;
- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli
- Kadınların işe alım ve çalışma hayatında görev yükselmelerindeki cinsiyetçi iş politikalarından bir an önce uzaklaşılmalı,
- Kadınların yoğun olarak istihdam edildiği taşeron üretim sistemi yasalar ile daha sıkı denetlenmeli,
- Çalışma hayatında bir kamu/özel sektör gibi çok yerde karşılaşılan kadın ve erkek arasındaki ücret eşitsizliği giderilmelidir.
Ülkemizin diğer dünya ülkeleri ile ekonomi ve teknoloji mücadelesinde öne çıkması için kadın istihdamının önü bir an önce açılmalıdır. İstihdamın önünü açmak içinde etkin bir mücadele toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi çalışma hayatında da ortaya konmalıdır...