"Vatan sevgisini Suriyeli muhacir çocuğun gözlerinden öğreneceksiniz."
Bir romanda geçse, güzel hatta şiirsi diye tanımlanabilecek bir cümle... Suriyeli asker kaçaklarına karşı söyleniyorsa, anlam olarak da doğru ...
Ama bu sözün muhatabı Türk Milletine mensup kişilerse, hele iddia edildiği gibi lise öğrencileri ise, kim söylemiş olursa olsun yanlışın dik alası...
Çünkü biz Türkler, vatan sevgisini, Tanrıkut Mete'den bu yana çok çok iyi biliriz...
Vatan sevgisin öğreneceksek;
Mete Han'dan Büyük Önder Atatürk'e kadar, Türk Tarihinin yiğit Başbuğlarından öğreniriz...
Destanlarımızdan öğreniriz. (Göç, Türeyiş, Yaratılış, Şu, Bozkurt, Alper Tunga, Manas...)
Binlerce yıldır, Çinlisinden, Rus'una, Arabından Yunan'ına, Farsından İngiliz'ine karşı yürüttüğümüz savaşlarımızdan ve o savaşların isimsiz kahramanlarından öğreniriz... Veya o savaşların efsaneleşmiş kahramanlarından, Kür-şad'dan, Battal Gazi'den, Ulubatlı Hasan'dan, Genç Osman'dan, Nene Hatun'dan, Seyit Onbaşı'dan, Sütçü İmam'dan, Albay Reşat Çiğiltepe'den, Cengiz Topel'den, Ömer Halisdemir'den öğreniriz...
Şairlerimizden öğreniriz. Mesela; Namık Kemal'in "Vatan Şarkısı", Mehmet Akif'in "Çanakkale Şehit'leri", Ziya Gökalp'in "Vatan", Mehmet Emin Yurdakul'un "Cenge Giderken", Nazım Hikmet'in "Kuvayı Milliye Destanı", Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu Vatan Kimin", Necip Fazıl'ın "Sakarya", Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın "Vatan Türküsü", Arif Nihat Asya'nın "Bayrak", Atsız'ın "Topal Asker", Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun "Fetih Marşı", Dilaver Cebeci'nin "Türkiyem"i gibi buram buram vatan sevgisi kokan binlerce şiirden...
Romanlardan öğreniriz; Halide Edip Adıvar'ın, Atsız'ın, Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun, Enver Benhan Şapolyo'nun, Hasan İzzettin Dinamo'nun, Bahaettin Özkişi'nin, Tarık Buğra'nın, Attila İlhan'ın, Emine Işınsu'nun, Turgut Özakman'ın romanlarından öğreniriz...
Ömer Seyfettin'in hikayelerinden öğreniriz; Ferman'dan, Topuz'dan, Vire'den, Başını Vermeyen Şehit'ten, Diyet'ten, Forsa'dan ve de Pembe İncili Kaftan'dan öğreniriz...
Dedemizden, ninemizden dinlediğimiz kahramanlık hikayelerinden öğreniriz...
Tarih yazıcılarımızdan öğreniriz; İsmail Hakkı Uzunçarşılı'dan, Zeki Velidi Togan'dan, Ömer Lütfü Barkan'dan, Hüseyin Nihal Atsız'dan, Yılmaz Öztuna'dan, Halil İnalcık'tan, Sina Akşin'den, İlber Ortaylı'dan...
Tomris Hatun’dan, Altun Can Hatun’dan, Raziye Sultan’dan, Dilşad Hatun’dan, Terken Hatun’dan, Nene Hatun’dan, Kara Fatma’dan, Nezahat Onbaşı’dan, Şerife Bacı’dan yani tarihi iz bırakmış kahraman Türk Kadınlarından öğreniriz…
"Ne Mutlu Türküm Diyene"nin anlamını kavrayınca öğreniriz...
Okullardan kaldırılan andımızı okumaya devam ederek öğreniriz..
Atamızın Gençliğe Hitabesinden öğreniriz...
İstiklal Marşımızdan öğreniriz...
Dalgalanan Al bayrağımızdan öğreniriz...
Vatanını terkeden Suriyelilerin çocuklarının gözlerinde görsek görsek; vatanına karşı görevini yapmamanın suçluluğunu, başka bir vatanda sığıntı olarak yaşamanın ezikliğini, kardeş kardeşe düşmenin pişmanlığını görürüz.
Vatan sevgisini, bir gözden öğreneceksek, şehit çocuklarının gözlerinden sicim gibi akan gözyaşlarından öğreniriz...
Cahit Külebi'nin dediği gibi;
"Biz biliriz bizim işlerimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır.
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir."