Ver elini Ankara...

Hülya SEZGİN

Aylar süren sıkı çalışmamın ürününü alma zamanı geldi. Çalışmam mı?.. Elbet resim çalışmalarımdan söz ediyorum.  Sevgili kardeşim Savaş Simitli'nin galerisi Antigone'da sergi açmam önerisi ile başladı koşuşturmam. Savaş çok iyi ressam. Sanatı kadar kişiliği de mükemmel. Zaman zaman söz ediyorum kendisinden. Pek çok etkinlikte elbirliği ettik.  

Hatta Çankırı Valiliğinin davetlisi olarak İstanbul Feshane Çankırı Tanıtım Günlerine birlikte katılmıştık. Eşi Emire'de gelmişti. Emire kocasının yanında kale gibi duran ve onu her zaman destekleyen bir eş. Kafa dengi, en az Savaş kadar onu da seviyorum. Onlar da eşimi yani enişteleri Hikmet'i çok sevdiler ya, biz Ankara-İzmir arasında artık komşuculuk oynamaya başladık. 
 
Sergi günü sabahı eşim Hikmet de İzmir’den geldi. Onu anlatmaya çalışıyorum. 
Sergiden bir gün önce otobüse atladığım gibi ver elini Ankara. Otobüsle gidiyorum, çünkü uçaklara sığmam. Resimleri yanımda götürüyorum. Gece 24.00 otobüsüne bindim. Tekli koltukta oturuyorum. Belime yastık koyup boynuma boyunluk taktım. Şalımı da battaniye gibi üzerime örttüm, kulağımda aracın müzik sistemi kulaklığı... Ebru Gündeş'i severim ben. Onun şarkısını dinleye dinleye tavşan uykusunda gidiyorum...  
 
Sakin bir yolculuk... derken baktım, ufukta kızıllık henüz doğmakta olan güneşe eşlik etmekte.  Bir jet uçağımız açık mavi pırıl pırıl gökyüzünü arkasında pamuk atılmış  gibi iz bırakarak yara yara gidiyor...  
 
Tanrım ne güzel bir memleketim var. Şipşirin köy evleri, çeşit çeşit ağaçlar...manzara harika... içime sindirircesine, beynime nakşedercesine doyasıya seyrediyorum. “Yeni sergime yapmalıyım.” diyerek yapacağım konuları düşünüyorum... 
 
Ankara'ya vardık. Otogar aşti’de Savaş beni bekliyor. Arabaya bindiğimiz gibi soluğu evlerinde alıyoruz. Bu kez gülümseyen gözlerle kapıyı Emire açıyor. Kardeş olmak için ille de aynı ana-babadan gelmek gerekmiyor. Ben onları kardeşim gibi evlerini de evim gibi hissediyorum. Harika bir sofra hazırlamış. Ben o kadar çok şey yiyemem ki!.. Demli çaylar eşliğinde koyu bir sohbete dalıyoruz. Ben biraz dinlendikten sonra galeriye gidiyoruz. Çay yolu semtinde Antigone Sanat Evi iki kattan oluşuyor. Alt kat atölye, kursiyerler var, üst kat ise galeri. Şirin, sıcak, sevimli... Resimlerimi Savaş ve asistanı Selda Epice asıyorlar. Çok güzel görünüyor... 
 
Atölyeye iniyorum. Ayşegül hanım ve Bahar hanım kâğıt hamuru yoğuruyorlar. Atık kâğıt, karton ve eski gazeteleri önceden ıslatıp suyunu sıkıyorlar. Tutkal, kalekim vs. katkı malzemesi de ekleyerek özdeşleşene kadar yoğuruyorlar. Bahar hanım hamuru leğene ata ata, yere vura vura yoğuruyor. Bazen kendini öyle kaptırıyormuş ki bir gün tavana yapışanları güçlükle temizlemişler. Elbet Savaş görmeden. Hamur özleşince çeşitli figürler, çiçekler şekillendirip tuval üzerine yapıştırıyorlar. Sonra onları boyayıp vernikliyorlar. Çok hoş tablolar oluşuyor...  

Bütün hazırlıklar tamam, artık konukları bekliyoruz. Sergi açılışı olacak. Ne yalan söyleyeyim “Beni Ankara'da kim tanır?” diye düşünüp pek sönük geçeceğini sanıyordum. Sağ olsunlar beni yanılttılar... 
 
İlk gelen konuğumuz ressam Derya Saatçioğlu hoca idi. Yeni tanışıyorduk. Bir ara bana “Siz İzmir'de yaşıyorsunuz değil mi? dedi. “Evet” cevabım üzerine “Peki İzmir'de yaşamanıza rağmen bu kadar tanınıp sevilmeniz nasıl oluyor, herkes sizi tanıyor.” Dedi ki, seviniverdim. Gelenlerin çokluğu da hocayı doğrular yöndeydi.  
Gelenlerin hepsi ayrı ayrı beni sevindirdi ama bazıları önlerinde pek çok engeli olduğu halde şartları zorlamış ve gelmişlerdi... 
 
Hikmet Çetinkaya'nın eşi Oytun hanımı şehir dışına yolcu eder etmez, Nurhan Erol'un ev taşıma telaşının arasında, Semra Çevik'in Eskişehir'den döner dönmez doğrudan galeriye gelmesi, Asiye Aytan'ın ise Sapanca'ya yolculuk edeceği halde sergimin açılışından sonraya bırakması beni bir hayli sevindirdi. Berrin Duma'nın ise bir önceki akşam sergi açılışı olmuştu. Kendi sergisini bırakıp gelmişti. Beş yıldır görmediğim yakınlarım Ülker ve Ahmet Refik Yıldırım çifti de beni yalnız bırakmamışlardı... 
 
Onur Sezer ile ilgili çok hoş şeyler duyardım. Bir iki kez karşılaşmıştık ama pek sohbetimiz olmamıştı.  Bütün gece boyunca harika pozlar yakaladı ve gece boyunca hoş sohbetler etti. Ertesi gün ise sağ olsun büyük emeklerle onca resmi feysbuka yüklemiş.  
 
Sapanca Portakal Çiçeği Sanat Kolonisi'nde unutulmaz anılarımız olan canım arkadaşım Irade Refizade de eşi ile gelerek beni sevindirdiler. 
 
Gültekin Serbest ve Funda Açıkgöz'ün tatlı atışmaları, Onur Sezer'in Derya Saatçioğlu hocanın centilmen tavırlarını taklit etmesi ile gece geç saatlere kadar tatlı sohbetlerle şen kahkahalarla sürdü sergimiz... 
 
Hülya Sezgin/Kültür sanat bölüm yönetmeni 
www.haberhurriyeti.com