Vur mehtere!

Faruk YÜCER

Bir tanıdığım var.

Küçük bir kasabada yaşar. Ara ara şehre  kızının yanına gelir, hemşehrileriyle kahvede zaman geçirir.

Dini bütün tipik bir Anadolu insanı. Sık olmasa da bir araya geldiğimiz zamanlar olur. Sosyal medyayı takip eder. Birtakım cemaat ve cemiyetlere de sempatisi olduğunu sanıyorum.

Yine bir gün telefon etti, "Hocam mutlak görüşmemiz gerekir." deyince kalkıp bulunduğu kahveye gittim.

Balkonda birkaç kişi ile sohbet ediyordu. Kahvenin içi ise kalabalık. Ben gelince, masanın üzerindeki telefonunu açtı: "Dinle Hocam, tarihte neler olmuş doğrusunu öğren!" deyince dikkat kesildim. Videoda, bir kişi elinde mikrofon yeri göğü inletiyor. Salon sessizce onu dinliyor.

Dinledikçe üzüldüm, kahroldum, sinirim tepeme çıktı ama belli etmemeye çalıştım.

"Hocam şimdiye kadar bunlar söylenmiyor, okullarda okutulmuyordu. Duydun mu söylenenleri?"

"Duydum ama ben her duyduğuma inanmam, araştırırım, incelerim, çeşitli kaynaklardan teyidini yapar öyle karar veririm."

Aslında kendisine söyleyeceklerimin çok da etki yapmayacağını bildiğimden, bir şey demeyecektim fakat balkona bakan pencereler açık olduğundan kahvedekilerin bizi dinlediklerini fark ettim.

"Bak Dostum, bu kişinin söyledikleri baştan aşağı, yalan, yanlış, iftira, karalama… Adam tam bir Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı. Tanımıyorum ama kesinlikle Türk olmadığını düşünüyorum. Böyle kişiler Yüce dinimizi, hem etnisitelerine, hem kendilerine siper ederek, Türk’e, tarihimize, tarihi değerlerimize din kisvesi altında hücum ederler. Senin gibi saf insanlarımızı da kandırıp sömürür hayatlarını refah içinde  sürdürürler."

Kahvede millet oyunları bırakmış, çıt çıkmıyor, herkes bizi dinliyor.

"Bakınız birincisi, Adalar 1923’teki Lozan Antlaşması’nda değil, 1912'de Lozan’ın bir semti olan UŞİ Antlaşması; daha sonra 1915’te Londra Paktı ile elimizden çıktı. Dikkat et tarihlere, Osmanlıyız, antlaşmalarda Osmanlı yetkililerinin imzası var.

'Gizli maddeler' yalanına hala inanan  zavallılar var demek. Lozan’ın 143 maddesi var, bunlar gizli saklı değil.

Hem biliyor musunuz; Türk’e ekonomik zincir vuran Kapitülasyonlar da Lozan’da kalktı.

Günümüze gelirsek: Şu on senenin içinde Ege’deki 17 ada ve bir kayalık Yunan’ın eline geçti. Lozan’da açık ‘kesinlikle silahtan arındırılmış olacak’ hükmüne rağmen. Kılımız kıpırdamadı. Zamanında Kardak’a bir gecede Türk bayrağı çekildiğini hatırlayın lütfen.

‘Atatürk, İngilizler'in emriyle hilafeti kaldırmış, Müslümanlar başsız kalmış’ öyle mi? ’Ağzından Allah kelimesi eksik olmayan bu kişiyi Allah çarpsın. İslamda iftira var mı size soruyorum? Tek bir şey söyleyeceğim:

I.Cihan Savaşı’nda Osmanlı Padişahı İslam Aleminin Halifesi  V. Mehmet Reşat Müslüman Ülkelere küffara karşı Cihat-ı Ekber çağrısı yapar. Müslüman Arap kardeşlerimiz bu çağrıya uymadıkları gibi İngilizler'le iş birliği yaparak isyan çıkarırlar ve Türk askerini kalleşçe arkadan vururlar. Anladın mı Hilafetin gücünü (!) Hala bizim Arap sevicileri onları yere göğe sığdıramıyor. Arap 'Türk düşmanı' demektir. Bir tarihi gerçeği daha ifade edeyim. Türk’ün ekmeği kursağında olan Mekke Şerifi Hüseyin ve oğulları, Medine’yi canı pahasına savunan Fahrettin Paşa ve askerlerimize İngilizler'in de desteğiyle olmadık hainliği yaptılar, aç bıraktılar vurdular, kırdılar…

Günümüzde de bu anlayışları hala devam etmektedir ama maalesef biz  adamımızı da şalgamımızı tanıyamıyoruz.

Bir yetkili çıkıp "Türkçe bitti artık okullarımızda Arapça kullanılsın" diyebiliyor.

Onlar Yunanla işbirliği yapıyor, biz  ise en yüksek perdeden onları törenle karşılıyor veya ayaklarına gidiyoruz.

Bu anlayışta olanlar Atatürk’ü sevmezler varsın sevmesinler. Zaten sevmelerini de beklemiyoruz.

Kalabalıktan bir kişi birden: "Hocam yorma kendini biz anlayacağımızı anladık. Hala anlamayanlara da ALLAH akıl fikir versin." demez mi? Bir anda bir alkış tufanı koptu.

Ben de Dostum’a: "Anladın mı?" deyince baktım çevresindekiler bu sefer gülüyor.

Dostumu biraz gevşetmek için, şakaya vurup: "Hadi sözler bendendi çaylar senden!" diyerek konuşmayı bitirdik.

"Yalan ne kadar büyük olursa, ne kadar tekrarlanırsa inanan o kadar çok olur" prensibi hala geçerli. Böyle herzelere inananlar var maalesef bazı çevreler bu cehaletten yararlanıyor.

Vur mehtere!