İstanbul seçimlerinin iptali, yabancıların nezdinde izaha muhtaç ve şüphelerle dolu!..
Türkiye’ye acilen yabancı sermaye girmesi gerek. Zira ekonomi sallanmakta, Merkez Bankası’nın rezervleri hızla erimekte, Merkez Bankası’nın kara gün parası ihtiyat akçesinin bile hazineye devri söz konusu.
İstanbul seçimlerinin iptali hukuki midir, değil midir?
İşte yabancı sermaye buna bakmakta.
Yabancı sermaye endişeli ve kaygılı; çünkü zarfa giren dört oydan üçü geçerli de, birisi neden geçersiz?
“Eğer bir suç ve kusur var ise zarfa giren her oyda olması gerekmez mi?” diye sormakta ve Ankara, işine geleni geçerli, gelmeyeni geçersiz saymakta. “Türkiye’de benim de başıma bir şey gelirse Ankara ne yapar?” kaygısında.
Ve yabancı soruyor:
Vatandaşın verdiği oy, neden geçerli sayılmıyor? Eğer varsa bir hile, çalma, suç; failleri nerede, kime hangi ceza nasıl verildi?
Yabancılar İstanbul seçimlerinin iptaline; elle tutulur, gözle görülür gerekçeler aramaktadır.
Var mı böyle bir gerekçemiz?
Eğer olsaydı, failleri tutuklanmaz mıydı, gerekli yasal işlemler yapılmaz mıydı, gerekli cezalar uygulanmaz mıydı?
Bu güne kadar böyle bir kovuşturma yapıldı mı, ifade alındı mı? (Yazının yazıldığı: 21.05.2019’a dek)
Hayır değil mi?
Ülkede hukuku normalleştirin, adaletin terazisine doğru tarttırın, içte de, dışta da güven ortamı sağlanır, yatırımlar artar, yabancı sermaye akın eder, faiz düşer, enflasyon iner, işsizlik azalır.
Bir ülkenin gücü, ekonomik olduğu kadar güvenilirliği kadardır da. Eğer size güven duyulmazsa, yalnız kaldığınızın resmidir. Vatandaş TL’ye değil yönetenlerin oluşturduğu ortama güvenmiyor.
Şeffaf olunmalı, hukuk uluslararası normlara uygun olmalı.
Türkiye acilen, her alanda danışma ve işbirliği ortamına geçmeli. Ekonomi programın da ekonomistlere ve paydaşlara, eğitim reformunda eğitimciler ve paydaşlarına, tarım reformunda üreticilere, çiftçilere ve paydaşlarına, hukuk reformunda barolara, hukuk fakültelerine ve paydaşlarına mutlaka danışılmalı, görüş alınmalı, tartışılmalı ve her alanda öyle yapılmalı.
Ben yaparım olur mantığıyla, her alanda sorunlarla boğuşan bir ülke bulursunuz karşınızda.
Çıkış yolu üretimden geçer. Üretim ise yatırımla olur. Yatırımın garantisi de güven ve adil bir hukuk sistemiyle gerçekleşir.
Aynı konuda ayrı ayrı şehirlerde ayrı ayrı kararların verilebildiği ucube bir hukuk ve adalet sistemiyle; ancak patinaj yaparsınız. Öyle görünüyor ki; Sn. Erdoğan, İstanbul seçimini yeniletmekle siyasi hayatının en büyük hatasını yapmıştır. 23 Haziran seçim sonuçları tahmin dahi edilemeyen pek çok şeye gebe olacaktır. Bahçeli’ye göre her şey tozpembe, davul onun boynunda değil ki!
Ülke hepimizin. Bu asil millet her şeye layıktır. Ona yapılan hizmet kutsaldır. Bu asil millet ete ve ota uzaktan bakmaya layık olmamalı. Soğan ve patatesi çuvalla alma kültürlü bu insanlar taneye muhtaç olmamalı. Bilmem anlatabildim mi?
Esen kalınız...