Yapmayın... Yapmayın...

Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli ekonomistlerimiz var. Bunlar yaşadığımız ekonomik buhranın sebebi ve körükleyicisi olan yanlış politikaları görüp adeta saçlarını başlarını yoluyorlar.

Çünkü Türkiye’yi yönetenler pandemi süreci ve akabinde Rusya- Ukrayna savaşının getirdiği ve getireceği çok riskli ortamda hiç yapılmaması gereken şeyler yapıyor.

İktidar ekonomiyi bir deneme yanılma yöntemiyle yönetmeye çalışıyor. Yetkililer genel kabul görmüş yöntemlerin dışında heterodoks dedikleri politikaları savunuyorlar. Bir uçtan öbür uca savrulmakta olan politikalar belirsizlik ve güvensizlik yaratıyor.

Ekonomist Hakan Kara son durumu değerlendiren mesajında şu tespitleri yaptı:

“Cari denge hızla bozuluyor, enflasyon beklentisi artıyor ve ekonomi yavaşlıyor. (Cari açık ve üretim verisi henüz savaşın etkisini içermiyor.) 

Ekonomide ender görülen bir durumdur. Bu üç temel göstergeyi birden bozmak özel çaba gerekir.”

Değerli ekonomist Mahfi Eğilmez, iktidarın “Faizi indirince kur yükselecek, kur yükselince cari açık düşecek, cari açık düşünce enflasyon düşecek….” söyleminin sonunda geldiğimiz yeri tanımladı: “Hepsinin tersi oldu.” 

Zanka TV’de çok değerli yorumlarını dinlediğimiz Rubil Gökdemir de “Bütün ceremesine milletçe katlanmamıza karşın; Cari fazla hedefiyle yola çıkıp, sadece OCAK ayında 7,11 milyar $'lık cari açıkla bütün zamanların rekorunu kırdınız!Hiç mi utanmıyorsunuz?” diyerek iktidarı eleştirdi.

Sonuçta kur yükseldi, cari açık yükseldi, enflasyon yükseldi, işsizlik yükseldi. Bu dört parametreyi birden yükseltmek hakikaten özel bir çaba ve beceri gerektirir.

Yönetim hatalarının sonucu olarak, insanlarımız arabasını kullanamaz, kaloriferini yakamaz, elektrikli cihazlarını kullanamaz, tatil yapamaz ve hatta temel gıda ihtiyaçlarını alamaz hale geldi. Sağlık ve eğitim hizmetleri dahi aksamakta.

*  *  *

KUR KORUMALI MEVDUAT HESABI ÇOK RİSKLİ

Baktılar ki, kur yükselince başta enerji olmak üzere ithal ettiğimiz her şey pahalanıyor. İthalata bağımlı bir sanayi ve tarım altyapımız olduğundan maliyetler artıyor ve enflasyonu tutmak mümkün olmuyor. Ancak “faizi artırmayacağız”diye de kendilerini bağladıkları için faiz silahını kullanamadılar.

Bu yüzden Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye bir mevduat türü icat ettiler. Yeniçağ’dan Remzi Özdemir’in verdiği bilgilere göre bu hesaplar 500 milyar lirayı geçti.  “Yaklaşık 800 bin kişinin parasına devlet, dövizle garanti verdi.”  Garantiyi veren bankalar değil. 800 bin kişiyi koruma altına almak için 85 milyon nüfusu kefil yaptılar.

“Bu kişilerin ortalama baz alınan kuru 13.40 lira. Vade sonunda dolar kuru şu andaki seviyede (14,90 TL) kalırsa Hazine'nin (halkımızın) zararı yaklaşık 50 milyar TL olacak.

Eğer kur vade sonunda 16.40 olursa Hazine 100 milyar lira bunların hesabına vergisiz para yatıracak.”

Allah korusun diyeceğim ama gidişat o yönde, “eğer dolar kuru 20 lira olursa, işte o zaman yandık. Çünkü bu 800 bin kişiye ödeyeceğimiz rakam yaklaşık 230 milyar lira olacak.”

Buradaki milyar TL rakamlarını küçümsemeyin, bunlar korkunç meblağlar. 6 sıfır atılmadan önceki söyleyişle 100 katrilyon lira, 230 katrilyon lira gibi meblağlardan bahsediyoruz.

Tam bir bataklık yaratıldığı açık değil mi?

*  *  *

PROF. DR. ÖZGÜR DEMİRTAŞ YALVARIYOR

İşler o kadar kötüye gidiyor ki saygın ve çok takip edilen ekonomi profesörümüz Özgür Demirtaş adeta yalvarırcasına şu açıklamayı paylaştı: 

1) “Hükümete ve Yönetenlere Tavsiyem: Döviz satarak piyasayı tutmaya çalışmayın. Bu konu 100 kez söylendi, 100'ünde de dinlenmedi, 100'ünde yanlış olduğu anlaşıldı.

Döviz satışı (hele dünyanın ve Jeo-politiğin bu kadar ısındığı dönemlerde) son derece yanlış.

2) Faizi "inatla" düşük tutmanızın maliyeti ÇILGIN Enflasyon oldu. Yapmayın.

Yapacağınız şey NET: Faizi "Olması gereken yere" bırakmanız. Olması gereken yer diyorum. Çünkü inatla oranın altında tutuyorsunuz.

Enflasyonun yüzde 120 olduğu yerde Faiz yüzde 14’te TUTULMAZ. Yapmayın!

3) En sonunda:

a) Ya Faizi artırmak zorunda kalacaksınız. b) Ya SUPER-BONO çıkarmak zorunda kalacaksınız.

Türkiye de bu geçen zamanda Enflasyon altında ezildiği ile kalacak.

Politikanız NET olarak yanlış. YAPMAYIN… Daha ne diyeyim YAPMAYIN...”

*  *  *

FAİZİ ARTIRIRLARSA

RTE’nin “faiz sebep enflasyon sonuçtur” tezi ve “Nas var” söylemiyle ekonomimiz bir çıkmaz sokak içine saptı. 

Prof. Dr. Özgür Demirtaş, bu çıkmaz sokaktan çıkabilmek için iktidarın politika faizini yükseltmek, faizleri enflasyon oranına yaklaştırmak zorunda kalacağı kanaatinde. Diğer birçok ekonomi uzmanı da benzer görüşü savunuyor.

O zaman biz Eylül 2021 ayından bu yana altı buçuk ayda dolar kurunu 8 TL’den 15 TL’ye; bir litre motorini 7,5 TL’den 22,5 TL’ye neden çıkardık? Neden bir yıllık üretici fiyat artışlarını yüzde 120’lere yükselttik; İnsanlarımızın en az yüzde 90’ını bir iki kademe fakirleştirdik?

Faiz yükseltilirse de bu çektiklerimiz geri gelmeyecek. Muhtemelen kurlar düşmeyecek, fiyatlar inmeyecek. Ancakkurların ve enflasyonun yükselmesi duracak.

Bunu biliyoruz, çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan bir sene kadar önce Naci Ağbal’ı Merkez Bankası Başkanı olarak atadığında, yüksek faizi “acı ilaç” kabul ettiği dönemde bu tecrübeyi yaşadık. O zaman faizleri yükselttiler, kur ve enflasyon artışı durdu.

Ağa ile marabanın bir iddia sonucunda ilk hale gelince, “biz bu b..’u neden yedik?” dedikleri hikâyedeki gibiyiz. 

Faizler resmen yükseltilirse, ekonomide savrulma duracak, kısmi bir normalleşme ve dengelenme olacak. 

Ama bizler madem bir sene önceki politikaya dönecektik, halkımız bunca ceremeyi niye çekti?” diye soracağız.