"Eğer bir amaç uğruna ayakta değilseniz, her darbe sizi yere serebilir..!" (Malcolm)
Tüm dünyayı kasıp kavuran, dağları ben yarattım diyen dünya liderlerini bile korkutan, herkesin ve herkesimin köşe bucak saklanmaya çalıştığı, şehirleri insanların başına yıkan zalimlerin bile kaybolduğu, sorumluluk taşıyanlar ile sorumsuzluk taşımayanların birlikte yaşadığı dünya ve komşuluk aleminin fikir fukaralığını kısaca yazmak istedim.
Sanki koronayı yaşlılar yaratmış gibi, neredeyse; anne, baba, dede, nine, teyze, halalarımızı yani büyüklerimizi evlerimizden kovacak, hatta ileri giderek hakaret edecek duruma geldik. Böyle zor bir durumda bile, bu kadar zavallı, merhametsiz ve zalim olabiliyoruz.
Kaygılarımız, duygularımız, korkularımız olabilir. Bunu yaşlılar yaratmadı ki. Bizler zaten yollardır; her türlü felaket ve savaşları seyrede seyrede veya içinde yaşadık. Yaşlı kelimesinin bile kullanılması, yaşlılar ile ilgili hakaretvari sözlerin kullanılması, videoların yayınlanması, fıkralar üretilmesi ve onların ismi ile eğlence ortamlarının yaratılması; bireylerin büyüklerine ve ebeveynlerine karşı saygısız olması ve değerlerine hakaret etmesidir.
Yine; birçoğumuz bilim, ilim adamı, psikolog, sosyolog ve çığırtkanlık yaratmaya, yanlış yalan haberler dağıtmaya veya yazmaya başladık. Ortada çok ciddi bir vak'a var. Ülkemiz ve tüm dünya bununla mücadele ederken, doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız özverili bir şekilde bizlere hizmet etmektedirler. Bilim Kurulu ve dünyanın dört bir yanından uzmanlar, konu ile ilgili ciddi açıklamalar ve makalelerle bizleri bilgilendirmektedirler.
Asker uğurlayan akıl fukaraları, sokaklarda otomobilleriyle soytarılık yaparak son ses müzik dinleyenler, parklarda ve sahalarda top oynayanlar, hiç bir temizlik kuralına uymayan inatçılar, camilerde kendilerine cemaat oluşturarak namaz kılanlar, tüm uyarılara rağmen “bize virüs işlemez” diyerek ortalıkta gezen beyinsiz cahiller, piknik yaparak “Bu alan açık, yayılmaz diyen” tatil köylerinde ve sahillerde gezerek “Spor yapmak yasak mı?” diyen ahlak yoksunları, virüsü kurşun gibi alıp, yıldırım gibi taşıyıcı olmalarına rağmen; evinde oturan, torununa, çocuğuna uzaktan uzağa sevgisini sunan, bir köşede sessiz sedasız onlarca kaygı ve korku içinde oturan yaşlılara yapılan hakaret ve davranışları kınıyorum. Sahipsiz olan ve evinde bakılmayarak, dışarı atılan yaşlıları toplamak, onları korumak ve yaşamın içine almak, sorumluluk sahibi komşu, devlet ve STK’ların görevidir.
Yaşlı, yaşlı, yaşlı diye dilimize doladığımız, çok saygıdeğer büyüklerimiz; bizleri ne krizlerden, ne zorluklardan, ne depremlerden, ne çığlardan, ne zor günlerden kurtardılar biliyor musunuz? Bilmeyenler hatırlasın. Onlar bizim gözümüzün nuru, canlarımızın parçasıdır. 92 Yaşındaki annemiz; günde sekiz defa ellerini sabunla yıkıyor (beş vakit namaz, üç defa yemek) odada bizimle biraz aralıklı mesafede oturuyor ve sürekli dua ediyor. Virüsü yaşlılardan çok, ortalıkta artistlik yapanlar, umreden gelip evlerinde mevlit okutanlar, normal hayatta ev gezmelerine gidenler, misafir kabul edenler, tedbir almayanlar yayıyor. Sokağa çıkmak isteyen yaşlı dediğimiz insanlar, yalnızlıklarından çıkıyorlar. Sıcak evleri, çayları, çorbaları olsa ve yüzlerine bakılsa niye çıksınlar ki... Zaten onlar da çok taşıyıcı olmazlar, çünkü kimseyle iletişimleri olmuyor. Sahipsiz veya yalnızlar.
Uzmanları dinleyerek korunmak var iken, yaşlıları incitmeyelim ve onlarla ilgili paylaşımlarınızı, haberlerimizi biraz daha titiz yapalım ve lütfen diyelim.
Yalnızlaştırmak, suçlamak, dışlamak, hedef göstermek; cahil toplulukların davranışıdır. Bizi bekleyen daha zor günler var iken, şimdiden suçlu üretmek bizlere yakışmıyor.
Sağlıklı günler dileyerek, en baştaki sözü bir daha okumamızı öneriyorum.