Yavuz Ağıralioğlu İYİ Parti'nin kuruluşundan bugüne kendi siyaset tarzını iki minvalde sürdürmeye özen gösterdi; zaman zaman ismini zaman zaman da kurucuları arasında olduğu İYİ Parti'yi siyasetinin merkezine oturtarak gündeme ilişkin olup bitenler üzerine fikir ve düşüncelerini açıklamıştır. Belki de bilerek bu siyaset tarzı ile kendisine konforlu bir hareket alanı açmıştır.
Her TV programında, beraber katıldığı AKP trolü gazeteci, akademisyen veya araştırmacı kılıklı insanların kendisine itiraz ederlerken bile "Yavuz Bey sizin bizim nezdimizde farklı bir yeriniz var" derlerken trol müsamahasının ve övgüsünün arkasındaki neden acaba istediği her an AKP'de yeri hazır anlamındaki bir rahatlığın sağladığı konfordan mıdır; bugünkü gibi fevri çıkışları...?
Yavuz Ağıralioğlu'nun cümlelerini tek tek dikkate aldığımızda itiraz edilecek hiç bir husus yoktur. Yanlış şey söylemedi, yanlış siyaset yaptı. Ülke geleceği üzerine öngördüğüm risk algım olmasa ben de aynı cümleleri takır takır tekrarlayabilsem keşke ama mümkün değil. Meral Akşener o cümlelerin alasını daha da güçlü ifadelerle sarf etmesi mümkündü; 6'lı masada imasını dahi yapınca linçe tabi tutuldu, meramını anlatmasına hem parti içinden hem de dışından fırsat verilmedi. Çünkü genel başkan olarak partinin genel siyaseti ve sonuçlarından doğrudan sorumlu olan, sırtında küfeyi taşıyan kendisiydi. Yavuz Ağıralioğlu'nun sırtında taşıdığı herhangi bir küfesi olmadığı gibi aksine kendi ismi üzerine sürdürdüğü siyasetinin sağladığı konforlu alanın üzerinde siyasetin keyfini çıkarma lüksüne sahip.
Parti kurulduğundan beridir yaptığı her bir fevri çıkışlarının bedelini Meral Hanım'ın taşıdığı küfeye havale ederken akabinde sürekli ego ve duygu tatmini için beylik laf arayışlarına girmiştir.
Yavuz Bey uzun yıllar dernek, vakıf gibi doğrudan fikir ve düşünceleri doğrultusunda faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri içinde sorumluluk almış görevler ifa etmiş. Buralarda yüksek belagati ile serbest kürsü edebiyatı yapa yapa paşa gönlüne göre dizayn ettiği ortamlarda istediğini söyleyip, istediğini de anlata anlata; ortak akıl ile oluşturulan belli bir disiplin dahilinde de yürütülen parti genel siyasetine uyum sağlamayı istemediğini veya zorlandığını gördük.
Yavuz Ağıralioğlu bugünkü aynı sözlerle aynı duruşunu Meral Hanım'ın masadan kalktığı veya ertesi gün ortaya koymuş olsaydı; meramını anlatamadan linçe uğrayan Meral Hanım'ı linçten çekip kurtaracağı gibi sırtındaki küfenin yükünün birazını da kendisi yüklenmiş olacaktı ve "Masayı deviren Meral Akşener değil bakın partisinin önemli bir milletvekili de benzer şeyleri söylüyor" denecekti. O halde soruyoruz; Yavuz Ağıralioğlu için o gün niçin bugün oldu?
Velhasıl kelam; Yavuz Ağıralioğlu kusura bakmasın siyaset yapmıyor, ego ve duygu tatmini için kendine has siyaset tarzı ile siyasi arenada sörf yapıyor. Eğer varsa bir bildiği veya alternatif siyasi gücü; İYİ Parti'nin Millet İttifakı'ndan çekilmesi durumunda hangi formülle Recep Tayyip Erdoğan'nın bir daha seçilmesi ihtimalini ortadan kaldırmış olacaktır.
Yavuz Ağıralioğlu şunu bilmelisin ki; HDP bugünkü gücüne güç eklese bile Türk milletinin doğal refleksi her türlü şekilde onu bertaraf edebilecektir, şimdiye kadar olduğu gibi ancak "Din kutsalının dokunulmazlığı" suiistimalinin neden olduğu gaflet uykusundan Türk milletinin tam da uyandığı bir anda, oluşan pozitif sinerjiyi dağıtmaya matuf, Cumhur İttifakı'na da moral verecek olan çıkışınla BOP projesi sürecinin tamamlayıcı önemli bir aparatı olma konumuna düşeceksin, iyi düşün...