“Ortadoğu savaşında ölenlerin cesetleri kıyımıza vurmağa başladı” diye başlıyordu Osman Sarı’nın Şehit Söylevi şiiri. Artık vurmuyor veya vursa da umurumuz olmuyor.
Suriye, Filistin, Libya, Arakan, Doğu Türkistan ve Afganistan’da olan bitenden iyi - kötü haberimiz var da meselâ Yemen’de olanları ve ölenleri neden görmezük?
Sadece 2017 yılında 50 bin çocuk Yemen’de açlıktan öldü. 3 yıllık İç Savaş sırasında 14 binden fazla sivil öldü, öldürüldü. Son 2 yılda koleradan 3 bin kişi öldü, hâlen 700 bin kişi hasta, 1 milyondan fazla kişi de hastalık şüphesi taşıyor.
BM İnsan Hakları Şefliği raporuna göre Yemen’de insanlar yiyecek hiçbir şey bulamadıkları için ot ve yaprak yiyor. Ve 5,2 milyon çocuk açlıktan ölüm tehdidi altında.. Dahası Yemen’in 29 milyonluk nüfusunun 22 milyonu kıtlık nedeniyle yardıma muhtaç.
Yemen İç Savaşı’nda başkent Sana’daki Husi Güçlerini İran, Aden’deki Hadi Güçlerini ise Suudî Arabistan destekliyor. 25 yıllık Kuzey & Güney ayrılığından sonra 1990’da birleşen Yemen, 25 yıl sonra tekrar 2’ye bölünmüş durumda. Sam Amca’nın 22 ülkeyi parçalamayı esas alan BOP planı Suud ve İran’ın sayesinde Yemen’de tıkır tıkır işliyor.
Son 3 yıldır Amerikanvari yöntemlerle Suud Arabistanı’nı yöneten Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın yarı manyak politikalarıyla yaptıkları yapacaklarının teminatı gibi gözüküyor. Lübnan Başbakanı Harirî’yi alıkoyup istifaya zorlamaktan tutun da Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarıyla Yemen’de çocukları taşıyan otobüs ve hastaneleri vurmaya kadar vukuatı bol. Hem daha yaşı 33; erkenden ölmezse 2050’ye dek çok icraatlarını duyarız.
Yemen’in altyapı, sağlık, su ve kanalizasyon sistemlerini Katar, Kuveyt, Bahreyn, BAE, Mısır, Ürdün gibi yandaşlarla birlikte bilerek hedef alan Suudîler hava saldırılarıyla hem yakıp yıktılar hem kolera ve kıtlığa sebep oldular. Petrol ambargosu ve abluka da cabası..
Geçen ay 2 milyon hacı binlerce dolar ödeyerek Suudî towers’ların (gökdelen) gölgesindeki Kâbe’yi tavaf ettiler ve 1 milyon kurban kestiler. Bunlar Yemen’de açlıktan ve kıtlıktan ölme aşamasındaki Müslümanlara götürülmedi ve çoğu çölün kumları altına gömüldü. Ama nedense kimsenin Müslümanlığından bir şey eksilmedi.
Türkiye kontenjanındaki 80 bin hacı, sâir zamanlarda da 120 bin umreci toplamda Suud’a 1 milyar dolar kazandırıyor. Suudlular 2022’de hac ve umre gelirlerinin 150 milyar dolara ulaşmasını bekliyorlar. Müslümanlardan cukkalanan paralar askerî harcamalara ayrılıyor; hem de yılda 75 milyar dolarla Dünya üçüncüsü olarak..
Hac, dünya Müslümanlığının en büyük buluşmasıdır. Ve Hz. Peygamber zamanında İslamiyet mensuplarının derdi ve sıkıntılarının görüşüldüğü bir iklimdi. Dileyen tekrar be tekrar Veda Hutbesi’ne baksın. Şimdiyse helezonik bir karmaşa..
Kutsal Topraklar şimdilik olmasa da Hac Organizasyonu Saudia America’nın tasallutundan kurtarılmalıdır. “Dünya 5’ten büyüktür” sözüyle Birleşmiş Milletler’e üye 190 ülkenin veto hakkı sahibi 5 daimî ülkeden büyük olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanımızın 56 İslam ülkesi adına Suudîstan’a “Yeter artık! Hac işi İslam İşbirliği Teşkilatı’nın uhdesinde gerçekleştirilmelidir. Dinî bir umdenin bir ülkenin ya da bir ailenin tekeline bırakılması mümkün değildir” demesini bekliyoruz.
Bu adamlar Amerika’ya şirin gözükebilmek için dün PYD’ye 100 milyon dolar bağışlarlar, yarın İsrail’le birlikte İran’a ortak savaş açarlar. Vaşington’un deli mayını misali..
“Ah o Yemen’dir / Gülü çemendir”
İnsanlar ot yiyor / “Acep nedendir?”