Sevgili okurlarım! Partiler demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Partiler siyaset yaparlar, belli bir ideolojileri ve idealleri vardır.
İktidar olup bunları gerçekleştirmeyi ve ülkenin kalkınmasına (!) katkı sağlamayı amaçlarlar.
Biz demokrasiyi, iş birliğini ve farklı fikirlere sabretmeyi özümseyemediğimiz için aklımıza estiğinde partimizden ayrılır ve yeni bir parti kurarız.
Son yıllarda CHP’den ayrılan Öztürk Yılmaz Yenilik Partisi’ni, Muharrem İnce Memleket Partisi’ni kurdu.
Bu konuda en büyük yarayı R.T. Erdoğan’ın AKP’si aldı. AKP’nin beyin kadrolarında görev yapan Cumhurbaşkanı olmuş A. Gül, Başbakanlık yapan A. Davutoğlu ve ekonomiden sorumlu A. Babacan ayrıldılar. A. Davutoğlu Gelecek Partisi, A. Babacan DEVA Partisi’ni kurdular.
İdeal ve ülkülerinden uzaklaşan (İddia böyle) MHP’den ise M. Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan, Oktay Vural, Yusuf Halaçoğlu ve diğerleri ayrılmak zorunda kaldılar.
AKP’den ayrılıp parti kuranların kamuoyu araştırmalarına göre oy oranları yüzde 1,5- 3 arasında değişmekte.
CHP’den ayrılanların kurduğu partilerin alacağı oy oranları da yüzde 1-2 arasında değişmekte.
Bu iki sosyal oluşumun iyi araştırılması gerek. Çünkü bu, önemli bir sosyal ve siyasal olaydır.
Üstelik bunlara karşı önemli bir engelleme ve karalama da yapılmamışken.
MHP’den ülküleri uğruna ayrılanlarla, ihraç edilenlerin beraber kurdukları (Sinan Oğan hariç) İYİ Parti bu sosyal yapıyı alt üst etti.
Son aylarda, Sn. Ümit Özdağ ile İsmail Konçuk’un zamansız istifalarına rağmen İYİ Parti anketleri zorlamakta. (Sn. Özdağ’ı her zaman takdir etmişimdir. Ama bu hareketini şık bulmuyorum. Partinin içinde kalıp varsa yanlışlara engel olmalıydı ve İYİ Parti'nin 'Ağır abisi' olarak kalmalıydı. Hem tabanı, hem de sevgisi vardı. Zaman birlik olma zamanıdır.)
Başta Sn. Erdoğan ve AKP’nin kurmaylar bu işe şaşırmaktalar, akıl erdirememekteler.
İYİ Parti, kuruluş aşamasında da, seçimler aşamasında da onca engellemeler ve iftiralara rağmen bu gün yüzde 17’leri zorlamakta. O günleri bir hatırlayınız, kiralanmış salonları bile verdirmediler.
Oldukça zor koşullarda siyaset sahnesine çıkan bir parti için çok ama çok büyük bir başarıdır.
Fetöcü mü demediler, PKK’lı mı demediler, illet-zillet, çamur, çukur mu demediler? Sn. Akşener: "bırakın beni, ailemi benim köyümde Fetöcü bulamazsınız. Bunu ispatlayamayanlar alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir.” demesine karşın hale bu iddialarını ispatlayamayanlar o sıfatlarla dolaşmaktalar.
İYİ Parti neden yükselişte?
Siyaseti mümkün olduğu kadar kirletmemeye çalışıyorlar. İktidarın yanlış ve hatalarına akılla, bilimle ve belgelerle yanıt veriyorlar. Ankara’da oturup boş laf siyaseti yapmıyorlar. Halkın içindeler ve halkın dertleri ile ilgililer.
Tek adam değiller, ortak akılla ve ortak düşünceyle siyaset yapıyorlar.
Dağılmaya yüz tutmuş, ilke ve ideallerini kaybetmiş MHP’de ülkücülük ve milliyetçilik yapamayan ÜLKÜCÜLERİN adresi durumundalar.
En önemlisi de bu asil halkın ve çilekeş ülkücülerin gönlünde taht kurmalarıdır.
Ve Sn. Akşener başkanlığında İYİ Parti, Türkiye’nin içinden geçtiği kritik eşiği göremeyenlere rağmen iyi bir ivme yakaladı ve her geçen gün bir adım daha ileriye gitmeyi başarıyor.
Sanırım İYİ Parti farkını fark ediyorsunuz!.
Esen kalınız...