Bazı bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz gibi gerçekten paralel evrenler var mı?
NASA destekli bazı araştırmalarda, bizimkiyle aynı büyük patlamada yaratılmış ve paralel olarak var olan karmaşık ve başka bir evrenin varlığına dair ipuçları bulunmuş.
Araştırmacılara göre, “bahsi geçen bu paralel dünyada, her şey ters bir şekilde pozitif-negatif olarak, sol-sağ olarak işliyor ve zaman geriye doğru gidiyor.”
Film senaryolarını yazanların hayal gücüne inanırsak, paralel evrende bizler yine yaşıyoruz. Fakat hem bizim ve hem de çevremizde bulunan herkesin sosyal, psikolojik ve ekonomik statüleri çok farklı oluyor. Bu dünyada mutlu olanlar paralel evrende de mutlu olabildiği gibi tersi de olabiliyor.
Her yeni yıla geçişte insanlar tarafından belirlenmiş takvimin son günlerinde, yeni takvim yılına geçiş esnasında yepyeni umutlar beslemek bize iyi geliyor.
Sanki kurgu filmlerdeki gibi görünmez bir kapı açılıp paralel evrene geçeceğiz ve bu evrende daha mutlu olacakmışız gibi geliyor.
Ancak bu defa yeni yıla girerken, ülkemin ve milletimin tamamına yakınının yaşama sevincinin adeta kaybolduğunu görüyorum.
Toplum olarak yaşama sevincimizi yeniden kazanabilmemiz için, 2021 yılını sanki bir paralel evrene geçiyormuşuz umuduyla karşılamak istiyorum.
****
Bu paralel evrende yaşayacağımız hayatı tahmin etmeye çalışayım:
Burada insanlar arasında maske ve mesafe kuralları, yasaklar / kısıtlamalar yok. Sosyalleşmeye yardımcı olan bütün işyerleri açık. Sevdiğiniz insanlarla tokalaşma, kucaklaşma yaygın. Her yerde gülümseyen, şakalaşan, neşeli insanlar var.
Orada insanların hayat tarzına müdahale eden, tercihlerini eleştiren, kendisi gibi düşünmeyenleri “hain” ilan eden devlet yöneticileri yok.
Devleti yönetenler sıradan vatandaşlar gibi yaşıyor. Kamunun malını kendi mallarından bile çok dikkatli harcıyor. İsraf yapmıyorlar. Her kuruş harcamanın hesabını bütün açıklığı ile veriyor.
Orada vatandaşına yalan söyleyen devlet adamları istifa etmek zorunda kalıyor. Yalan söyleyen siyasetçiler halkın karşısına çıkamaz hale geliyor.
Bu konuda bağımsız ve tarafsız medya, gerçek gazeteciler halkın doğru bilgilenmesine ve isabetli kararlar vermesinde en etkili kurumlar.
Orada vatandaşlar iktidarın zulmünden, adaletsizliklerinden ve ahlaksızlıklarından kurtulmak için değil, iyi yerine daha iyisini seçmek için sandığa gidiyor.
Bu paralel evrende de bazı haksızlıklar ve anlaşmazlıklar oluyor. Fakat bağımsız ve tarafsız yargıya herkes güveniyor. Yargı özellikle zayıf olanın hakkını güçlü olana karşı korumak konusunda çok başarılı.
Orada insanlar eğitimli, birbirlerine saygılı, mutlu olmak için mutlu etmek gerektiğinin bilincinde.
Yılbaşında böyle bir paralel evrene geçebilir miyiz?
İmkânsız değil, çok zor bile değil. Zor ama her şey bize bağlı.
Her şeyden önce, böyle bir evren hayalimizi kaybetmemek ve kapıdan içeri ilk adımı atma cesaretini göstermemiz lazım.
*****************************
TEK ADAM GÜCÜ O’NUN VE ÜLKENİN ZAAFIDIR
Devlet adına her konuda ve devletin her kademesindeki yetkililer yerine konuşan ve karar veren tek yetkili kişi O.
Dışişleri, güvenlik, ekonomi, eğitim, kültür, sağlık vd aklınıza hangi alan gelirse gelsin önemli önemsiz her konuda konuşmakta.
İlk derece yetkililerden önce, herkes konuşurken ve son konuşan olarak, tartışılan her meselede çerçeveyi çizen kişi O. Tam hakimiyeti olan TV’lerde, gazetelerde tek kanaldan beslenen yandaş yorumcu, gazeteci ve sözde uzmanlar O’nun çizdiği çerçevede tartışır, daha doğrusu kamuoyu oluştururlar.
Bu hali bir beşer olarak çok eğlenceli buluyor olabilir. Ancak bazen de işi daha eğlenceli hale getirmek istediği için midir bilinmez, gündemin en sıcak konusunda bir süre konuşmaz. Medyanın yandaş görevlileri ve sosyal medya trollerini ters köşeye yatıran bir açıklama yapıverir.
Yandaş ve yalaka takımı bu durumlarda çok kıvrak manevra kabiliyetlerini gösterme yarışına girer. İçlerinden belki “Ağam bizimle eyleniir” cümlesi geçer. Fakat O’nun “hikmetinden sual olunmaz” olduğunun bilinciyle, ustalığına tecrübesine ve yeteneğine övgüler düzerler.
Böyle bir ülkenin başındaki zatın ülke içindeki gücü aynı zamanda O’nun en büyük zaafıdır.
Çünkü ülkedeki küçük büyük her türlü sorunun sebebi olarak O sorumlu tutulur.
Yurt dışı ilişkilerde ise kendisine baskı yapan diğer devlet yetkililerine karşı, sıkıştığı zamanlarda yeni bir alan ve zaman kazanamaz. "Ben bunu Meclis’ten geçiremem”, “yargımız bağımsızdır, ben yargı üzerine baskı yapamam”, “böyle bir karar alırsam medya beni çiğ çiğ yer” gibi mazeretler ileri süremez.
“Sizin ülkeniz içinde her şeye ve herkese karşı gücünüz yeter” diyerek baskılarını sürdürenlere karşı direnemez. (Mesela ABD veya Rusya devlet başkanları gibi) “Konuyu yetkili kurullarımızda görüşmemiz lazım” diye mazeret ileri süremez.
Çünkü o ülkede yetkili kurum yoktur. Kural yoktur. Sadece tek yetkili ve O’nun iradesi vardır.
Sıkıntılar yaratsa da böyle olduğunun bilinmesinden asla şikayetçi olmaz.