Yerel seçimin sarı kartı ve sürprizleri

Murat OSKAY

Mahalli idareler seçimlerinin neredeyse propaganda sürecine girildi. Siyasi partilerin belediye başkan adayları, belediye meclis üyesi adayları, il genel meclisi adayları ve muhtarlar her birisi kendisine göre hem projelerini anlatıyor, hem de seçmenle mahalle ve ev toplantıları ile bir araya geliyor.

Yerel seçimler seçmenin oy verme eğilimleri açısından genel seçimlerde ki oy verme sebeplerine göre çok büyük farklılıklar gösteriyor. Öyle ki bir belediye doğrudan şehrin yaşam alanlarını, oturduğunuz mahalleyi, siteyi, apartmanı, evi, hatta sokağınızı doğrudan alakadar etmektedir. Hatta yaşam alanınıza ve yaşam kalitenize dair bir çok ihtiyacın doğrudan temin edildiği alanlar yerel yönetimlerin görev alanını kapsamaktadır.

Bundan dolayı siyasi partilerden daha çok adaylar ve ortaya koydukları vizyon ve projeler toplumu çok daha yakından ilgilendirmektedir. Toplumda dezavantajlı durumda olan kesimler, mahalleler, sokaklar yaşanabilir alanlarının daha verimli hale getirilmesini talep ederken, daha kentlileşmiş semtler ise yaşanabilir, huzurlu, eğlence, kültür-sanat, tiyatro, alıveriş merkezleri, yeşil alanlar, yürüyüş yolları, bisiklet parkurları vb yığınla sayılabilecek proje ve beklentileri seçimde etkili olmaktadır.

Tüm bu ve buna benzer saiklerden dolayı yerel seçimler 12 Eylül sonrası genel seçimlerin ve oy verme eğilimlerinin değiştiği süreçler olmuştur. 1987 seçimlerinde mecliste tek basına hükümet kurma gücüne sahip olan ve iktidarda olan ANAP iktidarı, iktidarda olduğu halde 1989 seçimlerini Doğruyol Partisi ve SHP'ye kaptırmış ve Türkiye Geneli Bitlis, Hakkari ve Malatya olmak üzere sadece üç şehri alabilmiştir.

26 Mart 1989 günü yapılan seçimde  İl Genel Meclisi seçimleri baz alındığında % 28.71 oy alan SHP birinci parti olmuştur. SHP, başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 39 ilin belediye başkanlıklarını kazandı. Bunu 16 ille DYP, 5 ille Refah Partisi, 3'er ille (Bitlis, Elâzığ, Erzincan, Hakkari, Malatya, Yozgat) ANAP ile MÇP ve 1 ilde (Tunceli) bağımsız aday izledi.

Bu dönemde belediyeleri alan SHP-Doğruyol 1991 seçimlerinde ise Genel seçimin galibi olmuş ve ortak bir hükümet kurmuştur. SHP büyükşehirler dahil aldığı 39 il belediyede kötü bir belediyecilik sergilemiş ve 1994 seçimlerinde yüzde 19 oy alan Refah partisi üçüncü parti olmasına rağmen en fazla il belediyesi alarak 1995 genel seçimlerinin de 1. (birinci) partisi olmasının önü açılmıştır.

Görüldüğü üzere yerel seçimler Türkiye’de seçmen eğilimlerinin değiştiği dönemeçler olarak görülebilir. Tüm bunların dışında İYİ Parti ve İYİ Parti'yi oluşturan ortaya çıkaran etmenler de iyi incelenmelidir.

12 Eylül sonrası kurulan hiçbir parti İYİ Parti tarzında sıfırdan hiç vekilsiz kurulmamıştır. Kurulan tüm partiler bu günün İktidar partisi dahil köklü bir geleneğe sahip, mecliste grubu olan bir partinin içinden doğmuştur. AK Parti kurulduğunda Fazilet Partisi içinden 52 vekil ile yenilikçiler olarak kurulmuştur. Kurulan tüm partiler tepeden aşağıya doğru kurulmuş ve bu şekilde örgütlenmiştir.

İyi parti ise MHP içinde verilen zorlu, uzun bir demokrasi ve hukuk mücadelesi sonucunda tabandan tavana bir demokrasi ve hukuk talebi ile kurulmuştur. Bunu izleyen süreçte ise bir tarafta CHP, AKP ve eski merkez sağ gelenekten gelenler ve içinde bulunduğu siyasi atmosferin gayri memnun seçmeni, demokrasi ve hukuk beklentisi ile bu sürece dahil olmuştur. Genel seçimlere henüz daha  kurulalı yedi ay gibi kısa bir sürede katılmak için çok az bir üye sayısı ile YSK'nın prosedürlerini tamamlamak için alal acele kongrelerini tamamlamış ve seçimlere güç bela ancak yetişmiştir. Buna rağmen Muharrem İnce–Erdoğan arasında kamplaşma diliyle geçirilen seçim en büyük zararı İYİ Parti'ye vermiş, soldan gelen İyi parti seçmeni geri CHP ve İnce'ye yönelirken, sağ seçmen içinden İYİ Parti'yi tercih edecek seçmen ise İnce -Erdoğan kutuplaşmasında ve kamplaşmasında "sol" geliyor korkusu ve algısından dolayı tercihini Erdoğan’dan yana kullanmıştır.

İşin gerçeği sudur ki; Bir genel secim daha  yine kamplaşma ve kavga diline kurban edilmiş ve bundan en büyük zararı iyi parti görmüştür. Tüm bunlara rağmen henüz yedi aylık ve teşkilatlanmasını dahi tamamlamamış , meclis de grubu olmayan, hiçbir devlet yardımı almayan, tv basın ve medya kuruluşlarının tek taraflı iktidar tarafından hoyratça kullanıldığı, onlarca kanaldan Genel başkanına ve yöneticilerine her türlü iftira atılarak 7/24 saldırıldığı, insanların adeta üye olmaya bile korkutulduğu, her il teşkilatının kendi masraflarını imece usulü karşıladığı, genel merkezde Genel başkan yardımcılarının bırakın maaş almayı, sekreter ve danışmanların maaşlarını dahi kendi aralarında karşılandığı bir siyasi parti, bu kadar dezavantajlı durumda ve bu derece baskı ve yıldırma politikaları altında yüzde 10 oy almıştır. Bu çok büyük ve önemli bir tarihi başarıdır.

İşte tüm bunlara rağmen yerel dinamiklerin çok daha önemli olduğu Mahalli  seçimlerde, İYİ Parti gerçek oyunu önümüzdeki seçimde görecektir. Sahada ki çalışmalar ve İYİ Parti'nin aday profilinin halkın sevdiği , belediyecilikten anlayan, kendi bölgesinde başarılı ve  sevilen kişilerden seçildiği gözlemlenmektedir. Bunda en büyük etken partinin henüz yeni olması ve siyasi katmanların ve siyasi kastların oluşmamış olmasıdır. Bu durum  aday bulma ve başarılı gördüğü kişileri aday etmede önemli bir kolaylık sağlamaktadır. Parti henüz bir yıllıktır, CHP, MHP ve AKP'deki gibi bu şahıs yeni geldi? Nasıl aday edilir? Partiye daha ne kadar hizmeti var kavgası ve itirazı söz konusu değildir. Bundan dolayı İyi parti her şehirde başarılı gördüğü kişilere tabandan desteğini de alarak çok rahat her hangi bir tepki almadan rahatlıkla aday edebilmektedir. Yerel seçimlerin en büyük belirleyicisinin “doğru aday” olduğu düşünüldüğünde, yerel seçimlerde İyi partinin çok büyük bir sürpriz yapacağı açıkça gözlenmektedir.

Bu noktada Uşak adayı Muhammed Gür, Mersin Burhanettin Kocamaz, Balıkesir İsmail Ok, Afyon Mahmut Koçak çok isabetli adaylar olduğu ve bulundukları şehirlerde ön aldığını gözlemlenmektedir. Bunun yanında Denizli, Çankırı, Kırıkkale, Trabzon, Samsun, Ordu, Gümüşhane, Niğde, Erzurum, Isparta vb. son açıklanan illerde ise iddialı adaylarla başa güreştiği görülmektedir.

Sonuç olarak yerel seçimler iktidarın sarı kart gördüğü, İYİ Parti'nin ise sürpriz yapma ihtimalinin çok yüksek olduğu bir seçim süreci yaşanacağı anlaşılmaktadır. 1989 seçimlerine benzer bir seçimin 31 Mart akşamı yaşanması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Bu değerlendirmeler kapsamında yeni yılın ve yerel seçimlerin ülkemize ve milletimize huzur, bolluk ve adalet getirmesini canı gönülden temenni ediyorum.