Bu yazı askerliğini bedelli olarak yapmış ve yapacak olanları hedef almamaktadır. İktidar insanlara “verilmemesi gereken” bir tercih şansı sunmuş, parası olanlar veya kredi alanlar bu tercihi bedelli askerlik yapma yönünde kullanmıştır.
Askere gittiğim yıllarda böyle bir imkan sunulsaydı ben de kullanırdım!
Sözüm bir yandan “yerli ve milli”yi slogan olarak kullanan, Afrin, Münbiç, Kandil operasyonlarının altını çizerken askerliği yücelten ancak diğer yandan gençler arasında eşitsizlik ve adaletsizlik yaratan iktidara!
Ve bundan önce bedelli askerlik yasası çıkarmış tüm iktidarlara!
Yakın tarihe baktığınızda ülkemizin neredeyse durmaksızın askeri operasyonlar içinde olduğunu görürüz. Kurtuluş Savaşı ardından kısa bir durgunluk dönemi yaşanmış, ardından Kore, Kıbrıs, bölücü terörle mücadele ve Yunanistan’la neredeyse her gün yaşadığımız Ege sürtüşmesi bunun açık örnekleridir. Neredeyse tüm ailelerin evlatları ya sıcak çatışma yaşamış ya da askere gitmiştir. Askerlik bu yönüyle bir meslek olmanın yanı sıra her ailenin, sağlıklı her erkeğin içine işlemiştir. “Her Türk asker doğar” sloganı militarist bir yaklaşım gibi görünmekle birlikte ciddi bir doğruluk payına da sahiptir.
Peygamber ocağına, Mehmetçik’e hep ihtiyaç duyduk.
Mehmetçik tanımı nasıl halkın bağrından çıkıp yaygınlaşmış isabetli bir tanımsa, bedelli askerler için kullanılan “Mehmet Bey”, “Mehmet Efendi” tanımları da ne yazık ki isabetlidir.
“Bir toplumu ayakta tutan şeyleri sıralar mısınız?” diye sorulsa, sayacağım kavramların başında “adalet duygusu” olur. İktidarın tüm bireylere adaletli, eşit yaklaştığı toplumlarda devlete ve diğer insanlara güven gelişir. Ama iktidar insanların ayrışmasına neden olacak tercihler sunarsa bu güven sarsılır, adalet duygusu ortadan kalkar.
Ülkemizde gelir adaletsizliği ve fırsatlara erişmede eşitsizlik kesin ve karşı çıkılmaz bir gerçektir. Farklı bir eşitsizliği de neredeyse “kutsanan” vatani görevde yaratmak toplumdaki adalet duygusunu zedeler.
İktidarların bedelli askerlik çıkarmasının temel nedeni ekonomi yönetimindeki başarısızlıktır. Yönetimin ekonomi ayağında yapılan hataları telafi etmek ve bütçe açığını kapatmak için parası olana bedelli askerlik yapma tercihini sunması ekonomiye yarar getirse de toplumsal dokuda problemlere yol açar.
Anlatmak istediğimin daha iyi anlaşılması için yaşadıklarımdan örnekler vermek isterim.
Askerliğimi 1990’lı yılların sonunda NATO’da yaptım. Ülkemi iki uluslararası tatbikatta başarıyla temsil eden topçu komando bataryasında görev yaptım. Şan ve şeref dolu 550 gün geçirdim. Bu süreçte yoksul insanların çektiği sıkıntılara da şahit oldum. Çarşıya çıkmak için devletin ödediği sembolik maaşı bekleyen gençler gördüm. Anne babası para gönderemediği ve gelemediği için nöbette kendisini bacağından vuran genç gördüm. Niyeti ailesinin dikkatini çekmekti (ifadesinin alındığı sırada yanında olduğum için bizzat kendisinden dinledim). Çakmağı çabuk bitmesin diye sonuna kadar kısan, zor görünen minicik bir mavi alevde sigarasını yakan gençler gördüm. Çakmak doldurtmak için verilecek azımsadığımız ücret onlar için önemliydi.
Hepsi askerliklerini yaptılar, terhis oldular.
Eminim ki sizlerin de yaşadığı benzer olaylar, dinlediğiniz öyküler vardır.
İmkanı olanla olmayanı ayrıştırır ve olana “para karşılığı askerlik yapma” tercihini sunarsanız, maddi durumu olmayan, operasyonlarda gerekirse taş üstünde uyuyan, kışlalarda hizmet eden ve terhis gününü bekleyen askerleri incitebilir, morallerini bozabilirsiniz. Askerliğin temelinde vatan sevgisi ve motivasyon temel dinamiklerdir. Ancak “vatan” askerlere eşit davranmazsa motivasyon da zarar görür.
Bedelli askerlik kararından bu noktadan sonra dönülmez.
Ancak gelecekte yeni “bedelli” yasalarının çıkmamasını ummak istiyorum.
Çünkü bedeli parayı yatıran kişi değil, toplumun tamamı ödüyor!