Dün akşam üstü tanımaktan onur duyduğum kadim dostumuz Ankara Kulübü Başkanı Dr. Metin Özaslan beyin daveti üzerine anacığımı da alarak Ankara Konağı'ndaki "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" paneline katılmak üzere davete icabet ettik.
Toplumsal konularda her zaman duyarlılık gösteren ödüllü, başarılı Başkanımız Dr, Metin Özaslan beyefendi elbette bu günü anmaz, kadınları yine konunun erbabı kadınlarla aydınlatmaz mı?
Öyle de yaptı ve bana "İyi ki gitmişim" dedirtti.
Panele katılan kadınlar; Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı Avukat Aslı Koçak Arhan ve Uçan Süpürge Vakfı Başkanı Halime Güner hanımefendi idi.
Davetliler arasında Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici beyefendi de olunca kürsüye davet edilerek sürpriz konuşmacı oldular.
Kadın Bakan İmren Aykut hanımefendinin Dünya Emekçi Kadınlar Günü için gittiği yurt dışında yaşanan ilginç anektodu ve bakanlığı döneminde feminist yazar rahmetli Duygu Asena ile olan anısını anlattı.
Ki bu anısı gelen davetli kadınları sesli güldürdü ben ve annem dahil.
İmren hanım bu Dünya Emekçi Kadınlar Günü toplantısına katıldığında konferansı düzenleyen kişinin erkek olduğunu gören dünya kadınları elbette çığlığı basmışlar, "Bizi bir erkek mi bu konferansta yönetecek?" diye itiraz etmişler.
Haklı itirazları kabul görünce seçim yapılmış ve konferansın Başkanı da Sayın Bakan İmren Aykut hanımefendi olmuş.
Alınan kararlar bildirgesinde, mesela, örneğin, farz-ı misal dünyada ve Türkiye'de uygulandı mı bu bildirge?
İşte onu bilmiyorum.
Her neyse Sayın Bakanın diğer anlattığı anektod enteresan.
Devlet Bakanı iken kadından sorumlu bakan da olunca, kadını kadından daha iyi kim anlar mantığı ile feministliği yazarlığının da önüne geçen soyadı gibi Asena hanımefendi gazetede bir yazı döşenmiş, öyle böyle değil, veryansın ediyor.
Sayın Bakan tabii okuyunca duyarsız kalmamış, özel kalemi ile aratmış Duygu Asena'yı.
Geçen konuşma aynen şöyle; "Duygu hanım bir yazı yazmışsınız benimle ilgili"
"Evet yazdım, siz kim oluyorsunuz da Kadından Sorumlu Bakan oluyorsunuz? Ne anlarsınız siz kadınların sorunlarından?"
"Bir kadın Bakanınız yok muydu bizi temsil edecek?" (Bunda haklı tabii, kadının haklarını söke söke yine bir kadın alır ancak)
Erkek egemen toplumda kadını temsil eden yine bir erkek olunca veryansın etti demek ki.
Sayın Bakan bunun üzerine kadınlarla ilgili yaptığı önemli icraatları anlatınca, Duygu Asena yine patlatıyor soruyu tabii:
"Siz ne zamandır tanıyorsunuz ki kadınları?"
Sayın Bakan'dan bu soru üzerine ani bir refleks.
"Eee tabii 15 yaşımdan beri."
Kahkahayı bastık bizde bu doğal konuşmanın ardından; Anlatımları arasından çekip çıkardığım, kendisinin de izniyle yazdım tabii bu anektodu.
Uçan Süpürge Vakfı Başkanı Halime Güner hanımefendi konuya vakıf bir şekilde yumuşak ifadesiyle Türkiye'deki emekçi kadınlar günü kutlamalarının erkeklerin baskıcı, yaptırımcı uygulamaları ile "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olmaktan çıkıp, "Dünya Emekçi Kadınları Yıldırma ve Dövme Günü" olarak gazetelerin puntolarına geçtiğini, belgeleri ve slayt gösterileri ile sundu.
Kadınlara kocaları tarafından uygulanan, kadın şiddetine hayır pankartları, erkeklerin barikatına, sis bombalarına, gözyaşartıcı bombalara karşı koyan, onların şikâyetlerini dile getiren bu yürüyüşlerinin, hak aramalarının bile önüne geçtiğini üzülerek gördüm sinevizyondan.
Kadına şiddeti protesto eden kadınların, polisler tarafından şiddette maruz kaldıklarını izlemek içimi acıttı bir kadın olarak.
Halime hanımın eşit işe eşit ücret sloganından, aslında kadın ve erkeğin eşit yaratıldıkları, mücadelenin de eşitlik ilkesi kavramı üzerine olduğu sonucu çıktı.
Ancak erkek yapısal, orantısız gücü ile kadını bastırdığı, hatta öldürerek susturduğu bilgisini de Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı Avukat Aslı Koçak Arhan hanımefendi den dinledik, tüm çarpıcı detayları ile.
Kadın cinayetleri davalarına müdahil olarak katılma, mücadelelerinin tüm engellemelere rağmen kabul gördüğü, kadın avukatların davaları takip ederek karşı duruş gösterdiği bu merkezde 7/24 açık telefonlardan kadınların eşleri tarafından şiddete ya da her hangi bir nedenle şiddete uğradıklarında iletişim kurabilecekleri yardim alabilecekleri bir merkezin olması, gerçekten başı sıkıştığında her kadının müracaat etmesi gereken bir merkez. Teli 444 43 01
Yürekten kutluyorum kendilerini kadın hakları adına siper eden ve maddi bir karşılık beklemeksizin bu fedakarlığı yapan emekçi, güçlü kadınları.
Onlar erkek egemen toplumda barikatları yıkan kadınlar benim gözümde.
Peki Dünya da kutlanan 8 Mart "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" neden çeşitli vesilelerle sekteye uğratılıp, önüne kutlayamazsınız denilerek erkekler tarafından barikatlar kurulur?
Hiç düşündünüz mü kadın arkadaşlarım?
Adı üstünde "Dünya Emekçi Kadınlar Günü"
Yani eşit işe eşit ücret.
Yani eşitlik arayışı ve kavramı.
İşte tam da bu nedenle 8 Mart 1857'de ABD/Newyork'da kapitalist sistem, eşit işe eşit ücret, daha iyi çalışma koşulları, erkeklerle aynı eşit ücreti almak talepleri ile tekstil fabrikasında başlattıkları grev facia ile sonuçlanıyor.
Hak arayan kadınlara polislerin saldırması sonucunda fabrikaya kaçışan kadınların üstlerinden fabrikaya kilitlenmesi sonucu, nasıl çıktığı belli olmayan? Yangında 129 emekçi kadının can verdiği gerçeğini unutmamak gerekir
Nedeni polisin önlerine kurduğu barikatları yıkamamaları, sıkışıp kalmaları idi.
Hak arayışlarının altında bir barikat ve susturma çabaları var, görüyorsunuz.
Kadın olsun erkek olsun farketmiyor aslında.
Önlerinde hep bir baskı rejimi, hep bir barikat var.
Bu günü yani Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü dünyada kutlatmamak nedenleri alenen belli bu kapitalist sistemde.
"Emekçi kadınlar"
"Eşitlik ilkesi"
"Daha iyi çalışma koşulları"
"Eşit işe eşit ücret" = Sosyal Devlet
Patronlar, sistemi ele geçirmiş her yerde.
"Bize çalışın, bizim için çalışın emekçi köleler" diyorlar işin özü.
Çeşitli bahanelerle kutlatmama çabaları, göz yaşartıcı bomba, kadınların önüne barikat kurmaları, egemenlerin aslında erkekler olduğunu baskı ve sindirme ile kabul edelim diyedir.
"Patronlar Devletleri" izin vermiyor bu söyleme.
Onun için 129 kadın katledildi, önlerine barikat kurularak.
Barikatları yıkın kadınlar.
Yıkın.
Barikatları yıkalım.
8 Mart "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" neden kutlanıyor? Anlamını unutmadan.
Kadını sosyal alanlardan çekme çabasındaki mürteci aklın da barikatlarını yıkalım.
Yoksa kalan haklarımızda geriye gidecek.
"Biz anayız"
"Cesuruz"
"Güçlüyüz"
Birlikte hareket edersek başarırız.
Kadın örgütleri dağılmayın.
Ayrışmayın...
Önce kadın olarak Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere verdiği hakları geri almak, birey olarak haklarımızı müdaafa etmek için çabamız olsun irticacı beyinlere.
Siyasî, sosyal ayrışmaları bırakarak birlikte hareket etmek, sicil toplum örgütlerinin sinmemesi, susmaması ile olur.
Emeğin yanında yer alarak, direnmek gerek.
"Barikatları yıkın".
Ama önce kendi beynimizde, bir şekilde sindirilerek, susturularak kurduğumuz korku barikatlarını yıkmamız şart.
Bunu yapabiliriz.
Bu bağlamda her birinizi yüreklerinizden öpüyorum ülkemin cesur kadınları.
Ülkemi yeniden var edecek emekçi kadınlar.
Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun..
Bize barikatlar ne ki!