Bütün yobazlar tek millettir.
Önsöz: Hayatta en az fark edilen cesaret düşünme cesaretidir...
Önce sağlık ya da her işin başı sağlık derler, doğru söylerler. Cihan Sultanı'na bile "olmaya devlet cihanda" dedirten şey sağlıktır... İnsan-toplum hayatını düzenleyen meslekler arasından bir öncelik sırasında en başa konması gerekenler de sağlıkçılardır ve mesleğini kötüye kullananlar dışında da bütün zamanlarda ve mekanlarda saygı değer insanlar olmuşlardır ve bunu hak etmişlerdir.
Kayıtlı tarihin ne kadar gerisine gidilirse gidilsin, toplumsal hayatta izleri görülür. içinde bulunduğumuz zamanlarda sağlık hizmetlerinin geldiği noktada geçmişteki bu mesleğe gönül vermiş insanların zorluklar içinde azimli ve fedakar çabaları vardır. Adı bilinenler zaten gerekli saygıyı sonraki "insanlardan" zaten görüyor, ancak zamanın kuytu köşelerinde kalmış nice insanlar da vardır. Bunlardan biri de Dr. Hans Scherman'dır.
Kan, hayatın özüdür... Sağlık açısından önemini tartışmak anlamsız olur ama "kimlik" yönünün tarihi ve kültürel açıdan derin izleri olan yanı vardır. Bugün kan kaybına zamanında müdahale veya ihtiyaç halinde "kan nakli" hayat kurtarmaktadır. Bu tıp tarihinde daha yeni bir gelişmedir. 1935 Yılında, Alman Dr. Hans Scherman'ın bir hastasının acil kana ihtiyacı olur. Ancak, 1932'de Leningrad'da kurulan kan bankası dışında kan bankası olmadığı için, o anda hazır ve uygun kan bulunamaz ve hemen bulunmazsa hasta ölecektir. Dr. Scherman, uyumlu olan kendi kanını verir ve hasta kurtulur. Bu takdire şayan bir harekettir ve övgüyü hak etmiştir...
Ancak kazın ayağı öyle değildir, Dr. Scherman Yahudi olduğu için ve "Alman ırkının kanını kirlettiği için" toplama kampına gönderilir. Hikayenin devamını tahmin etmiş olmalısınız... Bu vahşi, bu yobaz davranış Alman aklının insanlığa hediye ettiği "bilim ve teknolojik iyilikleri" örtmez ama "bir kenarında" kara bir gölge gibi hep kalacaktır. Bu "Alman işi"ne bakıp da başka ülkelerde benzer kötü örnekler yok sanmayın, Dr. Scherman'ın hikayeleri Amerika'dan Çin'e her yerde... Aynı yobazlık bizde Darülfunun hocasını "akademik" lince uğrattığı gibi, küresel ve yerel feodalite ve marabaları, makus talihimizi yenecek olan Köy Enstitüleri ve oradan yetişecek çınarları daha filiz halindeyken linç etmiştir.
Sonsöz: "İnsanlar fazla tarih fazla coğrafya öğrenirlerse üzüntüye düşerler..."