“Karga karga gaaak demiiş,
Çık şu dala baaak demiş...
Çıktım baktım o dala,
Bu karga ne budala...”
Çocukluğumun tekerlemesi. Beni söylerken güldüren, keyif veren tekerleme...
Ama artık bu tekerlemeye inanmıyorum. Geçtiğimiz günlerde öyle bir olay yaşadım ki kargaların artık budala olduğunu hiç sanmıyorum...
Yazlığımın bahçesinde bir badem ağacı var. Diş bademi diyorlar. Özelliği kabuğunun dişle bile kırılacak kadar yumuşak olması. Ama elbet dişle kırmıyorum ben yerken... Neyse.. son yıllarda bir çift karga dadandı ağacıma... teker teker bu bademleri yuvasına veya sakladığı yere taşıyor. Bana bırakmıyor. Sezon açılıp da yazlığıma geldiğimde hep avucumu yalıyorum. Bom boş bademsiz ağacıma bakakalıyorum. Bu yıl yavruları da olmuş. Onları da getiriyor ağaca. Hatta badem ağacında onlara uçmayı öğretiyor, bir takım dersler veriyor...
Köpeğim efe çok gıcık bu kargaya. Sesini duydumu tepesi atıyor... gözü dalda, sinirli sinirli havlıyor. Geçen yıl o havlayınca ürküp kaçıyordu. Bu yıl iyice bir arsızlaşmış bizim karga. Efe havladıkça hiç oralı olmuyor, kaçmıyor...
Bir gün bahçeden gelen bir kuş cıvıltısı duydum. Konuşma seslerini taklit eden kuşların sesine benziyordu. Birinin muhabbet kuşu kaçmış da bizim dala konmuş sanarak bahçeye koşmaya yeltendim ki birden bu kez daldan gelen kedi sesi ile irkildim. Eyvah! Kedi kuşu kapacak diye heyecanlandım. Hem de köpeğim efe duymasa bari diye hayıflandım. Çünkü efe aynı zamanda kediye de gıcık. En büyük düşmanı. Bu karşılaşmalardaki kovalamaca sırasında yaşanılan manzarayı anımsamak bile istemiyorum... Kedi yakalanırsa sonucuna çok üzülüyorum... Kötü... feci... iç acıtıcı... Bir kaç kez yaşadım çünkü. Hatta bir kez kediyi kurtarmak isterken kedi beni ayağımdan ısırmıştı da günlerce kuduz aşısına gitmiştim...
O korku ile hemen bahçeye fırladım ki kediyi efeden önce görüp kovalayayım... Oraya baktım yok!.. Buraya baktım yok!.. köşeye baktım... yok, yok!.. Allah Allah.. nereden geliyor bu ses derken “Miiiiüüyaaav... miiiüyaaav...” Kafamı bir kaldırdım ve şaştım kaldım. Bizim karga miyavlıyordu. Alay eder gibi, kafa tutar gibi bağırdı “Miiiiüüyaaav... miiiüyaaav...” Bu arada Efe duymuş kediyi, bulmak amacıyla heyecanla havayı koklayarak geldi. Bir o yana, bir bu yana koştu. Yok!.. Bahçede kedi yok!.. Bizimki daldan seslendi “Miiiiüüyaaav... miiiüyaaav...” ve devam etti. “Maaaaauuuuv kıııııhhh mayyyaavvvvv” Vay şerefsiz karga benim efe ile resmen kafasını buluyor. Miyavlaması yetmiyor gibi bir de kavga eden kedilerin de sesini ezberlemiş. Onları taklit ederek dalda kavga eden üç beş kedi varmış gibi efeyi delirtiyor...
Efenin daha fazla kandırılmasına, alay edilmesine gönlüm razı olmadı. Hemen yerden aldığım taşı ağaca doğru atıp kargayı kovaladım...
Artık kimse aptal karga demesin bence. Yemin ederim belki de pek çok insandan bile daha akıllı... Yalnızca “sahtekar, düzenbaz karga” denirse kabul edebilirim. Koca bir ağaç bademimi tek tek taşıyıp bitirdiği yetmiyormuş gibi bir de köpeğimle göz göre göre alay etti, kafa buldu...
Kurnaz tilki ile aptal karganın anlatıldığı La Fonten'den öykü geldi aklıma... Orada da gene karganın ne kadar aptal olduğu, kurnaz tilkinin sesinin güzelliği ile ilgili yaptıkları iltifata kanarak ötmeye başlayınca ağzındaki peyniri düşürerek tilkiye kaptırdığı anlatılırdı. Buradan bize gerçek olmayan özelliklerimizle ilgili olarak abartılı yapılan iltifatlara kanmamamız öğretilirdi...
Oysaaa gerçek hiç de öyle değilmiş!..
Bir kere kargalar dünyanın en akıllı hayvanlarındanmış. Hadi benim bademin kabuğu biraz yumuşakça, onu gagası ile deliyor. E peki cevizi nasıl kırıyor derdim; Onu da epeyce yukarılardan yere bırakıyor. O düşme hızı ile ceviz kırılıyor. O da afiyetle bir güzel yiyor...
Aynı zamanda iyi bir de anne... Günümüzde bazı anne haberleri duyuyorum ki kanım donuyor. Küçücük bebeğini evde bırakıp tatile giden mi ararsınız? Sevgilisi ile bir olup boğan mı?.. İşte o zaman bizim kargayı öpesim geliyor. Öyle bir sahipleniyor ki yavrularını... yuvasına yaklaşan ne olursa olsun savaş uçağı gibi hemen üzerine dalış yapıyor. Saldırıyor, gagalıyor...
Dedim ya artık kargaların budala olduğuna inanmıyorum. Hatta tam aksi kimi insanlardan daha akıllı ve iyi bir anne olduğunu biliyorum...
Hülya Sezgin/hulyasezgin@hotmail.com