Yirminci yüzyılın ortalarında Avrupalı zenginler arasında Afrika’da safari yapma alışkanlığı başlamıştı.
Bu amaçla bir İngiliz ailesi de Kenya’ya safari yapmaya gider. Ancak bir yaşına gelmemiş olan çocukları kaybolur. Bütün aramalara rağmen tropikal ormanlarda çocuğu bulmak zordur. Herkesle birlikte bir süre sonra aile de ümidini keser.
Seneler sonra o çocuk takriben 17 yaşlarında iken bulunur. Bir maymun ailesi ona sahip çıkmıştır. Ormanda kaybolan çocuk maymunlarla aynı dili konuşmaktadır.
***
İnsanın birey olabilmesi için bir toplumun içinde yaşaması gerekir. İnsanların oluşturduğu herhangi bir toplumun içinde bulunmayan biri biyolojik olarak insan olmakla birlikte sosyolojik ve ahlaki olarak insan değildir.
Birey toplumun üyesi olmakla birlikte bireyselleşme sürecinde toplumun kültürünü kazanırken toplumu bir kalıp halinde benimsemez. Toplumun içinde ailesinden başlayarak yukarıya kadar kendisine örnekler alarak kişiliğini belirlemeye başlar. Her bir birey faklı çevrelerde yaşadığından dolayı farklı örnekleri karşısında bulur ve nihayetinde parmak izi gibi birbirinden faklı kişilikler ama o toplumun bireyi olan insanlar ortaya çıkar.
İnsanın mutlu olabilmesi de sağlıklı bir toplumun üyesi olmaktan geçer. O zaman insan artık birey yani fert olmuştur. Birey için içinde yaşadığı toplum ve o toplumda olup bitenler aslında o bireyin bir parçasında olup bitenlerdir.
Birey üyesi olduğu toplumun yöneticilerinin kendi varlığını önemsemesini ve huzur içinde yaşama imkanı sağlanmasını arzu eder. Her gün kavga edilen, devamlı sorunların var edildiği, kendi hayatına fütursuzca karışılan bir birey bir süre sonra idarecilerin bu özelliklerinden sıkılır. İnsan olmanın gereği olarak tepkisini ortaya koyar.
Ülkemizde son yıllarda yaşananların sosyal-psikoloji açısından mümkün olabilecek en yalın şekilde ancak böyle anlatılabileceğini düşünüyoruz.
***
Bazı liderler toplumu kutuplaştırıp ortaya çıkan cepheleşmenin bir sonucu olarak insanların kendisini ait hissettiği yere oy vermesini sağlayabilir. Bu durum siyasi olarak gerilimi sağlayan ve yaşatan tarafa zaferde getirebilir.
Taraflarından biri gerginlikten fayda sağlamış olsa bile bu durum daha sonraki nesillere ve toplumun geleceğine bir kötülük olarak yazılacaktır.
Yüksek gerilim hattı enerji naklinde kullanılabilir, ancak bu gerilim hattı haddinden ve taşıyabileceğinden fazla enerji ile yüklenirse olağanüstü bir patlamaya da neden olabilir. Toplumsal gerilimi de buna benzetebiliriz. Toplumda sürekli gerilim yaşanır ve yaşatılırsa istenmeyen olayların belirme ihtimali de her geçen gün artacaktır. Toplumsal patlamalar işte bu şekilde ortaya çıkar.
İnsanlar komşusu, akrabası ve arkadaşları ile gerilimli bir hayatı uzun süre taşıyamazlar. Bu gerilim ya bir çatışmaya gider ya da toplumun gerilimi oluşturan unsuru vücudunun dışına atmasına sebebiyet verir.
Bize göre sağduyulu bir devlet adamına yakışan kendi faydasına olsa bile toplumu germekten vazgeçmesidir. Toplumun bütün kesimleri ile mesafesini koruması onun gelecekte hayırla anılmasını sağlar. Bu uzlaşı ortamının bir an evvel sağlanması gerektiğini düşünmekle birlikte ortaya çıkan manzaranın arzu ettiğimiz şekilde olmadığını da görüyoruz.
Güç ve kudret iktidar sahiplerinin ve taraftarlarının gözlerini köreltebilir ancak zeminin altlarından kaydığından haberleri bile olmaz.
Türk toplumu sağduyusu gereği gerilim unsurunu devre dışı bırakmak için düğmeye basmıştır. Eğer yüksek gerilim hattına verilen fazla enerji ortadan kaldırılırsa sorunda ortadan kalkacaktır. Biz bu icraatın daha sağlıklı olarak seçim ile gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Çünkü aksi durumda yüksek gerilim hattı patlayacak ve bütün toplum çıkacak yangından etkilenecektir.
İlk yapılacak seçimde milletin kendisine siyaset adamı değil devlet adamı arayarak yüksek gerilim hattının patlamasını engelleme yönünde irade ortaya koyacağını düşünüyoruz.
***
İşte bu sebeple "Yurtta sulh, dünya da sulh" diyoruz. Anlamak istemeyenlere duyurulur.