Seçimden bir hafta önce yazdığım yazımın başlığı “SEÇİMİN KADERİ EMEKLİLERİN ELİNDE” ve son cümlesi "Yumuşak huylu atın çiftesi pek olur" idi.
Sessiz, sakin, mülayim ve uysal olan kesimlerin sinirlendiklerinde kendilerinden beklenmeyen şiddetli tepkiler verebileceklerini bu atasözümüzle hatırlatmıştım.
Dar ve sabit gelirli kesimlerin gelirleri hemen tamamı açlık ve yoksulluk sınırının altına düşmüştü. Bunların içinde en kötü durumda olan emeklilerdi ve 16 milyon emeklimiz vardı.
Bunların çoğu Mayıs 2023’te AKP+ MHP’ye oy vermişti. Şimdi tavırları neden değişti?
Bu soru önemli. Çünkü AKP en düşük oy oranını gençlerden, en yüksek oy oranını da emeklilik yaşındaki seçmenlerden alıyordu. Bu seçimde muhtemelen en düşük oy aldığı yaş grubu emeklilerin yaş grubudur.
Çünkü Mayıs 2023’te “beka sorunu” olduğuna ve fakat yakın gelecekte ekonomik sıkıntılardan “Reis” sayesinde çıkacağına inandırılan bu kesim “aldatıldığını” gördü. Son seçimden bu yana geçen 10 ayda hayat pahalılığı dar gelirlileri/ emeklileri silindir gibi ezdi. İktidar (Hazine tamtakır olduğu için) iyileştirici hiçbir önlem almadı/ alamadı. Büyük çoğunluğu açlık sınırının ve asgari ücretin altında ücret alan bu kesim sokağa çıkamaz oldu, adeta hayattan tecrit edildi.
Artık bardak dolmuştu, iktidara verilen kredi tükendiği gibi öfke ve “ders verme” duygusu yerleşti.
Demiştim ki, “Emekliler genellikle çalışma dönemlerinde iyi günler görmüş, yoksulluğu tatmamış insanlar. Bu yüzden emekliler ömür boyu yoksulluk içinde yaşayan, sosyal yardımlarla bağımlı hale getirilen kitlelere benzemezler.”
Elbette bu duyguya sahip olanlar sadece emekliler değildi. En yüksek ilk gelir grubundaki yüzde 20’lik bir kesim haricindeki herkeste az veya çok bu duygu oluşmuştu. Ancak en güçlü tepki emeklilerde idi. Ve her 4 seçmenden biri emekli idi.
* * *
Daha önceki seçimlerde AKP’ye ders vermek isteyen seçmenlerinin çoğu MHP’ye kaymaktaydı.
Demiştim ki; “hayat pahalılığının ezdiği kitleler AKP’den parça parça kopuyorlar. Bu kitleler sadece gönül bağı kopmakla kalmıyor, iktidara “ders vermek için” AKP’ye de MHP’ye de oy vermemek kararındalar.”
Öyle de oldu.
Ve… Yumuşak atın çiftesi pek oldu.
Bu defa AKP ve MHP’ye birlikte “ders verme” duygusu bu partilerden ilk defa Yeniden Refah Partisi (YRP) ve CHP’ye oy kaymasına sebep oldu. AKP’nin erimesinin en çok YRP’ye yarayacağı görüldü.
* * *
CHP KİMLERDEN OY ALDI?
Sadece iktidar seçmeni değil, muhalefetteki İYİ Parti ve DEM seçmenlerinin yaklaşık üçte ikisi iktidara alternatif olabilecek büyük parti olan CHP’ye oy verdi.
DEM Parti seçmenini gizli bir anlaşma mı, yoksa iktidara ders verme duygusu mu CHP’ye yöneltti? Bunu bilmiyorum.
Ancak İYİ Parti yönetiminin, kendi seçmeninin kazanacak muhalif adaya yönelebileceği gerçeğini görememiş olması ilginçti. Özellikle Ankara’da Mansur Yavaş ve İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun İYİ Parti tabanına sempatik geldiği bilinirken.
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu örnekleri olmasaydı CHP eskiden sağın kalesi olan birçok ilde kazanamazdı.
Bazılarının beklediği gibi İYİ Parti’nin küskün seçmenleri de Zafer Partisi’ne değil, muhalefetin en büyük partisi olan CHP’ye oy verdi.
Bu sayede yüzde 25’lik bir oy oranına hapsolmuş olan bir ana muhalefet partisi ilk defa yüzde 37,7 civarında bir oy alabildi. Bu CHP’nin “yüzde 25” olarak zihnine kazınmış cam tavan sendromundan kurtulmasına sebep olacak.
* * *
CHP BİRİNCİ PARTİ
CHP şimdiye kadar sadece 1973 yılında Bülent Ecevit Başkanlığında birinci parti olmuştu. CHP 51 yıl sonra ikinci defa birinci parti oldu. Hem de resmi seçim ittifakı yapmadan.
CHP’nin, “Türkiye İttifakı” diyerek, zıt kutuptaki İYİ Parti ve DEM tabanlarından yaklaşık 10 puan tutan oy alabilmesiönemli bir başarı sayılmalı. Ama bu başarının temelinde AKP’nin yarattığı “derin yoksullaşmanın” yattığı unutulmamalı.
Bu siyasi dengelerin tamamen değiştiği anlamına gelir mi?
Elbette yapılan bir yerel seçimdir ve merkezi idare hala AKP’nin elinde. Ama AKP’nin bütün badirelerden çıkmasını sağlayan tek gücü, halktaki karşılığı en yüksek olan parti olması idi. AKP bu gücünü büyük ölçüde kaybetti.
CHP’nin aldığı bu oy kalıcı olur mu?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel doğru bir değerlendirme yaparak "bu bize seçmenin açtığı bir kredidir" dedi. Bu oyların kalıcı olması CHP’nin kazandığı belediyelerde kendisine destek veren/ vermeyen her kesime başarılı hizmetler vermesiyle mümkün olacak.
* * *
BİZİ NELER BEKLİYOR?
Yerel seçim sonuçları sarsıcı. AKP iktidarı artık rahat olamayacak.
İktidar ekonomik dengelerin yeniden tesisi için daha da acı ilaçlar içirmeye devam edecek. Belki de IMF ile anlaşma yapacak.
Önümüzdeki üç yıl içinde, dış kaynak gelmesi için, halkı ezen çok sıkı tedbirler alacak. “Derin yoksulluğa” alıştırılan kitlelere seçimden önceki bir senede bir şeyler verir hale gelmek isteyecek. “Toplumun hafızası iki ayı geçmez.” Bu yüzden son dönemde halkı kısmen rahatlatıcı bir şeyler vermek ve 2028 seçimini kazanmak üzerine bir plan kuracaktır.
Dış destek alabilmek için Batı ile siyasi ilişkileri geliştirmeye çalışacaktır.
Batı ile yakınlaşırken Rusya ile ilişkilere zarar vermemeye özen gösterecek. Fakat "aynı yatakta iki ayı ile yatmak" kolay olmayacak.
Ülke ekonomik açıdan bu kadar güçsüz, iktidar siyasi açıdan bu kadar moralsizken dış tesirlere daha açık ve baskılara karşı dirençsiz bir Türkiye görme ihtimalimiz yüksek.
Bugüne kadar R.T. Erdoğan’a randevu vermeyen ABD Başkanı Biden’ın görev süresinin bitmesine 5 ay kala Erdoğan’ı davet etmesi tesadüf olamaz. ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu’daki planları için Türkiye’yi baskı altına alacağını sanıyorum. İktidar PKK ile yeniden "çözüm süreci" benzeri yollara mecbur kalırsa şaşmamak gerekir.
AKP en acı ilaçları içirip, ekonominin dengelerini kurmaya başlayabilirse, işte o zaman, CHP bir erken seçime zorlayacaktır diye düşünüyorum.