Yeni bir kuşakla karşı karşıyayız. Kız doğacaksa odasını pembe, erkek doğacaksa mavi döşediğimiz çocuklar büyüdüler, müthiş örgütlenip önce Trump’u trolleyyip koca salonda çarnaçar bıraktılar, onunla da yetinmeyip “oy moy yok” diyerek Sayın Erdoğan’a tepki gösterdiler. Bu kuşağın tavrı yerel değil, küresel. Farklı bir dönemde, farklı şartlarda, farklı uyaranlarla (internet, binlerce tv kanalı, sosyal medya vs.) büyüdüler.
Kim bu “mikroplar” ve nereden çıktılar?
Bu arkadaşlar partiler ve aidiyetler üstü. 2000 ve sonrasında doğanlar. Bizden çok farkları var. Bizlere “efendi, beyefendi, hanımefendi” olmak meziyet olarak öğretilirken sistem onlara “böyle olmamayı, önüne gelene itiraz etmeyi” öğretti.
“Oy moy yok” mesajı çoğunluğu şaşırttı ancak perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Gezici Araştırma Şirketi’nin yaptığı bir çalışma bu kuşağın yönelimleri hakkında fikir sahibi olmamızı sağladı. Kısaca bakacak olursak;
• Haklar konusunda eşitlik temelli bir anlayışa sahip. Z kuşağının yüzde 45 gibi oldukça önemli bir oranı herkesin eşit ve benzer haklara sahip olduğu görüşünü savunuyor.
• Bu çerçevede bu kuşak için ırk, cinsiyet, din, dil, mezhep gibi unsurlar düşük bir öneme sahip.
• Örneğin ‘Farklı bir din veya mezhebe ait biriyle evlenebilirim’ diyenlerin oranı bundan önceki nesilde yüzde 32.8 iken, Z kuşağı içinde yer alanlarda bu oran yüzde 82.2.
• Bu değerler, Z kuşağı için din ya da mezhep farkının önceki kuşaklara göre büyük ölçüde önemsiz kaldığını gösteriyor.
• Bu kuşağın yüzde 15.7’si namaz kılma, oruç tutma gibi dini inançlarının gerekliliklerini yerine getiriyor.
Z kuşağı dışındakilerin ise yüzde 62’si oruç tuttuğunu ifade eden Gezici, yüzde 32’sinin ise düzenli ibadet ettiğini belirterek şu verileri paylaştı:
• Yüzde 55.8’si ise bu gereklilikleri yerine getirmiyor, yüzde 28.5’i de inançsız.
• Z kuşağının yüzde 76.4’ü adalet, demokrasi, ifade ve düşünce özgürlüğü, liyakat, israf, sanat gibi kavramları önemli buluyor.
• AB’yi destekleyenlerin oranı Z kuşağında yüzde 78.6 iken diğer X ve Y kuşaklarında bu oran yüzde 35.6.
Verileri dikkatle incelediğimizde yola “dindar ve kindar nesil” yaratmak için çıkan iktidarın bu amacına ulaşamadığını görüyoruz. Açılan onca İmam Hatip de fayda etmemiş.
Bu kuşağı tanımak için biraz derinlere inelim.
Bizim gibi eski kuşakların (50 yaşındayım) okuyanları Sokrates, Aristo, Platon, en yenilikçilerimiz Sartre, Foucault falan okurken bunların okuyanları Slavoj Zizek, Derrida, Deleuze okuyorlar. İmam hatiplere gidenler okulda anlatılanla siyasal İslamcı olduğu iddia edilen iktidarın pratikte yapılanların uyuşmadığını gördüler. Bir kısmı deist oldu.
Bizim nesiller “kabullenmeye” açık nesillerdi. Çocukken ne söylense kabullenip boynumuzu bükerdik. Bunlar öyle değil. Sorguluyorlar. Aile içindeki hiyerarşiyi de, her alandaki hiyerarşiyi de.
Kendilerine “parmak sallanmasından” hazzetmiyorlar. Dayatmalara karşı son derece tepkililer. Parmak sallayan babaları olsa da kabul etmiyorlar, dolayısıyla devlet yöneticilerini hiç kabul etmiyorlar.
Bu çocukların şahit oldukları ilk toplumsal hareket Gezi Direnişi idi. Yaşıtlarından Berkin’in kafasına gaz bombası atılarak katledilmesine şahit oldular.
Hangi ideolojiye bağlıysak o ideolojinin çöküşüne tanıklık ettik. Marx, Engels ve Lenin okuyanlar Sovyetlerin çöküşünü izledi. Onunla kalmadı, Rusya ve Çin’in nasıl kapitalist olduklarını gördük. Atsız ve Gökalp takipçileri “milliyetçilikleri ayaklarımızın altına aldık” diyen iktidarlarla tanıştı. Ama Z kuşağının bir yenilgi öyküsü yok. Onlar defteri en baştan yazmayı planlıyorlar.
Bizim kuşağın çocukken sahip olduğu teknoloji araçları tek kanallı televizyon ve hesap makinasıydı. Bu çocuklar internetin ortasına doğdular. Onlara ne söylerseniz söyleyin telefonu açar bakar, söylediklerinizi gözden geçirirler.
Bir de ontolojik farkımız var. Bizim kuşakların düşünenleri “varlık nedenimizi” sorgulayıp düşünürken bu kuşağın düşünenleri “modernizm içinde yerimiz neresidir?” diye soruyorlar.
Bu kuşak hiçbir ideoloji ya da siyasi parti için çantada keklik değil. Akp’ye “oy moy yok” demeleri, “oyları X partisine akıtacağız” anlamına gelmiyor. Tavırlarını ve söylemlerini beğenmedikleri muhalif partilere de “oy moy yok” diyeceklerine emin olun. Hiçbirini beğenmezlerse ya sandığa gitmezler, ya gidip oy pusulalarına “oy moy yok” yazarlar ya da bakarsınız kendi siyasi partilerini kurarlar.
Temel beklentileri;
Daha fazla demokrasi
Daha fazla insan ve hayvan hakkı
Daha uygar bir yaşam ve refah
Daha az baskı ve tahakküm
Bu kuşağı ikna eden anlayış gelecek seçimlerde iktidar olacak. Onlar bizim haşarı, başa çıkamadığımız, hatta anlamadığımız çocuklarımız. Onların da hepimiz gibi anlaşılmaya ihtiyaçları var.
Z kuşağı baskı altında sıkılan diş macunu tüplerine benziyor. Kapakları ilk seçimlerde açılacak.