Siyasi ve Etnik Denge Bozuluyor

Osmanlıyı anımsadığımızda yetmiş iki buçuk milletin yaşadığı bir toplum karşımıza çıkar. İdari sistemi yani bürokrasisi, tüccarı, esnafı, diplomatı azınlıklar tarafından parsellenmiş ve temsil edilmiştir. Hatta padişahlar bile gayrimüslim kökenlidirler. Anası gayrimüslim olan padişahların sayısı hiçte az değildir. Türk halkı askerlik yapmış, öşür vermiş, çiftçilik yapmış üst tabakayı doyurarak onların hanlar, hamamlar yapmasına, payitahtta saltanat sürmelerinin kaynağı olmuştur. Gayrimüslimler askerlik yapmamış zenginleştikçe zenginleşerek yalıların, banka ve bankerlerin sahipleri olmuş. Anadolu Türkünü hizmetçi olarak çalıştırmıştır. Çünkü Osmanlıda Türk aşağı tabaka olarak değerlendirilmiştir. Bunu ben söylemiyorum. Açın Osmanlı Tarihini daha da hazin manzaralarla karşılaşırsınız.

İstiklal Savaşı ile bu tablo değişmiş görünse de, yüzeysel görünüş olduğu daha sonraki yıllarda hiçte öyle olmadığını ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar günümüzde paralı askerlik yapanları, kat, yat sahibi olanları anımsatıyor insana. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik insan gücü içindeki insanlardan kaçı Türk kökenli değil. Örneğin, Arap, Ermeni, Gürcü, Kürt, Süryani, Rum  kökenlilerin sayısı hakkında hiç bilgisi olan var mı? Hatta Yahudi olanların varlığı bile medyada anlatılıyor. Fazla kafanızı yormayın bunun için yazılan çizilenlere, yalanlanmayan, itiraz ve tekzip  edilmeyen kitaplara yayınlara bakınız. Bunları ırkçı kafayla değil Türkiye’yi Türkler dışında birilerinin yönettiğini anlatmak için yazıyorum. Bu konuda fazlalık değil eksik çok şeyinde anlatılmadığını veya anlatılamadığını vurgulamak istiyorum. Bütün bunları görmeyen, görmek istemeyen basınında bu konularda suçlu olduğunu da anımsatmadan geçemeyeceğim.

Ümmet kavramı altında Türklerin Türkiye’si  yerini artık azınlıkların Türkiye’sine bırakmak üzere.  Bir iki düzenleme daha kaldı, seçimler sonrası onlarda gerçekleşecek, destek verenlerde reaya durumuna düşerek her gün padişahlarına ‘’Çok yaşa padişahım’’ diyerek Hamdüsenalar edecektir. İnançlı halkımızda söz din olunca akan sular duruyor ve din adına ne söylenirse inanıyor. Kimin kime ve neye hizmet ettiğini düşünme ihtiyacı bile duymuyor. Muhalefet de  derin uykuda. Halka afyonlanmış diyorlar ama kendilerini sorgulamıyorlar.

Siyasi kutuplaşma had safhada olup, çok sık çıkarılan yasalarla kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Diğer taraftan etnik  ve inanç dengesi  ve bütünlükte  bozulmuş durumda. İlerde seçmen yapılmak üzere Türkiye’ye, Türk vatandaşı olmayan  ne kadar Ermeni, Arap, Gürcü, Kürt  ve diğer etnik gruplardan kaç kişi gelmiş, kaçına vatandaşlık verilmiş, kaçına verilecektir. Bu konular hiç sorgulanmıyor. Basında yasaklar nedeniyle kimse bu konularda yazamıyor. Ortada dolaşan rakamlara göre sayının beş milyon civarında olduğu söyleniyor. Resmi rakamlar bunu ne kadar doğrular bilemiyorum. 5 milyon seçmen demek, iktidar ve rejim değişikliği demektir. Uyumayalım. Vapuru kaçırdıktan sonra da niye kaçırdım diye dizlerimizi dövmeyelim.