İngiltere, eski adıyla Büyük Britanya İmparatorluğu için "Güneşi batmayan imparatorluk" denmiştir. İngilizler, dünyanın her yerinde sömürgeler elde etmişler ve bu sömürgeleri maddi, manevi sömürmüşlerdir. Sadece İngiltere’mi? Elbette ki değil. İspanya, Fransa, İtalya, Rusya, Osmanlı, Portekiz ve diğer... devletler kılıç zoru ile elde ettikleri ülkeleri ve ülke insanlarının kanını kurutmuşlardır. Esir aldıkları tutsakları Avrupa pazarlarında satmışlardır. Aynı yöntem Türkler'de de görülmüştür. İnsanın emeğini sömürmek, ülkenin yer altı, yer üstü varlıklarını sömürmek her işgalci ülkenin yaptığı olağan uygulamalardı. Günümüz de de işgaller ekonomik ve dinsel temellere dayanarak devam ediyor.

Günümüzde ise sömürge ve sömürü farklı bir şekilde uygulanmaktadır. Adına da ekonomik sömürü desek pek de hata etmeyiz sanırım. Özetle sömürünün uygulama şekli değişmiş, uygulayıcıların kafa yapısı asla değişmemiştir. Ülkenin maddi varlıklarına el koyabilmek için o ülkeyi yok etmek yerine, o ülkeyi kendine bağlamak gibi bir uygulamaya geçilmiştir. Uygulayıcılar ise despot, tek adam ve halkını ezen, halkının emeğini keyfine göre kullanan diktatörler ortaya çıkmıştır. Frankolar, Mussoliniler, Hitler, Leninler ve diğerlerinin yerine çağdaş diktatörler türemiştir. Uzağa gitmeyelim. Çevremize bir bakalım. Kuzey komşumuz Rusya başta olmak üzere, İran ve Suriye diktatörler tarafından yönetilmektedir. Aynı şekilde Orta doğu ülkelerinin tamamı da diktatörlerin hakim olduğu ülkelerdir.

Diktatörler ülkelerinin insanının ve doğal kaynaklarının üzerine çökmüş, halkı perişan etmişlerdir. Kendi zevk ve sadist ruhlarını tatmin için her yola, baskıya, zulme ve karşı geleni öldürmeye kadar varan uygulamalara imza atmışlardır. Rusya neden Ukrayna’ya saldırdı ve topraklarını gasp etti? İran neden halkını inim inim inletiyor, yargısız infazlar yapıyor? Müslüman ülkelerde ise din kisvesi altında, daha doğrusu "din bunu emrediyor" diyerek halk katlediliyor, soyuluyor, açlığa mahkum ediliyor. Yargısız infazlar gerçekleştiriliyor. Örneğin Afganistan gibi.

Diktatörlerin uyguladığı yöntemler üç aşağı beş yukarı aynı. İran’daki Mollalar yönetimi nasıl ayakta duruyor? Ülkenin petrol gelirine çöreklenmiş mollalar, kendilerine bağlı milis kuvvetlerini besliyor. Bu sayede saltanatlarını devam ettiriyorlar. Dini sömürerek lüks içinde yaşıyorlar. Arabistan’da öyle. Dikkat ederseniz çoğunluk Müslüman halkın yönetildiği bölgelerde durum bu.

Ya halkını sömüreceksin, ya yeraltı, yerüstü varlıkları satarak, peşkeş çekerek ülkeyi yabancı istilasına açacaksın ki diktatör ülkesini babasının çiftliği gibi yönetsin. "Kendi elinde dondurma külahı, halkın elinde kazık" yönetmeye devam edeceksin. Devam etmek için malzeme bol! Başta dini istismar etmek, arkasından ülkenin her türlü varlığını, buna insan gücü de dahil ezilenlerin aleyhine ezenleri ihya edeceksin. Köleliğin olduğu ülke halkına asla özgürlük ve refah sağlamayacaksın ki KUNTA KİNTELER baş kaldırmasınlar...

Kunta Kinte: Yıllar önce TV de yayınlanan belgesel olup, kölelerin hayatını anlatmakta idi.