Söylemek, "Eyleme geçeceğiz!" demektir...
2002 yılında kurulan, Türkiye Cumhuriyeti’nin 58’inci hükümet programında: UN(İCEF) ile yapılan AB uyumu projesi çerçevesinde, “ÇOCUK DOSTU ÖĞRENME ORTAMLARI”, zamanın Başbakanı sayın Abdullah Gül, Milli Eğitim Bakanı sayın Hüseyin Çelik, AB ve Unicef başkanları tarafından protokol imzalayarak başlatılmakla birlikte:
1- Haydi Kızlar Okula.
2- Çocuk Dostu Okul.
3- Psiko Sosyal Okul.
4- Yeni Müfredat.
5- Temel Eğitim Yönetmeliği.
6- YSÖP (Yetiştirici Sınıf Öğretim Programları) Yönergeleri.
7- Çocuk Hakları Deklarasyonu.
8- TKY (Toplam Kalite Yönetimi),
9- OGYE (Okul Gelişim Yönetim Ekibi)
Ve
10- Tümünün iletişim ortamlarına aktarılmasını sağlayan, Avrupa’da devrim niteliğinde e-Okul sistemleri: MEB/İÖGM organizasyonuyla, Adalet, Aile, Çalışma, İçişleri bakanlıkları, üniversiteler, ulusal ve uluslararası düzeyde eğitim bilimciler, MEB bürokratları, yüzlerce eğitimci, onlarca koordinatör ve danışmanlarla birlikte, aylarca ve yıllarca süren uzun süreçli, heyecanlı bir şekilde onlarca çalıştay yaparak sonuçlandırmış, Hasan Ali Yücel’in programlarının terk edilmeye başlandığı 1950 yılından sonra, 2002 yılından itibaren sayın Hüseyin Çelik ile yeniden şahlanmaya ve ciddi çalışmalarla taşlar yerine oturtulmaya başlamıştır.
Daha sonra 59’uncu hükümetin Başbakanı olan sayın Recep Tayyip Erdoğan, protokolü devam ettirmiş, MEB ve ekipler başarılı çalışmalarla aileleri ikna ederek 375 bin kız çocuğunu okula kazandırmışlardır. Sayın Başbakanımız, ulusal ve uluslararası görsel ve yazılı medyada onlarca defa çalışmalardan ve başarılardan bahsederek, danışmanlar ile öğretmenleri törenlerle ödüllendirerek, yanımızda yer almıştır.
8 yıl içinde, Türkiye’nin ihtiyacı olan okulların yüzde sekseni yapılmış, teslim edilmiş ve eğitimde büyük hamleler başlarken, 2012 yılından itibaren MEB tekrar yerinde saymaya ve hatta geriye gitmeye başlamıştır.
O muazzam ve binlerce bürokratın, eğitimcinin, hukukçunun ve insanın emek çalıştaylarının belgeleri, raporları ve programları, raflarda çürümeye terk edilse de, bilişim ortamlarında ve bizlerin harddisklerinde muhafaza edilmektedir.
Yararlanılması ve güncellenmesi gerekirken, “gerekirse kız okulları açarız” demek, anayasanın 42’inci ve 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun 15’inci (karma eğitim) maddesine aykırı olduğu gibi, eğitime, yarınlardaki modern Türkiye ile bilim ve bilişim çağına vurulacak darbe olmakla birlikte, çelişkiler ve acizlikle dolu.
ABD’nin 1902 yılında başlattığı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulması İLE Türkiye hariç, tüm Müslüman ülkelerin kabullendiği, şu anda eğitimden uzak, cehaletin ve sefaletin sofrasında oturdukları Ortadoğululuğu kabullenmektir.
Arap bir gazetecinin: “Siz Osmanlının 400 yıl bizi yönettiğini söylüyorsunuz, ama biz sizi çocuklarınıza verdiğiniz isimlerden, cenazenizi nasıl defnedeceğinize, düğünlerinize ve selamlaşmanıza kadar 1400 yıllık masallarımızla yönetiyoruz zaten.” sözleri, yürekleri dağlar. Bu sözler, bizim eğitimi hükümetler politikası yapmamız ve yaz boz tahtasına çevirdiğimizdendir.
Hiç bir demokratik ülkede, eğitimin politikalarını aileler belirlemez. Devletler eğitim politikalarını belirler, okullar ise programları ve sistemleri öğrencilerin ihtiyaçlarına göre şekillendirirken, zorunlu dersler dışındaki seçmeli dersler, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif ve bilişim alanlarında, psikolojik danışmanlarla birlikte, öğrencilerin yeteneklerine göre velilerin görüşlerini alır.
Kızlar ile erkek çocuklarını ayırmakla cinsiyet ayrımcılığı yaparız Kİ, çok acılı olur. Oysa kızlarımızı örgün ve karma eğitim ortamlarına kazandırarak, onlara karşı sorumluluklarımızı ve saygınlığımızı yerine getirmekle birlikte, pozitif ayrımcılık yapmış, yarınların eğitimli anneleriyle, erkek egemen ve kadını küçük gören toplumlardan dan kurtulmuş oluruz. Son yüz yılın eğitim sisteminde, eksiklerle birlikte kadının varlığı hissedilmeye başlamışken, gerilere gitmek niye?
Bilişimde meyvelerini yediğiniz; e-OKUL, MEBBİS, TİF’ler, onlarca program ve akademik başarıların alt yapısında: 1998-2002-2010 yıllarının norm kadro çalışmaları, yeni müfredatı, eğitimde eşitlik ilkelerinin zemini, kızlarımızın okullulaşması ve karma eğitimin rolleri vardır. Unutmamak DEĞİL, tekrar hatırlatmakta ve hatırlamakta yarar vardır.
Sevgi dil ile değil gönül gözüyle, eşitlik söz İLE değil; davranışlarımız ve uygulamayla gerçekleşir...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.