Tatlıoğlu: Yargı görevini yapmazsa mafya devreye girer
İYİ Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin doldurduğu üç yıllık dönemin muhasebesini yaptı. Üç yıl içerisinde ekonomi anlamında nelerin olduğunu anlattı.
Tatlıoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın açıklamalarının ise yargı cephesinde Partili Cumhurbaşkanlığının nereye geldiğini ve yargıyı nereye getirdiğini açık göstergesi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
BUGÜN MAFYA YENİ DÖNEMDE YARGININ BİR ŞEKİLDE ADI OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR
“Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Zühtü Aslan’ın açıklamalarından anlıyoruz ki, Türkiye’de demokratik hukuk devleti kalmamıştır. Yine Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın açıklamalarından anlıyoruz ki, yargı görevini yapmazsa mafya devreye girer. Bugün baktığımızda mafya bir şekilde yeni dönemde yargının adı olarak karşımıza çıkıyor, bunu üzüntü ile vurgulamak istiyoruz. Anayasa Mahkemesi Başkanının açıklamalarından yargıda fetö benzeri aklı, ahlakı ve hukuku dışlayan yeni bir yapılanmanın vurgusunu görüyoruz. Türkiye’deki yargının en önemli ismi üzerinden bunları değerlendirmek istiyoruz.
SAYIN ERDOĞAN KENDİLERİNDEN SONRA TÜRKİYE’Yİ YÖNETECEK OLANLARIN MİLLETİN HAKKINI ARAMASININ ÖNÜNÜ KESME GAYRETİ İÇERİSİNDEDİR
Sayın Cumhurbaşkanı Kanal İstanbul ile ilgili bir açıklama yaptı. Kuzey Marmara otoyolunun devamı olan köprü temel atış töreninde adeta ne yazı ki, bir Duyun-u Umumiye yetkilisi gibi konuştu. Anlaşılmıştır ki, Sayın Erdoğan kendilerinden sonra Türkiye’yi yönetecek olanların milletin hakkını aramasının önünü kesme gayreti içerisindedir. Türkiye’yi Erdoğan sonrası yönetecek olanlar yolsuzlukla etiketlenmiş bütün işleri gündeme getireceklerdir, bunlar milletin beklentileridir. Bugünlerden bunların önünü kesme gayreti ve milletin hakkının değil de birkaç saray müteahhidinin menfaatlerinin yanında olmayı yeğlemesi gerçekten düşündürücüdür.
MİLLETİMİZİN CEBİNDEN, DEVLETİMİZİN KASASINDAN ÇIKANLARI SÖKE SÖKE ALACAĞIZ
Buradan soruyoruz, Sayın Erdoğan Telekom’da Hariri ailesinin Türkiye’den götürdüğü 9 milyar doları söke söke aldınız mı? ABD’deki F 35’leri neden söke söke almıyorsunuz? Türkiye’nin haklarını aramak yerine Türkiye’nin haklarını arayacaklara set çekme gayreti, yapamazsınız gayreti Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na değil, herhangi bir vatandaşa bile uygun düşmemektedir. Emin olun ki, onları da alacağız, kayırmalı ihalelerle müteahhitlere aktarılanları da alacağız, mafya siyaset bağlamında usulsüz ihaleler bağlamında milletimizin cebinden, devletimizin kasasından çıkanları söke söke alacağız. Bundan milletimizin hiçbir endişesi olmasın.
BUNLAR ERDOĞAN DÖNEMİNİN, DEVLETİNİN RESMİ RAKAMLARIDIR
1 Temmuz 2018 itibarı ile Türkiye’nin bugününü karşılaştırdığımızda, ortaya çıkan tabloyu aziz milletimizin ve kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Türkiye Partili Cumhurbaşkanlığı’na girdiğinde 881 milyar dolar bir milli gelire sahipti, bugün 711 milyar dolarlık bir Türkiye var, yaklaşık yüzde 20 fakirleşen bir Türkiye. Türkiye’de her ferdin cebinden ortalama 2500 dolar eksilme söz konusu. 4 kişilik bir aile 10 bin dolar fakirleşmiştir. Bunlar tamamen Erdoğan döneminin devletinin resmi rakamlarıdır. Döviz yüzde 90 artmış, işsizlik yüzde 36 artmış. Bütçede yaklaşık yüzde 450’lik bir artış söz konusu. Kamu borcu yüzde 155 civarında artmış. Dış borç, bugün milli gelirin yüzde 62.8’i dış borç. Bütçe açığı 32 milyardan 172 milyara çıkmış. Türkiye’nin bütün toplam borçluluğu yüzde 36’dan yüzde 53’e çıkmış. Millet ve devlet olarak daha borçlu bir Türkiye haline gelmişiz. Dünya milli gelirinden yüzde 91’ini alan Türkiye bugün yüzde 77’sini almaktadır. Merkez Bankamızda son on yılda 30 milyar dolar ortalama net döviz varken bugün 57 milyar dolar eksidir. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Türkiye’nin bu üç yıl içerisinde ne yazık ki hem genelde hem birey olarak bir fakirleşme söz konusudur. Türkiye bu anlamda dünya ile negatif bir ayrışma içerisindedir. O nedenle Türkiye’de bu sistemin değişimi sağlayacak bir seçim atmosferine girmesi gerektiğine inanıyoruz. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle Türkiye’nin kaybettiklerini kazanacağına inanıyoruz.
YENİ BİR KURUMUN YANDAŞ FİRMAYA GİDİYOR
Milli Savunma Komisyonunda makine kimya kurumunun anonim şirketine dönüşmesi konusunda bir kanun teklifi görüşülüyor. Bu tür değişimlerin uygulamaları ile karşılaştırdığımızda, yeni bir kurumun yandaş firmaya gidiyor kapısı açıldığı intibası hepimizde oluştu. Türkiye’nin 100 yıllık bir değeri olan milletimizin dişiyle tırnağıyla ortaya çıkardığı makine kimyanın özensiz bir düzenleme ile anonim şirketine çevrilmesi ve buradan varlık fonuna aktarılarak veya aktarılmaksızın özelleştirileceği bir başka yandaşa gideceği ihtimalini yüksek görüyoruz. Siyaseten gerçekten geçmiş uygulamalara baktığımızda bu teklifin yanında olmamızın milletimizin menfaati açısından doğru olmadığını düşünüyoruz.
UĞUR ŞAHİN VE ÖZLEM TÜRECİ DÜNYA İNSANLIĞINA YAPTIĞI KATKIDAN DOLAYI NOBEL ÖDÜLÜNE ADAY GÖSTERİLMELİ
16 Haziran’da TBMM Başkanlığına teklifimiz oldu. Biontek aşısının imzalarının sahibi Sayın Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin dünya bilimine yaptıkları katkı nedeniyle TBMM olarak Nobel barış ödülüne aday gösterilmesini istedik. Biz İYİ Parti olarak buradan Sayın Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin dünya insanlığına yaptığı katkıdan dolayı Nobel ödülüne aday gösterilmesi çağrımızı yeniliyoruz. Türkiye olarak yanlarında olduğumuzu ve kendi insanımızı dünyanın tanıdığı saygıyı bizim kurumsallaştırmamız açısından çok doğru olacağına inanıyoruz.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.