Canım annem yazlığa 'eskidi' diye güzelim buzdolabını kapının önüne koyup, bu yakınen görmüş olduğunuz terleyen buzdolabıyla değiştirdi. (Diğerini karşı komşuya helalinden vermis. Bunu verip öbürünü geri istesem ayıp olur mu ki?)

Gelirken de bana sıkı sıkı tembih etti.

"Aman kızım bizim buzdolabı terleyen modeliymiş! Ara sıra terini kuru bir bezle almayı unutma e mi?"

Onun dışında hiç bir sorunu yok..

"Eee iyi de anne benim terimi kim silecek? Benim de onun dışında sıcakla hiç bir sorunum yok" dedim gülümseyerek.

Bu yeni modeller böyleymiş telefon açıp sordum da "Bu niye terliyor ki buram buram?" diye.

"Öyle yani! Bu öylesi" dediler.

Ağzı kapalı kaldığında ertesi gün tüm meyveler mortingen Ştrase.

Çürütüyor anında. 

İçinde gözleriyle görmediği meyveyi istemiyor, barındırmıyor terleyen kızımız.

İyi tamam anladım da anneciğim satmadan önce neden demediler.

"Kızımız azıcık terler, terini silmeyi ihmal etmeyin, ona iyi bakın, gözümüz arkada kalmasın" diye!

Hımmm teknoloji yeterince ilerlemedi demek ki, kendi terini silenini çıkaramamış henüz BEKO!

Elinizde bir bez, düşünsenize ertesi gün bezi sıkıp tekrar bırakıyorsunuz aynı yere.

Neyse her güzelin bir kusuru var.

Anneme gelirken söz verdim.

Bir onun terini, bir kendi terimi siliyorum!

İyi anlaştık, teri silinince mutlu görünüyor canımm benimmm.

Ben sana iyi bakarım merak etme, canım anneme söz verdim.

Şimdi sahile indim aklım onda kaldı.

Terlemiş midir ki? 

Yazık, ya üşütürse, faranjit falan olursa, öksürük möksürük!

Kıyamaaam.

Ben kendi terimi siliyorum da, ya o ne yapsın evde yalnız başına!

Aklım valla sende kaldı canım buzdolabım az bekle seninle ilgileneceğim!

BEKO, Allah senden razı olsun hiç bir buzdolabıyla böyle iletişim kurmamıştım!

İnsan gibi ilgi istiyor emin olun.

Ben de söz verdiğim gibi bir onun terini, bir kendi terimi siliyorum.

Geçinip gidiyoruz işte...