TRT “TÜRKÜ”LERİN ANASINI AĞLATIYOR…( I)
TRT “TÜRKÜ”LERİN ANASINI AĞLATIYOR…( I)
Aşık Veysel şiir yazmış. “İnsan çeşit çeşit yer damar damar” demiş. TRT nin “Radyo Türkü” kanalında billur sesli bir bayan sesleniyor: “İnsan kısım kısım, yer damar damar…” Hayrola arkadaşlar? Şimdi bu değişikliği yapmakla ne demek istediniz?
“Çeşit çeşit” ile “Kısım kısım” aynı anlamda söylemler olsa bile Veysel Usta’nın şiirine burnunuzu sokmaya hakkınız yok. Kaldı ki, bu iki söz bölüğü arasında anlam bakımından asla benzerlik yok. “Meyve çeşit çeşit” demekle “Meyve kısım kısım” demek bir olabilir mi?
Kimi türkü sözlerini kendi anlayışınıza göre pek açık seçik buluyor ve az buçuk değiştiriyorsunuz. “Memeleri topacık topacık ” söylemini “Elleri topacık topacık ” biçimine sokuyorsunuz. Hadi buna gönlümüz razı olsun. Ama burada işin ucunda Veysel var.
Ya aklınızı peynir ekmekle yemiş olmalısınız, ya da uyurgezer olmalısınız.
Efendim, TRT nin birbirinden güzel sesli, birbirinden değerli ses sanatçıları bütün türküleri kusursuz okuyorlar, ve öylesine dokunaklı okuyorlar ki, benim yakınmaya hazırlandığım ayrıntıları siz dinlerken ola ki, fark ettiğiniz halde üstünde durmuyorsunuzdur.
İşte bizim de hakkımız yok. Onun için başlıkta “türkülerin anasını ağlatmak” söylemini kullandım. Türküler ses yönünden en güzel biçimleriyle dile getirilirken sözleri yönünden ise adeta katlediliyor. Bu bir beceri işi olsa sesimi çıkarmayacağım.
Ama sadece birazcık özen eksikliği… Türküleri söyleyen sanatçılar. türküyü oluşturan ses üzerinde nasıl titizlikle duruyorlarsa sözleri üzerinde de aynı özeni gösterseler sorun yaşanmayacak. Hep şunu merak etmişimdir. Bir sanatçı, bir konuşmacı, bir sunucu eline verilen metni hiçbir harfine dokunmadan, ille de olduğu gibi seslendirmek zorunda mıdır?
Sözgelimi ben mikrofon başına geçecek olsam. “Türkiye’nin başşehri Ankara’dır” diye yazılacağı yerde “Türkiye’nin taş şehri Aykara’dır” yazılı bir metin elime tutuşturulduğunda “Bir dakika arkadaşlar! One minute, one minute!” diyemeyecek miyim?
Arkadaş okuyor: “Şu dağların çeşmeleri kurmalı”. Çeşme nasıl “kurmalı“ olacak kardeşim? Sakın bu “Kurnalı” olmasın. “Kurna” sözcüğünü işitmediysen bir bilene sor. “Bebeğin beşiği camdan…” olur mu efendim, olur mu? Senin gördüğün beşik gerçekten camdan olsa bile, ona “çamdan” de… Zararlı çıkmazsın… Hem de kültürümüze hizmet etmiş olursun.
Ya şu akılsızlığa ne demeli?
“Sürüler içinde sürmeli koyun
Şafaklar atıyor gel yârim uyu…”
Kambur kambur üstüne… Bir kere bu türküyü yapan zekâ “Şafaklar atıyor” demez. O başka bir şeydir. Türküden sabahın yaklaştığı anlaşıldığına göre bu “Şafaklar söküyor” olmalı. Diyelim ki, oldurduk. Yine de o güzelim Türkünün kuyruğu doğrulmadı.
Türk Halk Edebiyatında “manzum” söylemlerde dizelerin son sözcüklerinde ses benzerliği aranır. Eski dilde “Kafiye” derlerdi. Biz şimdi “Uyak” diyoruz. Yukarıya aldığım iki dizenin sonunda yer alan “Koyun” ile “Uyu” sözcükleri birbirine yakışıyor mu?
Oysa, Türkünün aslında delikanlı sevgilisine yalvarıyor. “Gel yârim soyun” diyor.
Siz soyunmasını istediği yârini uyumaya davet etmekle ne yapmak niyetindesiniz?
(Fazlaca darılmıyorsanız, haftaya devam edelim mi?)
….
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.