Tüketicinin güven kaybı sürüyor
Hepimiz aynı gemideyiz ve bu geminin pusulası da tüketici eğilim anketi sonuçlarıyla hesaplanan ‘Tüketici Güven Endeksi’dir.
Piyasada durgunluk yaşanıyorsa gerisinde mutlaka tüketicinin güven kaybı vardır. Tüketici, güven olmadan para harcamaz, kredi kullanmaz. Bu olmayınca üretici de yatırım yapmaz. Yani güven ekonominin geleceğini belirler.
Lafı dolandırmanın anlamı yok, bu güveni artırmak üzere topyekun mücadelenin önemli olduğu çok açıktır.
Tüketici güven endeksi, Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 0,7 oranında azaldı. Ocak ayında 58,2 olan endeks Şubat ayında 57,8 oldu.
Son 10 yılın en düşük endeks değeri 57,3 ile Ekim 2018 ayında yaşanmıştı. Şubat 2019 değeri de hemen hemen aynı çıktı.
Küresel krizin yaşandığı dönem olan 2008’in Kasım ve Aralık aylarında bile 55,7 ve 56,7 çıkan seviyelere de oldukça yakındır.
Mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, Şubat 2019
Tüketici güven endeksi; tüketicilerin ülke ekonomisiyle ilgili eğilimlerini ve değerlendirmelerini ölçüyor. Tüm ülkelerde ekonomideki gelişmeleri yakından izlemek amacıyla kullanılan öncü bir gösterge oluyor.
TÜİK ve TCMB’nin ortak yürüttüğü ‘Aylık Tüketici Eğilim Anketi’nde tüketicilerin maddi durumu, genel ekonominin mevcut durumuna ilişkin değerlendirmeleri, gelecek döneme ilişkin beklentileri ve yakın gelecekte harcama ve tasarruf eğilimlerinin nasıl şekilleneceğinin ölçülmesi hedefleniyor.
Tüketici güveni, enflasyonun düşmesiyle ve işsizliğin kısmen kontrol altına alınmasıyla yükselebilir. Ancak bu ekonomik toparlanmanın hızla gerçekleşmesi mümkün görünmüyor.
Mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, alt endeksleri ve
değişim oranları, Şubat 2019
Endeksler Avrupa Birliği’nin kullandığı yöntemler kullanılarak hesaplanıyor.
Nasıl hesaplandığına gelince; tüketicinin ekonomi hakkındaki görüşlerini belirlemek amacıyla, bağımsız olarak hazırlanan ankete verilen cevaplar, pozitif ve negatif cevaplar olarak yüzdelendiriliyor. Pozitif cevap verenlerin yüzdesinden negatif cevap verenlerin yüzdesi çıkartılarak bu farka 100 ekleniyor ve tüketici güven endeksi oluşuyor.
0 ile 200 arasında değer alan bu endeksin 100’ün üzerinde çıkması tüketici güveninin yüksek, 100’den düşük çıkması ise tüketici güveninin düşük olması anlamına geliyor. Bu da ekonomide büyüme beklentisi zayıfladığında tüketicilerin harcama eğiliminde yavaşlama olacağı beklentisine sebep oluyor.
Hal böyleyken ve bütün dünya bu endekslere bakarak işlerine yön verirken, maalesef bizim perakende dünyasında tersi yaşanıyor.
Örnekler mi ?
. İşlerin yavaşlayacağı görüle görüle; yan yana iki bakkalın açılamadığı İzmir’de yan yana 4'üncü AVM açılıyor.
. Günde 10 bin lira ciro yapan indirim marketi 25 bin lira kira ödeyeceği şubenin kurdelasını kesiyor.
. Yatırım seferberliği olmadan istihdam kampanyalarına onay veriliyor.
. Büyüme amacıyla yüksek faizli veya dövize endeksli kredi kullanılıyor.
. Tedarikçiye geç ödemenin finansal maliyeti rekabetçiliği zora sokuyor.
. Hâlâ tüketici güvenini tarumar eden gramaj hileleri engellenemiyor. Ayranın bardak boyu, peynirin yoğurdun ambalaj ebadı aynı kalıyor, miktarı azalıyor.
(Kategoriler bunlarla da sınırlı değil)
. Hâlâ aç gözlü fiyat artış talepleri geri çevrilemiyor.
Perakende şirketlerin bütçe hazırlarken en zorlandıkları konu ciro tahminleridir. Ölçü alınan da günümüz rekabet koşullarında tüketici eğilimi olmalıdır.
Bu endeks neden bu kadar önemlidir?
Tüketicinin iyimser veya kötümser olması ruh halini de yansıtır. İşte buradaki kötümserlik, tüketicinin sadece gelecekte elde edeceği gelire ve satınalma gücüne bağlı olarak değil, aynı zamanda moral durumuna göre de tüketimini şekillendirir.
Huzursuz olan tüketici harcama yapmaz. Ekonomi daralıyorsa tasarrufta yapamaz. Dolayısıyla burada bizi ilgilendiren önemli konu, gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimleridir. Kısacası tüketici harcamaya mı meyilli, tasarrufa mı, yoksa hiçbirisine mi?
Bu soruların cevaplarını bu anket veriyor. Ve bunu öğrenen yöneticilerden de hareketsiz kalmayıp, işlerine yön vermeleri bekleniyor.
İçinde bulunduğumuz zor dönemde müşterisini kendisine bağlamak isteyen işletme güven sağlamak için bu gün daha da titiz davranmak zorundadır.
İşte dışardan bakan bir gözün sektöre ait en taze görüşü :
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, “2019’un Türk perakende ve tüketici ürünleri sektörü için zorlu bir yıl olacağını, tüketici güveninin düşmeye devam etmesinin şirketlerin satış hacimleri ve maliyet artışlarını tüketicilere yansıtma kabiliyetleri üzerinde baskı yaratacağını” bildirmiştir.
“Artan finansman maliyetlerinin, finansmana ulaşım zorluklarının ve yükselen döviz cinsinden borçların da riski artıracağını” vurgulamıştır.
Peki Aralık ayından beri aynı şeylere dikkat çekmiyor muyuz ?
Sevimli gelmese bile gerçeklerin zamanında söylenmesi, bazı tedbirlerin alınmasını sağlayabilirdi.
Oysa hâlâ şirketlerimiz FAVÖK marjları ile teselli buluyorlar. Yetmeyeceğini Fitch ikinci paragrafta söylüyor. Geçtiğimiz Ekim ayında, “Favök herşey mi?” başlıklı yazımda ben de uyarmıştım.
Tekrar hatırlatayım dedim…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.