Türk sağının kirlenmişliği demokrasi önünde en büyük engeldir
Türk toplumunun yaklaşık yüzde 70 gibi büyük bir ekseriyetini sağ seçmen oluşturmaktadır. Bu tabanın bir kısmını milliyetçi -ve milli görüş ekolü oluştururken geriye kalan kısmını da mütedeyyin- muhafazakâr kesim oluşturmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan çok partili sisteme geçene kadar CHP ondan sonra büyük oranda bu sağ taban ülkeyi yönetmiştir. Dolayısıyla ülkenin bu hale gelmesinde en büyük günah sahibi sağ cenahtır.
Türk demokrasisinin gelişememesinin ve bireyselleşememenin temel nedeni de ifade etmeye çalıştığımız sağ tabanın hem ideolojik bağnazlığı hem de Makyavelci yaklaşımları olmuştur.
Sağ tabandan çıkan partilerimiz ya ideolojik biati temel aldılar ya da çıkarı, ikbali ve gündelik hesaplar peşinde koşarak toplumda ortaya çıkan değerler çözülmesine sebep olmakla kalmadılar vatandaşın siyasette olan güvenini de sarstılar.
Cumhuriyeti kuranlar Türk milliyetçileri olmalarına rağmen bu seçmen kitlesi ve temsilcisi olan partiler ne Cumhuriyette ne de laik devlet anlayışını inanarak geliştirme yoluna gitmediler.
Sağ tabanın içindeki milliyetçi taban bir türlü sivilleşemedi. Böyle olunca milliyetçilerin iktidar hedefi de olmadı. Kendilerine verilen görev neyse o görevi yaparak siyaset yaptıklarını ve ülkeye hizmet ettiklerine inandılar. Bugünkü MHP buna en somut örnektir.
Böylece milliyetçi hareket, sağ cenah içinde iktidar adayı olmaktan çıktı. Muhafazakâr kesim de homojen bir özellik göstermediği gibi inandıkları ortak değerler de olmayınca bir türlü dağınıklıktan kurtulamadı.
Bugün toplumda ANAP, DOĞRU YOL ve DEMOKRAT PARTİ tabanı kalmamıştır. 1990'lı yıllardan sonra arada geçen 30 yıllık süreç ve toplumsal değişmeyle birlikte ortaya çıkan toplumsal eğilimler bu partilerin sadece isim olarak kaldığını göstermektedir. Dolayısıyla herkes hesabını ona göre yaparak sağ seçmenin eğilimini iyi okuması gerekmektedir.
Mütedeyyin-muhafazakâr seçmen, kutsal değerler değil pragmatist çıkarları hesaba katarak davranışlar sergiler.
Türk muhafazakâr kesimini konsolide ederken demokratik katılımcılığı ve sistem üzerine inşa edilmiş teşkilatlanmaya gidilmediği takdirde kurulan yapılar kısa sürede bu kesimin yapısından dolayı bilgi, davranış ve çıkar kirliliği içinde boğularak topluma alternatif olmaktan çıkarlar. Türk demokrasi tarihi bu tür kirlenmelerle partiler mezarlığına gömülen sağ partilerle doludur.
AKP’nin milli görüş ekolünün bu kesim içinde çok azınlıkta olmasına rağmen iktidara gelmesi ve uzun süre iktidarda kalmasının da milli görüş ekolünün homojen teşkilatlı yapısından kaynaklanmaktadır. Diğer yandan kullandığı argümanlar (din ve mağduriyet psikoloji) sağ tabanın duygu dünyasıyla örtüştüğü için iktidara geldiler. Ve sonuçta diğer sağ cenah gibi bunlarda 18 yıl sonunda gırtlaklarına kadar kirlenmişliğe boğuldular.
Türk sağının iktidar yürüyüşü kirlenmişlikten kurtulmasıyla mümkündür.
Bu kirlenmişlik türleri:
- Temsil ettikleri tabandan kopuk teşkilatlanma çabaları ve tabanlarına karşı güvensizlikleri
- Ortak aklı bir türlü devreye sokamamaları ve ferdi çıkarlar üzerine siyaset anlayışlarını ikame etmeye çalışmaları
- Demokrasi kültürüne karşı mesafeli duruşları ve hemşehricilik, akrabalık gibi nepotizm hastalığından kurtulamamaları
- Hukukun üstünlüğü, Cumhuriyetin değerleri, kurucuları ve değerleri konusunda samimi olmamaları
- Şeffaflık, hesap verebilirlik, liyakat gibi objektif değerleri içlerine sindirememeleri.
- Biati devre dışı bırakarak aklı kullanma ve eleştirel düşünceye sahip olma noktasında fazla başarılı olamamaları
- Kültür, sanat ve felsefe gibi alanlara çok yabancı olmaları
- Çok sığ rant çabalarıyla tarihte belki en büyük ekolojik dengeyi kirletmeye imza atarak şehirlerimizi, ormanlarımızı, ovalarımızı, yollarımızı ve dağlarımızı içinden çıkılmaz hale getirmeleri…
Türk sağı bu hastalıklardan kurtulduğu gün iktidardır.
Türk sağı bu hastalıklardan kurtulamadığı için onları temsil eden partilerde bu hastalıklardan bir türlü kurtulamamakta ve güzel ülkem de bir türlü sıçrama yapamamaktadır. Türk sağı artık basit hesaplardan kurtularak evrensel değerler ışığında bir zihni devrim yaparak Türk milletine karşı vicdani sorumluluğunu yerine getirmelidir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.