Demokrasi fikrinin geçmişte ekilen tohumları günümüzde aydınlanmış olan toplumun gölgesinde filizlenmektedir. Öyle ki etkilerini hemen her yerde görebileceğimiz bu düşünce insanların halk biçiminde yeniden şekillenmesine yol açmıştır. Temelde bir halk kendi içerisinde hukuken birbirine bağlanmış bireyleri ifade eder. Buradan çıkarabileceğimiz ise; kendi hürriyetine, hakkına ve meşru yetkisine sahip olan bireylerin bir bütünü oluşturmasıdır. Kısaca özetlemek gerekirse demokrasi anlayışı dünya vatandaşlarına mal edinmiş bir gerçektir.

Günümüzde hakim siyasal paradigmanın da en önemli parçalarından biri olan demokrasi fikri, doğrudan insanların kendi yönetimlerinde alınacak kararlara ilişkin hak sahibi olmalarına aracılık etmektedir. Bu anlamda bilinçli bir toplumun mevcut düzene dahil olmasında siyasal katılım ifadesi göze çarpmaktadır. Siyasal katılım, temelde bireyin sorumluluk bilinciyle çevresinde yaşanan olay ya da durumlara karşı görüşünü bildirmesi, karar alması ve faal bir tutum sergilemesi şeklinde açıklanabilir. Bu mekanizmanın uygulamalı bir işlev olması demokrasimize katkı sağladığı gibi yönetim anlayışının gelişmesine ve öğretici bir nitelik taşımasına yol açmaktadır.

Siyasal katılımda gençliğin rolü

Katılımın öğretici etkisinden bahsetmişken deneyime talip, ufku geniş ve büyük bir umut vadeden gençlerin, siyasal katılım aşamasında toplumun diğer kesimlerinden ayrı bir şekilde değerlendirilmesini faydalı buluyorum. Zira Türkiye'de gençliğin sahip olduğu azim ve enerjiyle yönetim anlayışında farkındalık oluşturacağını böylelikle gelişmemizin önünü tıkayan kalıplardan sıyrılmamızı sağlayacağını düşünmekteyim. Ve bu sebeple siyasal katılım aşamasında gençlerin rolünün daha değerli olduğunun altını çizmek istiyorum. Ne yazık ki Türkiye'de gençlerin siyasete ilişkin algıları köreltilmeye çalışılmaktadır. 1970'lerden itibaren meydana gelen sosyal-siyasal olaylar neticesinde yeterince dinlenilmeyen, görüşü alınmayan ve zaman zaman değer dahi verilmeyen Apolitik bir gençlik oluşturulmuştur. Oysa ki siyasal katılım bir hak olduğu kadar sorumluluktur da.

Milbrath'a göre katılım düzeyleri

Bilinen en basit siyasal katılım düzeyi oy kullanmaktır. Fakat bununla birlikte birçok katılım çeşidi mevcuttur. Bu konuda Lester Milbrath'ın fikirlerini önemli buluyorum. Siyasal katılım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinin zorluk derecesine göre bir sınıflandırmada bulunan Milbrath, bu aşamaları; yapılması en kolay, (Seyirci faaliyetleri), orta seviye (Geçiş eylemleri) ve yapılması en zor eylemler (Gladyatör faaliyetleri) şeklinde açıklamıştır. Mesela siyasi bir konu hakkında tartışma başlatmak seyirci faaliyeti sayılırken, bir siyasal figür, lider veya devlet görevlisi ile ilişki kurmak geçiş eylemi şeklinde açıklanabilir. Gladyatör faaliyetiyse son aşamadır ve burada bahsettiğimiz kişi artık tam anlamıyla siyasal bir hüviyet kazanmıştır. Örnek verecek olursak: Bir seçim kampanyası yürütmeyi ya da siyasal bir partide bir mevki sahibi olmayı söyleyebiliriz.

Yeni bir kuşak doğuyor...

Son zamanlarda gençliğin de bir hayli ilgisini çeken sosyal ve siyasal gelişmeler meydana gelmekte. Ve görüyoruz ki gençlerin sesi daha gür çıkmakta. Ayrıca artık gençlerin fikirlerine daha da önem verilmeye başlandı. Çünkü biliyorlar ki geleceğe sahip olmak gençlerin elinde ve daha da önemlisi devir değişmekte. Yani bundan böyle saz gençlerin elinde. Toplum içerisinde böyle bir bilincin uyanması pozitif mesajlar vermekte. Ayrıca bazı alışkanlıkların değiştiğini görmek gençlere de güven sağlıyor. Gençlerse olumsuz algılarını kırmaya başladılar. Tıpkı Milbrath'ın teorisinde belirttiği gibi, siyasal katılım düzeylerini birer birer tırmanıyorlar. Ve yüksek bir sorumluluk bilinciyle gladyatörlüğe doğru adım atıyorlar.

Yazıma ulu önderimizin bir sözüyle son vermek isterim:

"Gençler, cesaretimizi takviye ve idame eden sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetlerinin, vatan muhabbetinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız."

Erdem İRİ