Türkiye'nin seçmen profili
Ülkemiz her açıdan kendine münhasır bir görüntü vermektedir. Bu durum bazen çok anlaşılır bazense çok anlaşılmaz bir hal alır. Dünya konjonktüründe demokrasi anlayışımız gereği ait görüldüğümüz toplumlara da çok fazla bakmayız, yani kendi gerçeklerimizden uzağız.
Toplum olarak ortada olan durumumuz maalesef hayatın her alanında karşımıza çıkıyor ve büyük bir sorunsallık oluşturuyor. Ticaretten tutun yargıya kadar ya da en basit bir arkadaşlık ilişkisine kadar belli belirsiz bir anlaşılmazlık içindeyiz.
Bunun en can alıcı yansımasını seçimlerde görüyoruz.
Belli belirsiz kriterlerle oy kullanıyoruz, tepki vereceğimiz siyasi figürleri alkışlarken amacımız başka seçmenlere tepki göstermek ya da bir zafer edası sergilemektir.
Peki neden bu haldeyiz..? Neden büyük bir oy potansiyeline sahip olan parti oy kaybetmiyor..? Seçmeni neden olan bitenden rahatsız değil..?
Evet... Hepimizin kafasında beliren ve cevapları kişilere göre değişen bu sorular bugün ülkenin bekası için hayati öneme sahip...
Yargılamaktan vazgeçip anlamaya çalışmayı seçmeliyiz... Denemeliyiz... Düstur edinmeliyiz...
Çünkü hepimiz bu toplumun bir parçasıyız ve çoğu kez anlaşılması zor tercihler yapmaktayız...
28 Şubat süreci hala ülkemizde seçmen tercihlerini etkileyebiliyor, bir paranoya oluşturmuş durumda. Oysa 11 Eylül’de büyük bir dram yaşayan ABD’de seçmenler mevcut duruma ve adaylara göre tercih ortaya koyuyor. 11 Eylül’ün yıkıcı etkisinden uzaklaşmış durumdalar.
Bugün ülkenin en güçlü partisi durumundaki AKP, iktidar olduğu süreçte ülkeye yaşattıklarını gelişmiş demokrasiye sahip bir ülkede yaşatsa değil 17 yıl belki 3-5 yıl ömrü olur.
Ortaya koyduğu argümanlar zaten oy vermek için geçerlilik arzetmez ancak mitinglerinde bulunan kitlelere baktığınızda ÇOĞULCU bir görüntünün yerini ÇOĞUNLUKCU bir görüntünün aldığını görürsünüz..
Elde kalan mevcut seçmeni bir araya getiren sosyolojik belki siyaset sosyolojisinin terimi statüdür. Mevcut durumda elde ettikleri statüyü can güvenliği kadar önemseyen bir seçmen profili var karşımızda. Yaşam piramidinin ilk kademesine fizyolojik ihtiyaçlar veya güvenliği değil bütün bunlara sahip olmaları için gerekli gördükleri statüyü koymuş bir seçmen kitlesi. Onun için milli yıpranmalar veya ekonomik kriz bir kırılma oluşturmuyor bu seçmende..
Bu seçmen davranışlarını iyi okuyan bir iktidar partisi var karşımızda. Seçmen karşısına çıkardığı argümanlar ‘muhtarlar, imamlar, camiler’. Hergün yeniden başörtüsü diyerek veya camiler ahır yapılmıştı diyerek toplumsal korkuyu hortlatarak, canlı tutarak siyasi yaşama tutunuyor ve kabul edelim ki başarılı. Bir yerde toplumsal zaafiyetlerin sömürüsü diyebiliriz…
Kendi paylarına oluşturdukları farkındalık muhalefet tarafından iyi analiz edilip, sosyolojik okumalar iyi yapılmak zorundadır.
İş-aş demeden önce en son 28 Şubat sürecinde yaşanan travma iyi analiz edilmeli ve kazanıldığı düşünülen statünün alternatif olarak sunulan partilerce de korunacağına seçmen inandırılmalı.
Biz oy verdiğimiz partinin eğrisini-doğrusunu değil oy vermediğimiz partinin veya vermeyeceğimiz partinin eğrisini, doğrusunu irdeleyen bir milletiz. Evet, bu demokrasi bilinciyle açıklanamaz ancak gerçekliğimizin de farkında olmak zorundayız..
Hala bu ülkede ‘ama ezanı Türkçe yaptılar’ siyaseten kazandıran bir argümansa alternatif siyasi oluşumlar toplumsal farkındalık adına çok daha fazla kafa yormak zorundalar..
Bunun diğer partilerce de farklı olduğunu söyleyemeyiz. Yıllardır CHP’ye oy vermeyi Atatürk’e karşı bir sorumluluk gören seçmen de ne mevcut duruma baktı ne de adaylara.Temsil ettiğini düşündüğü ideolojiden kendini soyutlamadan tercih yaptı ve kendini temsille birilerini tecillendirdi.
Veya MHP’ye oy vermeyi ÜLKÜCÜ olmakla eş tutan bir seçmen kitlemiz yok mu..?
Ne dediklerine, neyi savunduklarına bakmadan sırf Kürt olmanın sonucu HDP’ye veya daha önceki bileşenlerine oy veren vatandaşlarımız azımsanmayacak kadar fazla değil mi..?
Belli belirsiz tercihlerimizin yerli yersiz sonuçları oluyor ancak biz herşeye rağmen aynı tercihlerde bulunuyoruz. Bütün hatalarına rağmen ‘sevmenin’ veya oy vermenin altında aslında görmekten kaçındığımız başka gerekçeler yatmaktadır..
Mevcut durumun değişmesini isterken bu durumun tahsisini sağlayan seçmen kitlesine dokunabilmenin bilincini yeşertmeliyiz ve radikallikten, geleneksellikten uzak gerçekliklerle hareket eden bir seçmen profili oluşturmanın uğraşını vermeliyiz. Bugünkü durumun farkında olmalıyız ki farkında olmadığımız birşey adına farkındalık oluşturamayacağımızı bilmeliyiz..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.