1. YAZARLAR

  2. Zeynel KOZANOĞLU

  3. Türkiye’yi nasıl mı buldum?
Zeynel KOZANOĞLU

Zeynel KOZANOĞLU

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye’yi nasıl mı buldum?

A+A-

 Türkiye’yi nasıl mı buldum?

Artık sanırım bilmeyen kalmadı, yılın kimi aylarını İzmir’de geçiriyorum. Kimi aylarda da Kopenhag’a uçuyoruz. Biraz orada, biraz burada ömür geçip gidiyor. İşte bu geçip gidişlerden Türkiye’ye ayak bastığımda genellikle bana yöneltilen bir tek soru oluyor:

“Eee, Türkiye’yi bu kez nasıl buldun arkadaş?”

Bu soruyu bana yakınımın beklentisi ne yönde?

“Vallahi, harika… Ülkemiz Avrupa’yı geçti geçecek…” demeye kalkışsam, inandırıcı olabilir miyim? Ve başka sorular yağmur gibi yağmaya başlayınca altından kalkabilir miyim? Tanıdığım kimselerden Avrupa görmüş olanlar aslında beni söyletmek için soruyorlar:

“Orada da pahalılık var mı?”,  “O ülke erkeklerinin kadına bakışı nasıl?”, “Ülkeyi yönetenler bizdeki gibi akşam sabah Televizyonlarda çan çan çan… ediyorlar mı?”, “Avrupa’da her evde iki otomobil olduğu söyleniyor, bunca arabayı nerelere sığdırıyorlar?”,“Senin gezip gördüğün yerlerde de dertli insan var mı?”

Şu günlerde Türk kamuoyunda “Özgecan Yasası” beklentisi var ya, izin verin Avrupalı erkeğin kadına kıza bakış açısı üzerinde izlenimlerimi aktarayım. Kimi arkadaşlarım yadırgıyorlar. Hatta “O kadar da değil…” diyerek ve de homurdanarak  benden uzaklaşıyor.

“Niye öfkeleniyorsun kardeşim, ille de beklediğin yanıtı versem ne kazanacaksın?

Otuz yılı aşkın süredir Avrupa’dayım. Şu satırlarımın altında imzam var:

“Avrupalı erkeğin kafasında kadına kıza yönelik olarak eğri bakmak, sulanmak, laf atmak, onun üzerinde zor kullanmak, onu bıçaklamak, kurşunlamak gibi “hayvanca” dürtüler yok. Bir başka deyişle kadının “kadınca yanı” hep göz önünde, hep akılda değil.

Ve inanarak söylüyorum, kim ne derse desin bu diyeceklerimden de bir adım geri atmam. Bizim kafamızda kadına ilişkin ne kadar hayvanca  hisler, kararlar, beklentiler varsa bunları “Din adamıyız” diye ortaya çıkan ve akşam sabah islam dini adına ahkâm kesen at hırsızları kafamıza sokmaktadır. Şerefli din adamlarını ve şerefli dindarlarımızı elbette bu iddianın dışında tutuyorum. Onlar da durumdan herkes şikâyetçi.

Şeytanın bile aklına gelmeyecek bir takım uyduruk fıttırık söylemler:

-          Kız çocuk altı yaşında evlendirilebilirmiş.

-          Beş yaşında kızını kucağına oturtamıyormuş, tahrik oluyormuş.

-          Damat kaynanasının elini öpemezmiş.

-          Bir kadın yabancı bir erkekle aynı odada yalnız bulunamazmış.

Bu maddeyle ilgili olarak yaşadığım örneği aktarayım. Kopenhag’ta kadınlarımıza okula yazma kursu veriyorum. Her sabah geliyorlar ve ders yapıyoruz. Sabahlardan bir sabah bir genç bayan diğerlerinden önce geldi. Sınıfın kapısından bir ayağını atmışken içeride beni yalnız oturuyor gördü. Hemen ayağını geri çekti. Arkadaşlarını sordu.

Ve ben onu kovalıyormuşum gibi kaçarak uzaklaştı.

Ben o günlerde öğretmen okulundan diploma alışımın kırkıncı yılı içineydim. O genç bayan benim en küçük kızımdan beş yaş kadar da küçüktü. Ve asıl önemlisi de ben o günlerde “bir kadın” değil, döne döne “ekmek parası” aramaktaydım. 

Konuyu dağıttım gibi. Ben Avrupalı adamın kıskançlık nedir bilmediğini gözlemledim. İnsanlar birbirine güven duyuyor. Yalan dolan, entrika yok. Kadın da kendisine dostça yaklaşan bir erkeğin bir art niyeti olabileceğini asla düşünmüyor, öyle bir ihtimal yok.

Daha ne diyebilirim, bilemiyorum. Herkese selam…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.