Ülkemizdeki Suriyeli çocuk ve kadın sığınmacılar!
Çocuk Sığınmacılar:
İç İşleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre ülkemizdeki “Geçici Koruma” altında bulunan Suriyeli sığınmacı sayıları, yaş aralıkları bazında aşağıda tablodaki gibidir.
Tablodan görüleceği üzere “0 – 24” yaş grubunda olanların sayısı, toplam sığınmacı sayısının yüzde 61’üne karşılık gelmekte ve bunların tamamı okul çağında çocuklardan oluşmaktadır.
Sığınmacı sürecinin, 2011 yılında başladığı dikkate alındığında “0 – 4” yaş aralığında gösterilen 529 bin 218 çocuğun Türkiye’de doğdukları düşünülebilir.
Tablodaki rakamların büyüklüğünü ve Milli Eğitim üzerindeki olumsuz etkilerini anlayabilmek için UNESCO verilerinden yararlanarak kıyas yaptığım aşağıdaki tabloya ve tablo üzerinden hazırlanmış grafiğe bakmak yeterli olacaktır.
UNESCO 2016 raporundan alıntıladığım İsviçre, Avusturya, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’ya ilişkin öğrenci sayılarını, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı öğrenci sayıları ile kıyasladığımızda, Türkiye’deki sığınmacı sayısının bu beş ülkeden daha az olmasına rağmen okul öncesi ve okul çağındaki öğrenci sayılarının çok daha fazla olduğu dikkat çekmektedir.
Bu tablonun, ülke ekonomimizi olumsuz etkilediği gibi, her sene değişen Türkiye milli eğitim hizmetlerini de olumsuz manada çok daha aşağılara çektiği açıktır.
Yukarıdaki değerlendirmeler, sadece kayıt altında bulunan sığınmacı sayıları üzerinden yapılmıştır. Kayıt dışı sığınmacı sayısının 1.5 milyon civarında olduğu söylenmekte ve bu rakamlarda dikkate alındığında durumun çok daha vahim olabileceği açıktır.
Kadın Sığınmacılar:
Kadın sığınmacı sayısı, yukarıdaki ilk tablodan da görüleceği üzere, toplam sığınmacıların yüzde 45.86’lık bölümünü oluşturmaktadır.
Kadın sığınmacıların karşılaştığı sorunlar ve bu sorunlar üzerinden oluşan durumu anlamak için AFAD tarafından hazırlanmış olan 2014 tarihli rapora bakmak yeterli olacaktır.
Rapor Adı: Türkiye’deki Suriyeli Kadınlar(2014)
Raporu Hazırlayan: AFAD
- Raporun Yönetici Özeti sayfasında; "Kamplarda yaşayan kadınların yarısından fazlası, resmi sınır geçiş noktalarından ülkemize girmişken bu oran kamp dışında yaşayan kadınlarda yüzde yüzde 23’tür. Kamp dışındaki Suriyeli kadınların yüzde 81 gibi büyük bir bölümünün ikamet izni ve yüzde 32’sinin herhangi bir kaydı bulunmamaktadır."
- Kamplar dışında olan Suriyeli kadınlara “Önümüzdeki 7 gün için yeterli yiyeceğe ya da yiyecek temin edebilecek paraya sahip misiniz” şeklinde sorulan soruya yüzde 78,2'lik bir dilim HAYIR cevabı verilmiş.
İlk maddeyi 2014 yılı itibarı ile toplam kayıtlı (yaklaşık) 1.9 milyon sığınmacı kadın üzerinden analiz ettiğimizde; kamp dışında bulunan yaklaşık 850 bin kadının yüzde 32’lik bölümünün 272 bine karşılık geldiği görülebilir (Bakınız, aşağıdaki tablo).
Yani; raporun 1. Maddesinde ifade edilen, herhangi bir kaydı bulunmayan sığınmacı kadın sayısı, 2014 sonu itibarı ile yaklaşık 272 bin'dir!
Yüzde 32 şeklinde tespit edilen oranın, 2019 verileri üzerinden karşılığı “272.000 x 2”dir ve buradan da sonucun her geçen gün ağırlaştığı anlaşılmaktadır.
AFAD’ın 2014 tarihli “Türkiye’deki Suriyeli Kadınlar” adlı rapordan alıntıladığım aşağıdaki madde ile değerlendirmemize devam edelim.
2. Kamplar dışında olan Suriyeli kadınlara “Önümüzdeki 7 gün için yeterli yiyeceğe ya da yiyecek temin edebilecek paraya sahip misiniz” şeklinde sorulan soruya yüzde 78,2 lik bir dilim, HAYIR cevabını vermiş.
Bu ifade, çok net olarak kadınların bir haftalık yiyecek, içecek ve barınma gibi çok temel ihtiyaçları dahi karşılayamaz durumda olduklarını açıkça gösteriyor.
AFAD’ın tespit ettiği bu çarpıcı durumu yine AFAD’ın raporundaki oranlardan hareketle elde ettiğimiz; herhangi bir kaydı bulunmayan 272 bin kadın ile birleştirdiğimiz zaman ortaya çıkan durumun ne denli ağır olabileceği anlaşılacaktır.
11 -12 yaşındaki çocukların dahi, doğum yaptıkları haberleri ile dini nikah kullanılarak çok eşliliğin arttığı yönündeki haberler dikkate alındığında ağır şartlardan neyi kast ettiğimiz anlaşılacaktır.
Ensar/Muhacir yaklaşımı bu değildir.
Bu olsa olsa en hafif ifade ile; Türklüğün misafirperverliği ile İslam’ın merhamet duygularının Ensar Muhacir edebiyatına kurban edilmesidir ve Türk milleti buna müsaade etmemelidir.
AFAD’ın 2014 tarihli Türkiye’deki Suriyeli Kadınlar adlı rapordan analizimize devam edelim.
Çalışma kapsamında sığınmacı kadınlara aşağıdaki soru sorulmuş ve aşağıdaki cevaplar alınmış.
Soru: Başka bir ülke yerine Türkiye’yi tercih etme nedeni nedir?
Cevaplar:
- Yüzde 82 ulaşım
- Yüzde 8,7 Türkiye’ye duyulan güven
- Yüzde 5,9 şartların daha iyi olması
- Yüzde 1,8 dini sebepler
- Yüzde 1,6 diğer
Bu cevaplardan da görüleceği üzere Türkiye’nin tercih edilme nedeni, yüzde 82 ile ulaşım kolaylığı.
Ortak kültüre neden olacak dini sebep ise sadece yüzde 1.8 !
Bu sonuçtan; AB’nin, Suriyeliler “Ortak Kültür” nedeniyle Türkiye’de kalmalı şeklindeki tezinin rasyonel olmadığını ve çok açık bir dayatmadan ibaret olduğunu anlıyoruz!
Yine AFAD raporunda bir soru için aşağıdaki cevaplar verilmiş.
Soru: Aşağıdaki seçenekler üzerinden “Ülkenize ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz?”
Cevaplar:
- Suriye’de karışıklıklar bittiği zaman % 58,5
- Yönetim değişikliği gerçekleştiği zaman % 23,1
- Yaşadığım şehirdeki karışıklıklar düzeldiği zaman % 9,3
- Dönmeyi hiçbir zaman düşünmüyorum % 6,3
- En kısa sürede dönmeyi düşünüyorum % 1,6
- Diğer % 1,2
Verilen cevaplar içinde “Dönmeyi hiçbir zaman düşünmüyorum” şıkkı için karşılık gelen yüzde 6.3 dışında geriye kalan yüzde 94 gibi ezici çoğunluk, Suriye’de savaş bittiği zaman ülkesine dönmek istiyor.
Bu anket sonucu da AB’nin “göç edenlerin yüzde 80’ninden daha fazlası göç ettikleri yerlerde kalıcı hale geliyor” şeklindeki tespiti ile örtüşmemektedir.
AFAD Raporunu incelediğimiz hususlar bağlamında önerilerimle birlikte özetleyecek olursam;
Çocukların ve özellikle Kadınların yaşadıkları cehennem hayatından bir an önce kurtulmaları için; Türkiye’yi tercih nedenleri ile Suriye’de savaş bittiğinde geri dönme istekleri de dikkate alınarak artık büyük ölçüde savaş biten vatanlarına dönmeleri sağlanmalıdır!
Hem de hiç durmadan, hiç vakit kaybetmeden!
Hatta şu an mümkünse hemen şu an konu meclise taşınmalı ve mili mutabakat halinde gerekli adımlar mutlaka atılmalıdır!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.