Uluslaşma serüveni
Roma İmparatorluğu'nu kavimler göçü nedeni ile dış istiladan çok bünyesindeki farklı kavimlerin isyanı ile merkezi otoritenin çökmesi sonucu ortaçağ derebeylikleri ortaya çıkmıştır. Sonrasında katı serf köle ayrımı nedeni ile önce kölelik son buldu, köylüler üreten güç olarak emeklerinin sömürmesine isyan ettiler. 'Kara ölüm' denilen vebanın etkisi ile aydınlanma, reform ve Rönesans gibi aydınlanma sonrası, dinin ve aristokrasinin etkisi azaldı. Mezhep savaşları yaşandı, karanlık dönem Vasfelya Barış Anlaşması ile ulus devlete dönüşmeye başladı.
İmparatorlukların dağılması ile ortaya çıkan şehir devletleri bir araya gelerek ortak coğrafya, din ve dil birliğini sağlayarak şehir devletlerini birleştirerek daha büyük birlik oluşturarak ulus devletin nüvesini oluşturmuşlardır. Avrupa kolonizasyon döneminde Afrika, Asya ve Amerika’yı istila ederek sömürgeleştirdiler. Afrika’dan zencileri satın alarak veya avlayarak gemilerle Amerika’ya taşımışlar, karın tokluğuna çalıştırmışlardır. Altın, gümüş gibi değerli madenleri ve doğunun ipek ve baharatını da Avrupa’ya taşımışlardı. İspanyollar'ın İngiliz donanmasına yenilmesi ile yarışta İngilizler geç başladıkları deniz aşırı sömürgeciliği 'güneş batmayan imparatorluk' kurarak altın çağını yaşamıştır. İspanya krallığı olarak koloni oluştururken, Hollanda ve İngiltere bunu özel şirketler eli ile gerçekleştirmiştir. Bu özel şirketler burjuva denilen zengin bir zümrenin doğmasına sebep olmuştur.
İngiltere'de deniz aşırı ticaretten zenginleşen 'burjuva sınıfı' denilen zengin bir zümre doğmuştur. Bu zümre lordların, aristokratların ve Kral'ın gücüne karşı mücadele ederek değişimin öncü gücü olmuştur. Halkın katılımı hakları artarken Kral'ın hâkimiyeti gittikçe daraltılmıştır. Bu burjuva sınıfı ile halkın katılımı artarken, Kral'ın yetkileri git gide kısıtlanmıştır. Bu manga carta dan başlayan halkın gücündeki artma görkemli devrim ve sanayi devrimi ile sonuçlanmıştır. Hukuk gelişmiş, parlamento kurulmuş, kralın yetkisi sembolik hale getirilmiş, şirketleşme, icatlar buluşlar ve makineleşme ile sanayi devrimi gerçekleşmiştir.
Ulus devlete dönüşme daha çok korumasız küçük şehir devletlerinin güçlerini birleştirerek güçlenme amacı ile bir araya gelmişlerdir. İspanya işgaline karşı prensliklerin bir araya gelmesinden Hollanda kuruldu. Farklı kültür ve geleneğe sahip site devletlerinin bir araya gelmesinden İtalya milli devleti oluşmuştur. Almanlar ve Fransızlar da aynı yolu izlemişlerdir. Ama Avrupa’yı derinden değiştiren en önemli olay Fransız ihtilalidir. Krallığı kaldırarak halk egemenliğine dayalı cumhuriyet kurumsallaşması bu ihtilal sonucunda olmuştur. Krallar, kraliçeler, aristokratlar giyotinle asılarak öldürüldüler. İhtilal sonrası hazırlıksız ve tecrübesiz ihtilalciler jakobenler döneminde terör artmış, oluk oluk kan akmıştır. Napolyon ile Avrupa fethine çıkarak ortaçağdan kalma tüm monarşiler yıkılarak halk egemenliğine dayalı cumhuriyetler dönemi başlamıştır. Artık halk egemenliği anayasal vatandaşlık yurttaşlık hakları gibi kavramlar konuşulmaya başlamıştır.
Kendi kaderini tayin, halkın kendi kendini yönetmesi fikri Amerikan bağımsızlık bildirgesi ve Fransız yurttaşlık bildirisi ile kemale ermiştir. John Locke tarafından, Thomas Hobbes’un doğal hukuk fikirlerinden yola çıkılıp bunlar üzerine geliştirilmiş, daha sonraları Benjamin Franklin ve John Adams gibi Amerikan devrimi önderlerinin etkisiyle Jean-Jacques Rousseau tarafından kullanılan toplum sözleşmesi ile anayasal vatandaşlık fikri oluşmuştur. Toplumsal Sözleşme (Du contrat social ou Principes du droit politique), 1762'de Jean-Jacques Rousseau tarafından yazılan kitap. Kitapta, siyasi bir sistemin kurulabilmesi için en iyi yöntemin toplumsal sözleşme olduğu açıklanmaktadır. Anayasa fikrini ortaya koyan ilk düşünürdür. Temelde devletin varlığını haklılaştıran, nasıl ortaya çıktığını açıklayan ve bunu yaparken de yönetenlerle yönetilenlerin karşılıklı sözleşmesi sonucu birbirlerini yükümlü kıldıklarını ileri süren bir tür teoridir. Modern devletin temeli bu fikirlerin hayata geçirilmesi ile kurulmuştur.
Ülkemiz batılılaşma serüveni Osmanlının gerilemesi toprak kaybetmeye başlaması ve bu çöküşü önlemeye yönelik arayışın başlaması ile modernleşme arayışına girildi. Askeri danışmanlar karşılıklı subay değiş tokuşu sonrası modern okullar kuruldu. Başlangıçta yalnızca ordunun yenilenmesi, bunun için de Batıdan yalnızca askerî teknoloji aktarılmasıyla sınırlı tutulmak istenen reformlar sonunda subayların siyasal bilinçlenmesiyle sonuçlanmıştır. Böylece askerî kurumun yenileştirilmesi bu kurum mensuplarının kaçınılmaz olarak Batının, pozitif ve rasyonel düşüncelerinden etkilenmelerine sebep olmuştur.
Osmanlının okullarından yetişmiş sonra yurt dışında öğrenim görmüş okumuş kesimden yeni Osmanlılar batılıların tabiri ile jön Türkler yetişmiştir. Jön Türkler Avrupa’daki yeniliklerden etkilenip, aydın kesimin desteğiyle yönetimdeki kişilere karşı mücadeleye girişmişlerdir. Osmanlı aydınları tarafından ortaya çıkarılan batılılaşma olgusu, Osmanlı Devletinin Tanzimat Fermanı’ndan beri izlemeye çalıştığı bir siyaset olmuştur. Bu dönemde yurtdışında bulunan aydınlar Avrupa’yı daha yakından tanıma fırsatı bulmuşlar ve edindikleri fikri Osmanlı coğrafyasında yayma fırsatı bulmuşlardır. II. Abdülhamit rejimine karşı örgütlenmişlerdir. Amaçları Kanun-i Esasi’yi yeniden yürürlüğe koyup, meşrutiyeti anlayışını getirmektir. Cumhuriyet fikri hakimiyet-i milliye düşüncesi o zamandan başlamış ana yasa hukuk önünde eşitlik kadınların hakları ve statülerinin yükseltilmesi o zaman başlamıştır. Türkler arasında meşrutiyet Tanzimat döneminde yetişen bu aydınlarda Türklük şuuru ve cumhuriyet fikri temelleri atılmıştır. Türkiye cumhuriyeti kurulmadan önce üç tane Türk cumhuriyeti kurulmuştur. İlk dünyada kadına seçme seçilme hakkını veren Azerbaycan Türk Cumhuriyeti, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti ve Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti”ni kurarlar. Yeni Türkiye cumhuriyeti bu temel fikirlerden etkilenerek kurulmuş ulus devlettir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.