Unutmuyoruz, unutmayacağız!...
Bundan tam 27 yıl öncesiydi... Takvimler 26 Şubat 1992'yi gösteriyordu... Resmi verilere göre savunmasız durumdaki 106 kadın, 70 yaşlı, 63 çocuk olmak üzere toplamda 613 kişi hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu. Bin 275 kişi esir alındı, bunların 150'sinden bugüne kadar da hâlâ bir haber alınamadı!..
Bütün bunlar Ermeni güçleri tarafından Hocalı'da Azerbaycan Türklerine uygulanmış soykırım-katliam verileri...
O günleri yaşayanlar şöyle anlatıyorlar:
"Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta, Ağrı'da, Van'da, Erzurum'da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Türk kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı... Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı:
- Kız mı, oğlan mı?
-Kız...
Bu yanıt üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan bürülü gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.
-Sen kazandın, yoldaş.
-Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?
-Annesi besleyecek elbette...
Diyerek daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı.
-Çocuğa meme ver!..
Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde ise tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı.
-Bu hem saçsız, hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...
Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü... Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu...
Ermeni zulmünden, bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaran kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlardan tipi altında Ağdam’a ulaşabildiklerinde ise çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları kangrenden dolayı kesilmişti...
Bütün bunlar Ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımları...
Yazabilmek için araştırdığımda okuduklarımdan dehşete düştüm. Akıl almaz vicdansızlık, işkence ve vahşetti anlatılanlar. Yüreğim dayanmadı... İçim sızladı, ürperdim... Çünkü bu zulmü yaşayanlar kardeşlerimiz, soydaşlarımız... Hepsinden öte insandı!..
Ermeni güçlerinin 1991'in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 km² alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 7 bin kişinin yaşadığı bir kasabaymış. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi ise Hocalı olmuş...
Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları işgal ederek kasabanın diğer illerle kara yolu bağlantısını kesen Ermeniler diğer bölgelerle tek bağlantısı olan helikopter ulaşımını ise 28 Ocak 1992'de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopteri vurmasıyla ortadan kalkmış. Bu olayda çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetmiş.
1992 yılının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması, sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretmiş. 25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya üç koldan saldıran Ermeniler savunmasız durumda sivilleri katletmişler.
Ne acı ki Dünya bu duruma kör, sağır ve dilsiz kalmış!.. Kadın, çocuk, yaşlı,genç... nice ocaklar söndü, nice gelinler kocasız, nice çocuklar anasız babasız kaldı... Ya koklamaya kıyamadığı yavrusunun cansız bedeni kucağında çırpınan ve acı çığlığı ile yeri göğü inleten analar... Buna nasıl yürek dayanır... buna nasıl kör-sağır olunur...
Azerbaycan'ın dövünen yüreği Nahçıvan...
Bu yıl Nahçıvan Ressamlar Birliği "HOCALI'YI UNUTMA" adlı bir anma resim sergisi düzenlemişler...Nahçıvan Türk Konsolosu ve çalışanları da destek vermişler.
Türkiye'de ise Prof. Dr. Birsen Çeken ve Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sağ'ın da içinde olduğu bir grup ressam konuyu tuvallerine aktardığı resimleri ile 2016 yılında Hocalı Soykırımı'nı sergi ile anmışlar.
"Her birimiz resimlerimizi karalara boyamıştık. Bu sene de "Karabağ'da Talan Var, Hocalı'da Katliam" adı altında büyük bir resim sergisi düzenliyoruz. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum...Acıyı da, zaferi de yüreğinde ilk hissedenler sanatçılardır. Bir Türk sanatçısı olarak Hocalı şehitlerini rahmetle anıyorum..." diyor ressam Mehmet Sağ...
Bir kez Azerbaycan'a ve üç kez de Nahçıvan'a gitmiş ve Azerbaycanlı ve Nahçıvanlıları kardeşlerim olarak gören ben de bu büyük sergiye bir resmimle katılmak istiyorum. Ne olur savaşlar olmasa, bütün bu acılar yaşanmasa...
Azerbaycanlı ve Nahçıvanlı kardeşlerimin acısını yürekten paylaşıyor ve insanlık ayıbı olan böyle acıların bir daha yaşanmamasını diliyorum...
HOCALI'YI UNUTMUYORUZ, UNUTMAYACAĞIZ!..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.