Ramazan geldi ya, bütün din tacirleri televizyonlara ve gazetelere üşüştüler. Her gün köşelerinde herzeler yumurtluyorlar. Her gün güzelim İslamı ters yüz ederek, kendi küçücük kafalarında biçimlendirdikleri biçimiyle halka yansıtmaya çalışıyorlar.

Bu halk da ne halkmış ki bin beş yüz yıldır dinini bir türlü öğrenemedi. Ve öğrenme   ihtiyacını gidermek için de önünde sadece ramazan günleri vardır.  Yılın diğer günleri çuvala girmiştir.  Sorduğu da soru olsa bari… İpe sapa gelmez, dinle imanla ilgisiz şeyler.

Hanım kardeşimizin belli ki kocası pek fazla içiyor. İçtikçe de sapıtıyor olmalı. Kadıncağızın bu illetten kocasını kurtarabilmesi için tek yol var: Dua… Sevdiğimiz kimseleri içkiden uzaklaştırabilmenin bir duası olmalı. Televizyonda Prof. Dr. Unvanlı bilim adamından bu duanın adını soruyor.  Bilim adamının verdiği yanıt bir yana, şimdi bu satırlarımı okuyanların aklına “İçkiden adam vaz geçirmenin duası da mı olurmuş?” demek geçebilir diyedüşünüyorum.

Hemen belirteyim, “yolda giden kadını durdurmanın duası” bile var. Hadi, yolda giden kadını durdurdunuz, şimdi ne olacak? Kadın kıyamete kadar orada durup kalacak mı? Hayır efendim. Bu kez de “Yolda giden kadını yeniden yürütmenin duası” var.

Şimdi, bu kadarının da saçma olduğunu düşünen pek çok kişi çıkacağını biliyorum. Gelin bana öfkelenmek yerine, tertemiz güzelim dinimizi böyle manyaklıklarla kirletenlere birlikte sövelim. Ben bunları yazıyorum ki, uyuyanlarımız uyansın diye…

Peki, varlığından haber verdiğim bu dualar nerede var? Kitaplarda var. O kitaplardan biri de bende var. Dileyene fotokopi yollayabilirim. Ancak, şuna alışmış olmalısınız ki, ben Ilgaz’ın Kıyısın köyünden Zeynel Kozanoğlu bir araştırmacı yazarım. Öne sürdüğüm bir konunun evrakı elimde değilse yazmam. Bu yazdıklarım gerçektir.

Gündemde bir başka konu daha var. Ege illerinde oturanlar biliyor, tenis raketi biçiminde bir sinek öldürücü var. Elektrik yüklü rakete çarpan sivrisinek çatır çutur yanarak ölüyor.  Yazlıklarda en büyük dert bu haşereler. Gece gündüz insanların kanını emiyorlar.

Kafası çalışan bir bilen böyle bir aygıt geliştirmiş. İnsanlar rahat ulaşıyor.

Ancak benim çeyrek akıllı insanımın aklını ne kurcalıyor, bakınız. Bu sinekleri böyle yakıp kavurarak öldürmek dinimizce caiz miymiş. Buyurun… Kardeşim, sen onları öldürmesen onlar seni yiyip bitirecekler. İyi de yine de bu konuya Allah ne der, bilmek istiyor.

Bereket ben bu tartışmanın dışındayım. Bana sivrisinek ve tahta kurusu yanaşamıyor. Sivrisinek yanlışlıkla koluma bacağıma konsa bile bir iki saniye içinde ölüveriyor. Bu bana Allahın bir hediyesi midir? Yoksa başka insanlara göre bir noksanlığım mıdır? Bilemiyorum.