“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır”

Vatanseverlik; Osmanlı devletine savaş açan Avusturalya ‘ya karşı daha önce Hindistan’da esir düşüp gemilerde çalıştırılan iki askerimizin binlerce kilometre uzaktaki vatan savunmasını Avusturalya da başlatmasıdır. İki Türk askerinin (Mehmet İle Abdullah’ın) koca bir orduya savaş açması ve şehadet şerbetini içmesi gibi onlarca hikâye ile vatanseverliği izah edebiliriz. Vatanı bu kadar kutsal yapan nedir?

“Vatan sevgisi imandandır.” Hadisi ile de ifade edilen toprak sıradan bilindik bir toprak değildir. Her şey insanla anlam kazanır ve uhrevi bir vasfa bürünür. Vatan, üzerinde hikâyelerimizin, acılarımızın sevinçlerimizin vücut bulduğu şairin dediği gibi

 “Bastığın yerleri ''toprak!'' diyerek geçme, tanı!

  Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.”

İfadesiyle kutsal bir hatıramızdır. Dolayısıyla vatan üzerinde sadece bizim değil geçmişte ecdadımızın ve gelecekte torunlarımızın da hakkı olan bir emanettir. Schiller, haklı olarak şunu ifade etmektedir. “Vatanımızı sevelim; orası babalarımızın da ülkesidir. Der.

İnsanları bir araya getiren, ortak hatıralarda; acılarda, kederlerde ve sevinçlerde buluşturan da vatan değil mi? Bayrak egemenliğin ifadesi ise toprakta o egemenliğini yaşandığı kutsal mekândır. Şairimiz haklı olarak ,

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır” demektedir.

Millet olarak vatanın ne olduğunu yaşadığımız bunca harpten, sıkıntılardan, işgallerden, zulümlerden kutsal değerlerimizin çiğnenmesinden çok iyi biliyoruz. Ceddimiz Mete Han ne diyor; Benden eğerimi isteyiniz vereyim, atımı isteyiniz vereyim. Fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin veremem. Türk milleti, vatan sevgisini hadiste ifade edildiği gibi iman ile eşdeğerde tutmuştur. Hamilton haklı olarak “Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker görmedim.” Demektedir.

Vatan; 80 milyon evladının hür bir şekilde nefes aldığı, hayatını sürdürdüğü, şarkılarını söylediği, bayram sofralarını birlikte kurduğu, geleceğini hayal ettiği, aşklarını, sevdalarını yaşadığı bir mekândır. Bütün mücadelemiz, kavgamız, sevincimiz bu mekânda cereyan etmiyor mu? Gazi Mustafa Kemal’in “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözü ile vatanın ne olduğu başka hangi sözcük ile ifade edilebilir ki? Vatan aynı zamanda milletle özdeşleşmiş bir kavramdır. Vatan milletle, millet de vatanla vücut bulmaktadır. Hz. Ali “ “Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz, lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz. Demektedir. Nasıl demokrasi ve millet bir birinden ayrılmıyorsa millet ile vatanda birbirinden ayrılmaz parçalardır.

Ülkemizde insanlarımızı kamplara, küçük öbeklere bölme çabasını boşuna çıkarmak ve ortak paydamız olan bu aziz vatan toprakları üzerinde hür ve bağımsız yaşayabilmek, bu emaneti gelecekte torunlarımıza bırakabilmek için tek vücut olmak mecburiyetindeyiz.

Bastığın yerleri ''toprak!'' diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

İstiklal şairimiz vatanın kaybedilme durumunu o günün duygularını yaşayarak bugünlerimize yol göstermektedir. 

Binlerce kefensiz yatan ve sıksan içinden fışkıracak kan; benim, bizim ecdadımızın kanıdır. Doğudan batıya, güneyden kuzeye bütün vatan evlatlarını bunun için vatanseverlik çatısı altında bir olmaya tek yumruk olmaya ve hep birlikte Türkiye demeye çağırıyoruz. Gideceğimiz başka vatanımız gölgeleneceğimiz başka bayrağımız, sığınacağımız başka limanımız yok.

İster din adına ister milliyetçilik adına konuşalım. Bütün enerjimiz aziz milletimize hizmet etmek ve onun üzerinde yaşadığı kutsal vatan topraklarını mamur yapmaktır. İla ki bir şeye dava diyeceksek Vatana ve millette hizmetten daha büyük dava yoktur.