Ya biat, yada itaat !

Arayış ve şaşkınlık içindeyiz !

Radikal görüşlüler, her gün kadına yönelik cinsel fetvalar serdediyorlar. Bel altı ana temaları. Bu neyin arayışı? Öncelikle toplumu galeyana getirmek için asparagus haberler olabileceği gibi gerçekten bu kesimde kronik rahatsızlıkların ortaya çıktığının da göstergesi. Kadına yönelik şiddet ve aşağılama, çocuk gelinler bu kesimin hedefinde. Hepsi mi yooo!  bir kısmı. Bir kısmı ama ortalığı toz duman ediyorlar. Korku salıyor, toplumsal terör yaratıyorlar. İşin en ilginç tarafı kontrol edilmiyor/edilemiyorlar. Durmadan toplumsal terör üretiyorlar.

Başka bir radikal uygulamada, gençlerin silahlandırılması. Sivil halk niçin silahlandırılır veya silahlanmaya teşvik edilir. Eğer ülkenin işgale uğrayacağı tehlikesi varsa, işgal kuvvetlerine karşı direnmek üzere paramiliter güç oluşturma ihtiyacından doğan silahlandırmaya kimse hayır demez. Ama ortada böyle bir durum yok iken bu teşvik neyin nesidir? Türkiye işgal edilme tehlikesi altında mıdır ve kim tarafından işgal edilecektir? ABD, Rusya, İŞİD tarafından mı? İşgal tehlikesi yoksa bunun başka nedenleri olmalı.

Elinde pala ile dolaşan, döner bıçağı ile hacamat edenlerin marifetlerini medyada takip ediyoruz. Yok eteği kısa, yok içki içti, yok namaz kılmıyor, yok başını bağlamıyor ve daha neler neleri bahane ederek kendinden olmayanlara kendileri gibi düşünmeyenlere karşı yapılan fiili eylemler insanın içini ürpertiyor. Tecavüz eden, katleden cani güruh maalesef hukuk! karşısında galip geliyor. Ölen öldüğü ile, sakat kalan sakatlığı ile, tecavüze uğrayan psikolojik bozukluğu ile baş başa kalıyor.

Çok yakın geçmişte yaşadık. Sivas ve Çorum olayları, 6-7 Eylül hadiseleri ve daha irili ufaklı bir çok olay. Bu olaylarda hedef ne idi? Sünni olmayanlar ve etnik gruplar olayları yaratanların hedefi oldular. Can verdiler, sakat kaldılar, ülkeyi terk ettiler. Halkın silahlanmasını teşvik gerçekten insanı ürpertiyor. Ülkenin askeri varken, polisi varken sivil halkın silahlandırılması neyin işareti ve neye hizmettir?

Ilımlı insanlara gelince maalesef korkudan, sindirilmeden dolayı renk değiştirmek zorunda kalmış durumdalar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğini ele geçirmeye çalışarak, derneği ortadan kaldırmaya çalışanlar, şimdi de başka dernekler üzerinde oyun kuruyorlar. Radikal milliyetçilerin ‘’Ya sev, ya ter ket’’ söyleminin yerini ‘’Ya biat et yada itaat et’’ almış durumda. Dördüncü bir alternatif olan ‘’Demokratik ülkenin demokratik insanı olmak’’ Asla kabul edilmiyor.

Ve soruluyor: Ülke nereye gidiyor, ne yapacağız?

Ülkenin nereye gittiği, rotası, getirilmek istenen yönetim, toplumun şekillenmesi ayan beyan ortada iken bu soruyu sormak abesle iştigaldir. Madem ki ülkeden, kendinden, geleceğinden endişe duyuyor ve merak ediyorsan en  azından radikal uygulamalara yumuşaklık getirme girişimi ve çalışması içinde neden olmuyorsun? Herhangi bir siyasi partiye gidip neden organize olmuyorsun?

Türkiye’de kurumlar değişmiş, toplum değişmiştir. Bu gerçekleri görerek legal sınırlar içinde kalmak koşuluyla ülkenin geleceğinin aydınlığa çıkması için ne gibi çalışma yapıyorsun diye adama sorarlar. Yaz ayında seçim olur, oy kullanmak için tatilini bölüp oy atmaya gitmezsen, toplumsal olaylara tepkisiz kalırsan ve değişen toplumsal yapıya yeni çözümler getirmezsen, toplumu anlayamazsan  kusura bakmayın ülkenin geleceği hakkında söz söyleme gibi bir lüksünüz olamaz.

Bana ne birileri yapıyor işte, toplumu değiştirmek olanaksız gibi teslimiyetçi ruha sahip olanlar ‘’Bu memleketin hali ne olacak’’  sorusunu kendilerine sormaya devam ederler. Dışlanmaya, ötekileşmeye karşı dirençleri her geçen gün kırılır. Eğer toplumun yarısı dini motifleri benimsemişse, diğer yarısının bu motifleri din sarmalından kurtarma şansları vardır. Buda toplumun içine girerek, toplumla entegre olarak gerçekleşir. Yoksa getto yaşama kendilerini mahkum ederler. Din, iman, fakir, özgürlük, demokrasi edebiyatları da havada kalır.

Ya biat edeceksiniz, yada itaat. Ya seveceksiniz yada terk edeceksiniz. Başka alternatifiniz yok. Eğer direnebilirseniz  yasal çerçevenin el verdiği ölçüde toplumla iç içe olup, geleceğe yönelik politikaların ortaya konmasında rol alacaksınız.