"Türkiye Cumhuriyeti geçtiğimiz 22 yıllık dönemde temel felsefi varlığını tehdit eden olumsuz bir süreçten geçmiştir. Bizler Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk milletinin varlığına, birliğine ve bütünlüğüne varlığını adamış Türk aydınları olarak ülkemizin hâli ve geleceği hakkında fikir beyan etmeyi milli bir görev kabul ediyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine düşman olanlar, bu düşmanlıklarını Andımız'ı kaldırarak, resmi kurumların tabelalarından 'T.C.' ibarelerini sökerek, stadyum-hastane-okul gibi kamu  binalarından Atatürk'ün ismini kaldırarak, Atatürk’ün 'Ne mutlu Türk’üm diyene!' ifadelerini silerek, 'Türklük' ifadesinden rahatsız olup  yerine 'Türkiyelilik' saçmalığını seslendirerek açıkça ortaya koymaktadırlar. Türklüğe karşı Haçlı seferi ilan edenler, son

yıllarda fırsat ve ortamını buldukça yeni ve sivil Anayasa özlemlerini dile getirmektedirler. Son günlerde bu özlemlerini daha yoğun ortaya koymaya başlamışlardır. 

Yeni Anayasa yapılması konusunu gündeme getirenlerin ortak söylemlerinden biri, 1921 Anayasası’nın örnek alınmasını istemeleridir. 1921 yılı, İstiklal Harbi’nin başladığı,  saltanat ve hilafetin devam ettiği, ülkenin büyük bir bölümünün yabancı güçler tarafından işgal edildiği, iç isyanların baş gösterdiği bir dönemde, TBMM'nin çalışmalarına hukuki meşruiyet zemini kazandırmak için hazırlanmış 24 maddelik geçici bir hukuki metindir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Anayasası 1924 Anayasası’dır. Yeni Anayasa isteyenlerin niyetinin ne olduğu 1921 Anayasası gevelemelerinin altında yatmaktadır. 

İşte bu durumda Türk milliyetçilerinin devletimizin kuruluş felsefesine sahip çıkma adına bireysel arzularını, isteklerini, taleplerini ve nefislerini de bir kenara koyarak ortak hareket etmeleri ve ortak eylem vücuda getirmeleri, ortak davranmaları gerektiği açıkça görülmektedir.

Bu şartlar altında milliyetçiler tarafından kuruluşu gerçekleştirilen ve Türk milletine umut olan bir siyasi partinin genel kurul sürecindeyiz. Bu süreçte gerek söz konusu parti, gerekse diğer milliyetçi partiler ile milliyetçi kuruluşlara söyleyecek bir sözümüz vardır. 

Bir toplumun siyasi merkezi bir mühendis veya mimar görüşü ile biçimlendirilip ölçülemez. Böyle bir ölçüm fen bilimleri ve sayısal bilimler açısından doğru olabilir. Fakat toplumla ilgili değerlendirmeler ancak sosyal bilimler açısından yapılabilir. Sosyal Bilimler açısından siyasi merkez konumlanması zaman ve mekân değişimine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. 

Son yıllarda yapılan sağlıklı sosyolojik saha çalışmalarına göre Türkiye’nin siyasi merkezi milliyetçi, Atatürkçü, vatansever, ulusalcı, ülkücü gibi tanımlamaların ortak paydası alındığında bu tanımlamalarının işaret ettiği 'Milliyetçi ve Demokrat' anlayış ile büyük bir oranda siyasi merkeze oturmaktadır. 

Bir siyasi partinin merkezde konumlanması üyelerinin çoğunluğu ebedi âleme göç etmiş, eski merkez partilerde görev almış olan veya onların halen eski siyasi partilerin mensubiyeti üzerinden kendilerini tanımlayan çocuklarına mevki vererek sağlanamaz. Bunun böyle olduğunu son siyasi gelişmeler açıkça ortaya çıkarmıştır.

Bu şartlar altında YAD TONYUKUK DANIŞMA KURULU olarak toplanıp bir siyasi partinin genel kurulunda adaylar ve ekipler konusunda tarafsız kalma, sadece Türk milletinin istikbaline yönelik olumlu fikir ve projelere destek olma kararı aldık.

Türkiye’nin umudu Türk Milliyetçilerinin siyasi örgütlenmesinin hangi lider veya kadrosu tarafından yönetileceği sorusundan önce mensubu oldukları kurumların hangi anlayışla yönetileceği sorusuna cevap aramalarını daha önemli ve hayati buluyoruz. Herhangi bir faninin veya fanilerin mutlak doğruları bulmakta hiçbir zaman yanılmayacakları gibi bir kabul insanoğlunun yapısı gereği mümkün değildir. Bu sebeple Yüce Türk milleti tarihte kurduğu devletlerde kurultaylar toplamış, divanlar oluşturmuş, başbakanlık makamına denk makamlar vücuda getirmiş, hata yapma oranını en aza indirmeye çalışmıştır. 

Bu anlayışa göre hareket etmeyen siyasi liderlerin sonuç olarak kendilerinin de kazanmadıkları ortadadır. 

Bu çerçevede yeniden parlamanter sisteme dönüşü önceleyen, parti içi demokrasiyi yaşatan, “Milliyetçi ve Demokrat” çizgiye gönülden inanan ve bunu uygulamalarıyla gösteren lider ve kadrosunun en başarılı sonuçları alacağını ve yüce Türk milletine en büyük faydayı sağlayacağını düşünüyoruz. 

Bu sebeple YAD TONYUKUK DANIŞMA KURULU olarak milliyetçi kurum ve kuruluşları  “Milliyetçi ve Demokrat” bir anlayışla yöneten lider ve kadrolarının yanında olacağız. 
 
Bu kararımızı yüce Türk milletinin dikkatine sunuyoruz.

YENİDEN AYDINLANMA DERNEĞİ 
TONYUKUK DANIŞMA KURULU"