Devlet yönetmek, ciddiyet ve sağduyu gerektirir.

Hiç bir devlet adamı ülkesinin varlığını ve bütünlüğünü zedeleyecek herhangi bir adımı atmaz, atamaz. Bu türlü anlam çıkarılacak sözleri hiçbir şekil ve şart altında söylemez.

Ülke veya yurt isimlerinin sonuna eklenen “istan” takısı bir millete ait vatan ve toprak anlamına gelir. Yunanistan ve Bulgaristan gibi…

Bu takının kullanılmasına izin verirseniz, başka bir millete veya oluşturulan sahte bir milliyete bir toprak parçası üzerinde egemenlik hakkı vermiş olursunuz. Üstüne üstlük bu takıyı ülkede başbakanlık yapmış olan biri söylüyorsa bu durumu devlet kabul etmiş anlamına gelir.

Türkiye'de Lazistan ve Kürdistan diye bir bölge ve yurt yoktur.

Bu takı Osmanlı döneminde sadece 30 yıl kullanılmış ve zararı görülerek hemen geri adım atılmıştır.

İran'da ayrılıkçılar tarafından Kürdistan olarak adlandırılan bölgeye İran devleti Ardelan demektedir. Hindistan'da onlarca eyalette onlarca ayrı millet yaşamakta ama Hint devleti hiç bir eyalette bu hakkı verecek isimlendirmeye izin vermemektedir. Cezayir’de bir bölgeye Bereberiler Berberistan deseler bile Cezayir devleti Kabiliye ismini uygun görmektedir. Çin Doğu Türkistan'a Sincan demektedir. Afganistan gibi perişan olmuş, devlet otoritesini uzun müddet yitirmiş olan bir devlet bile kuzey bölgesine Güney Türkistan değil, Kuzey Afganistan demektedir.

Biz, bir eski başbakandan bu gerçekleri bilmesini beklerdik.

Kürdistan ve Lazistan gibi herhangi sosyolojik bir dayanaktan yoksun bölge isimlerinin “Türkiye içinde böyle eyaletler varmış gibi” kullanılmasının sosyolojik karşılığı kendisini Laz veya Kürt olarak tanımlayan toplulukların kimlik ve aidiyetlerini Türk milli kimliğine ortak ve eş kabul etmelerini teşvik edecek olan sorumsuz açıklama olarak görüyoruz.

Bir ulus devlet olarak ülkemizde üst ve kapsayıcı kimlik “Türk Kimliği” olarak tanımlanmıştır. Şu anda ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da belirttiği gibi Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, bahsettiğimiz Türk kimliğini “Enasır-ı İslam” kavramı üzerine oturtmuştur.

1923’ten beri bu kimliğin inşası ve halka anlatılması için çaba gösterilmiş, diğer bütün etnik aidiyetler bu çatı kimliğin altında varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Devletin önemli makamlarında görev yapmış olan belediye başkanı adaylarından herhangi birinin birkaç oy fazla alabilmek için “istan” ile biten ve eyalet çağrıştıran bölge adlarını telaffuz etmeleri sorumlu bir davranış olarak tanımlanamaz.

Eğer bu isimlendirmeler olursa, Konya, Kayseri ve Adana'nın içinde bulunduğu bölgenin Afşaristan olarak adlandırılması, Bursa, Yalova, Bilecik ve Sakarya vileyetlerinin içinde bulunduğu bölgenin Kayistan olarak adlandırılması, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane, Bayburt, Samsun vilayetleri ve Rize şehir merkezini kapsayan Doğu Çepnistan, Balıkesir'in İvrindi, Havran, Edremit, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık, Çanakkale'nın Ayvacık, İzmir'in Dikili ve Bergama ile Manisa'nın Soma ilçelerini kapsayan bölgenin Batı Çepnistan olarak adlandırılması gerekmektedir.

Böyle bir uygulama ile değişik boylarda çoğunluk oldukları bölgelerde kendi eyaletlerini talep etme hakkına sahip olmuş olacaklar.
 

Şimdi soruyoruz;
Böyle bir ülke birliğini koruyabilir mi,
Başbakanlık yapmış gerçekten sağduyulu bir siyasetçi buna yol açacak bir açıklama yapabilir mi?
 

Yeniden Aydınlanma ailesi olarak, bu elim açıklamayı yapan, Binali Yıldırım’ı bahse konu açıklamasından dolayı kınıyor ve kendisini devlet adamı ciddiyeti ve sorumluluğuna yakışır bir dil kullanması yönünde uyarıyoruz.

Yeniden Aydınlanma Derneği

(YAD)

Yönetim Kurulu adına

Genel Başkan

Halil KONUŞKAN